Londra’da kasım ayındayız ve her yerde kırmızı gelincik çiçekleri. Caddelerde, televizyonlarda, okullarda; kısacası her yerde görmenin mümkün olduğu bu gelincikleri (poppy), Londra’ya ilk geldiğim zaman insanların neden yakalarına taktığını bilmiyordum.
İlk sorduğum kişi savaşta ölen askerlerin hatırası için demişti. Bu savaşın I. Dünya Savaşı olduğunu ise daha sonra öğrenecektim. 2014 yılında yüzüncü sene-i devriyesi yaşanacak olan bu savaşa dair az çok herkesin bir bilgisi vardır. İlk önce ben kendi bilgimi özetleyeyim.
Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı’nı anma denilince akla Çanakkale Cephesi gelir. Bu konuda hatırı sayılır bir literatürde oluşmuştur. Çanakkale bir Türk’ün zihninde hüzünle karışık bir kahramanlık demektir. Bir diğer cephe ise gidenin dönmediği ve türküsü olan Yemen Cephesi’dir. Son yıllarda Sarıkamış Cephesi de hatırlanır olmuştur. Hani şu hiç savaşmadan soğukta donarak ölen Mehmetçiklerin olduğu cephe. Hangi cephe olursa olsun, bizde Birinci Dünya Savaşı hüzün ve yıkım demektir. Çünkü bu savaş ile koca İmparatorluk yıkılmıştır ve peşinden daha büyük acılara şahit olmuşuzdur. O yüzden Anadolu’da Birinci Dünya Savaşı’nı anmak demek biraz da korku demektir ve bir temennidir: Allah o günleri tekrar yaşatmasın diye…
Savaşın yüzü soğuktur ancak herkesin kendine ait bir hikayesi vardır. Farklı hikayelere bakmak kendi hikayemizi anlamak için faydalı olacaktır diye düşünüyorum. İngiltere’de Birinci Dünya Savaşı’na dair okuduğum ve izlediğim her ne var ise, bu savaşın İngilizlerle Almanlar arasında yapıldığına dairdir. Diğer milletler neredeyse yok gibidir. Aslında bu doğrudur da ama okul sıralarında öğrendiklerim nedense bu doğruyu pek hatırlatmazdı bana. Biraz hamasi duyguları bir kenara bırakıp eleştirel bakarsak, gerçektende bu savaşta asıl hikaye bize ait değildir. Daha doğru bir ifade ile, bu savaşın karar merci biz değildik. Oysa farklı bir hikayeyi yaşamak istemişizdir hep. Hatta geçilmez dediğimiz Çanakkale bile bir kaç yıl sonra geçilecektir ve İstanbul işgal edilecektir. Tarih dersi vermek değil niyetim. Bu uzun girizgahtan sonra asıl konuya dönecek olursak;
Bilen bilir ama ben yeni öğrendiğim için paylaşayım. Kasım ayında Londra ve diğer bütün şehirlerde görülen gelincik çiçeği, Birinci Dünya Savaşı’nda ölen İngiliz ve koloni askerleri hatırası içindir. 11 Kasım olarak anılan Anma Günü, Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmanın imzalandığı gündür. Biraz mistifike ederek şöyle denmiştir; 11 Kasım 1918 yılında 11.ayın 11. Gününün 11. saatinde imzalanan bu antlaşma Birinci Dünya Savaşı’nı resmen bitiren antlaşmadır. Ateşkesin imzalandığı gün yani 11 Kasım, İngiltere’de ve İngiliz Milletler Topluluğu’nda ‘Anma Günü’ ya da ‘Ateşkes Günü’ olarak her sene yad edilir. Ancak bu günün bir diğer ismi daha vardır ki, o da ‘Gelincik Günü (Poppy Day)’dür. Peki neden bu güne gelincik günü denilmiştir?
Flamanya bölgesinde Ypres cephesindeki (Belçika’da) yarbay John McCrae, ölen asker arkadaşı için bir şiir yazar. Silah arkadaşının cenaze töreninden hemen sonra hüzünle yazılan bu şiir, daha sonra savaşın simgesi ve şiirde geçen ‘gelincik’ çiçeği ise savaşta ölen tüm askerlerin simgesi olur. ‘Flamanya’da gelincikler uçuşur’ diye başlayan bu şiir, savaş esnasında ve sonrasında dillerde dolaşır. Savaşta ölen İngiliz askerlerinin mezarlarının üzerinde kırmızı gelinciklerin büyüdüğü ifade edilerek, bir nevi askerler ölümsüzleştirilir. Sonraları bu ölümsüzleşen askerler her sene kasım ayında Londra sokaklarındaki yakalarda görülür. Bir İngiliz için kırmızı gelinciğin anlamı aşağı yukarı bu olsa gerek.
Az önce dediğim gibi savaşın yüzü gerçekten soğuktur ancak herkesin ve dolayısıyla her milletin bir başka hikayesi vardır. Bizde yakalarda gelincik çiçeği yoktur. Bizim için Birinci Dünya Savaşı ve sonrası asla tekrar yaşanılması istenmeyen kara günlerdir. Kendi adıma konuşursam, ben yakasında kırmızı gelincikli birisini gördüğüm zaman, o çiçeği simgeleyen askerlere saygı duymakla beraber, nedense al yüzlü Mehmetçikler gelir aklıma ve hemen onları yad ederim gönlümde. Değil mi ki Mehmetçik gül yüzlünün metaforudur…
- Michail Gove’un Birinci Dünya Savaşı’na dair açıklamaları üzerine düşünceler
- PISA 2012 ( Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı)
- Doğu Londra’da tarihi bir semt : Spitalfields
- 2000 yılından sonra gelenler
- PISA 2012 ( Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı)
- Gök kubbede hoş bir sadâ : Osman Balıkçıoğlu
- Misak-ı milli sınırlarını aşan bir yemek tabağı
- Tıkış tıkış evler
- Başlarken