Faruk Eskioğlu
İşçi Partisi’nin adayı Pakistanlı Müslüman bir aileden gelen Sadiq Khan, 6 Mayıs’ta yerel seçimlerini kazandı. Sadıq Khan’ın zaferi ırkçı, ayrılıkçı ve faşistlere bir tokat oldu. Bu arada Türkiye basını “Londra’ya Müslümün Başkan” manşetini pek sevdi…
Sanki seçimler, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında geçmiş de Müslümanlar kazanmış gibi… Ya da Sadıq Khan, Hyde Park’a cami yaptırma ve camilere yakın pubları yıkma sözü vermiş gibi… Ya da Londra sınırlarında domuz yenmesini yasaklayıp, otobüslerde Konyayı örnek alarak haremlik selamlık getirmeye yemin etmiş gibi… Sadıq Khan’ın öne çıkarılması gereken yanı; yoksul bir işçi çocuğu olması, Müslüman ve geleneksel bir kültürden gelmesine karşın özgürlük, adalet, eşitlik ve kardeşlik ilkelerini savunarak solda yer alması olmalıydı…
Khan’ı Müslümanlığını öne çıkaranlar onun eşcinsel evliliklerini savunduğunu ve içki içmemesine rağmen, kampanyasını seçim bölgesinde yıkılmaktan kurtardığı bir pubda başlattığını da yazmalıydılar… Khan kampanya boyunca “sosyal” belediyeci portresi çizerek, ucuz kamu taşımacılığı ve konut, hava kirliliğine karşı mücadele sözü verdi. Sendikalarla içli dışlı olması rakiplerini korkutsa da, takmadı. Khan’a karşı yarışan Muhafazakar aday Zac Goldsmith, eski başbakanlardan Margaret Thatcher’ın yakın arkadaşı olan büyük bir bankerin oğlu ve Başbakan David Cameron ve eski belediye başkanı Boris Johnson gibi, zengin ve “soylu” aile çocuklarının gittiği Eton kolejinde okumuş. Muhafazakarlar kampanyası boyunca Khan’ın radikal Müslümanlar’la içli dışlı olduğunu öne sürüp seçmeni korkutmaya çalıştılar ama tutmadı. Seçim öncesinde anketlere göre; Londralıların yüzde 55’i, “Belediye başkanının Müslüman olması sorun değil” dedi.Londra’daki seçmenin bu olgunluğuna karşı altta kalmayarak “Ankara’ya da Ermeni belediye başkanı yakışır” diyorum..
Londra Belediyesi’nin yıllık bütçesi bazı ülkelerin milli gelirinden de fazla tam 16 milyar sterlin… Sadıq Khan’ın bu bütçeyi sosyal adalet anlayışıyla yöneteceğini umuyorum. Khan, bütçe dışında ciddi yetkilere de sahip olacak. Britanya sınırları içindeki en büyük polis teşkilatı Londra belediye başkanına bağlı. Başkentte neyin yapılacağı ve neyin yıkılacağına ilişkin çerçeveyi çizme ve denetleme yetkisine sahip. Ülkenin tümünün bağımlı olduğu kent ekonomisi ve ulaştırma ağları üzerinde sıkı bir denetim gücü var. Madem başkan Müslüman biz de “Hadi hayırlara vesile olsun” diyelim…
***
Bir gazeteci ve bir demokrat olarak toplumda beni en çok üzen, toplum üyelerinin Türkiye’deki gibi sosyal haklardan mahrum ve asgari ücretin altında çalışmak zorunda kalmaları… Toplum tarihinde 1970’lere ışınlandığınızda bizim işçilerin konumunun aynı olduğunu fakat keskin bir emek mücadelesi yaşandığını göreceksiniz. 1974’de emekçilerin zaferiyle sonuçlanan ünlü Wimpy ve Feris Konfeksiyon grevleri örnek gösterilebilir. Günümüzde ise tık yok…
Bu arada İşverenlere özel notumdur, Asgari ücrete uymayana ağır para cezası var. 1 Nisan’dan itibaren 25 yaş ve üzeri çalışanların asgari saat ücretleri 50 p artarak £7.20 oldu. Uygulamaya geçmeyen işyerleri için 20 bin sterlin’e kadar ceza söz konusu. Eğer, işveren okurumsanız ceza geldiğinde “Hocam yazmadın ki nereden bilecektik” deyip çamura yatmayın gözünüzü sevim… İşçiyseniz de patronunuza bir iyilik yapın, bu yazımı bir zahmet kendisine uzatın ki 20 bin sterlini cebinde kalsın.
- Londra dünyanın en iyi şehri…
- Londra’dan iki cesur gazeteci geçti…
- Saygın şirketlerin “asgari ücret” entrikası
- İngiltere’deki Kıbrıslı Türk toplumu da KKTC seçimlerini heyecanla bekliyor
- İngiltere’deki devlet hastanelerinde yıldız dönemi…
- Bütün göçmenler bir günlük genel greve gitmeli
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON




