Geçtiğimiz haftalarda anne rahmindeki hayat, dünya hayatı ve kabir hayatına değinmiştik. Bu gün de bu hayatların sonuncusu olan Ahiret hayatından bahsedeceğiz. Zaten ahiret ismi de kelime olarak “son, sonradan gelen, son gün” manalarına gelir. Demek ki hayatların sonuncusu olan bu hayata ahiret hayatı denilmesinde bu hikmet yatmaktadır. Bu hayatın dünya hayatından farkı ise dünya hayatının geçici, bunun ise ebedi olması, dünya hayatının imtihan yeri iken burasının ise imtihanın neticesinin alındığı bir mahal olmasıdır. Ahiret hayatının başlangıcı dört büyük melekten olan İsrafil’in Allah’ın emriyle sura ilk defa üflemesi ile kıyametin kopmasıyla başlayacaktır. İsrafil’in ikinci defa sura üflemesi ile de insanlar yeniden diriltilip hesaba çekilecek dünya hayatındaki amellerin durumuna göre ceza veya mükâfatlandırılacaktır.
Kur’an-ı kerimin birçok yerinde dünya hayatının geçici ahiretin ise ebedi ve kalıcı olduğunu, bu yüzden kişinin dünya hayatının cilvelerine aldanmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Ne var ki Ahiret de dünya da kazanıldığı için dünya hayatının bu yönüyle değeri büyüktür. Nitekim Peygamber efendimiz “Dünya ahiretin tarlasıdır. Dünya’da ne ekerse ahirette onu biçer” buyurmak suretiyle bu gerçeğe dikkat çekmiştir. Kur’an-ı kerimde Dünya’ da iyi amel işleyenlerin ahirette görecekleri mükâfatlar detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Bu ayetlerden bir kaçı şunlardır:
Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır… (Muhammed Suresi, 15), İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58).
Öte yandan Allah’a isyan eden, onu tanımayan insanlar da adaletin gereği olarak yaptıkları her şey için bir karşılık göreceklerdir. Kur’an ayetlerinde yapılan en küçük bir iyiliğin bile karşılığını kat kat vereceğini müjdelemiştir. İnsanlar pişman olup bağışlanma dilerlerse onları affedeceğini de söylemiştir. Buna rağmen Allah’a iman etmeyen, Kuran’da bildirilen emirleri yerine getirmeyen, sadece dünya hayatında yaşayacağını, sonrasında bir hayat olmadığını düşünen insanları da Allah cehennem ile tehdit etmiştir. Allah bu kişilerin durumunu Kuran’da şöyle açıklamıştır:
Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi yok sayarak tanımadıkları’ gibi, Biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51) Ahirette sonsuz bir pişmanlık yaşamamak ve cehennemin bitmeyecek azabından kurtulmak için, geç olmadan insanın hatalarını görmesi ve Rabbine tevbe etmesi bu yüzden çok önemlidir Haftaya buluşmak üzere, Cumanız mübarek olsun.