Birleşik Krallık Ekonomisi ve Beklentiler

Bu yazı 27 Mart 2025 tarihinde yayınlanmıştır

Birleşik Krallık ekonomisi, son yıllarda çeşitli iç ve dış etkenlerden kaynaklanan zorluklarla mücadele ediyor. Dış sorunların başında AB’den ayrılmak, dünya çapında salgın hastalığın kalıcı izleri ve Rusya-Ukrayna Savaşı geliyor.

İç sorunlar olarak ise dışarıdaki gelişmelere bağlı ekonomik daralma, pahalılık, vergi toplayamamak, enerji fiyatlarının artması ve gelirlerin düşmesi sayılabilir.

Birleşik Krallık genelinde 2024’ün son çeyreğinde ekonominin yalnızca %0,1 büyümesi, ülkedeki ortamın ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu zayıf büyüme, hem haneleri hem de işletmeleri etkileyen bir dizi ekonomik zorluğa yol açmakta.

Fiyatların hızla arttığı, faiz oranlarının yüksek olduğu bir ortamda, hükümetin ve tüketicilerin karşılaştığı ekonomik baskılar giderek daha belirgin hale geliyor.

Bir ekonomi büyüdüğünde, iş gücü piyasasında genellikle olumlu gelişmeler yaşanır; yeni iş alanları yaratılır, firmalar daha fazla işçi alabilir ve maaş artışları görülebilir.

Ancak, Birleşik Krallık’ta bu süreç henüz çok belirgin bir şekilde gerçekleşmiş değil. Özellikle düşük büyüme oranları, firmaların istihdam konusunda ihtiyatlı davranmalarına neden olabilir.

Firmalar, maliyetlerin artması ve talep belirsizlikleri ile karşı karşıya kaldıklarından, daha fazla çalışan almak yerine mevcut iş gücü ile idare etmek hatta kadro daraltma yolunu tercih edebiliyorlar.

Büyüme oranındaki bu yavaşlık, özellikle vergi gelirleri ve kamu harcamaları açısından hükümetin üzerinde baskı oluşturuyor.

Daha düşük bir ekonomik büyüme, işletmelerin daha az vergi ödemesi ve tüketicilerin harcama yapma gücünün düşmesi anlamına geliyor. Birleşik Krallık’ta enflasyon, hedeflenen %2’lik oranın çok üzerinde seyrediyor ve şu anda %3 seviyelerine ulaşmış durumda.

Bu oran, özellikle günlük yaşam maliyetleri üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Enflasyonun yüksek seyretmesi, tüketicilerin alışveriş yapma gücünü zayıflatıyor ve hanelerin yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor.

Ülke genelindeki fiyat artışları, gıda, enerji ve konut gibi temel ihtiyaçlarda en belirgin şekilde hissediliyor.

İngiltere Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak amacıyla faiz oranlarını %4,5 seviyesinde tutmuş durumda ve borçlanma maliyetlerini doğrudan etkiliyor.

Kredi kartları, konut kredileri ve diğer tüketici kredileri gibi borçlanma türleri için faiz oranlarının düşmemesi, hanelerin ödeme yükünü artırıyor.

Bu durum, harcamalarını kısıtlayan ve daha fazla tasarruf yapma gereksinimi duyan bireyleri de beraberinde getiriyor. Ulusal Sigorta ve İşletmelerin Maliyetleri Birleşik Krallık’ta, işletmelerin maliyetlerinin önümüzdeki dönemde daha da artması bekleniyor.

Özellikle Nisan ayında işverenlerin ödeyeceği Ulusal Sigorta katkı paylarının artması, işletmelerin toplam iş gücü maliyetlerini yükseltecek.

Bu artışın, küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerinde özellikle olumsuz bir etkisi olabilir. Artan maliyetler, işletmelerin kâr marjlarını daraltabilir ve bazı durumlarda işçi çıkarmalara veya yatırımların ertelenmesine yol açabilir.

İşletmeler, artan maliyetleri tüketicilere yansıtarak fiyatlarını yükseltebilir, bu da enflasyonist baskıları artırabilir.

Bu durum, ekonomik zorlukların derinleşmesine ve halkın alım gücünün düşmesine neden olabilir. Birleşik Krallık’ın ekonomik durumu, yalnızca içsel faktörlerle değil, aynı zamanda küresel ekonomik gelişmelerle de şekilleniyor.

Özellikle ABD’nin dünya çapında uyguladığı ticaret tarifeleri, Birleşik Krallık gibi dışa açık ekonomiler üzerinde büyük bir baskı yaratabilir. Bu ticaret savaşları, İngiltere’nin ihracatını zorlaştırabilir ve ekonomik büyümeyi engelleyebilir.

Tarife politikaları, küresel ticaretin serbest akışını engelleyerek üretim maliyetlerini artırabilir ve dış ticaret açığını büyütebilir.

Birleşik Krallık, bu tür dışsal şoklarla başa çıkabilmek için küresel ticaret ilişkilerini güçlendirmeye ve yerli üretimi desteklemeye çalışıyor. Ancak, uluslararası ticaretin getirdiği belirsizlikler, ekonominin toparlanmasını zorlaştırıyor.

Geleceğe Yönelik Belirsizlikler Birleşik Krallık ekonomisi, 2025 itibariyle iyi durumda olsa da dış faktörlerden olumsuz sinyaller geliyor. Düşük büyüme, yüksek enflasyon, artan faiz oranları ve dışsal ticaret engelleri, ekonomiyi istikrara kavuşturmanın önündeki başlıca engeller arasında.

Hükümet, maliye politikalarını sıkı tutmaya çalışırken, sosyal harcamalarda kesintilere gitmesi toplumda eleştirilere neden oluyor. AB’den çıktıktan sonraki yeni yol arayışları, ABD’nin öngörülemez bir şekilde yönetilmesi, savunma bütçelerindeki artışlar gibi nedenlerle bu dönem ekonomiyi yönetmek hiçbir hükümet için kolay olmayacaktır.

Birleşik Krallık bu zorlukları aşabilmesi için tasarruf, yapısal reformlar, verimlilik artışları ve küresel ticaretin iyileştirilmesi gibi arayışlara yönelmiş durumda.

Devletler, şirketler, aileler ve kişiler için aslında böyle zamanlar için aşağı yukarı aynı yöntemler geçerlidir: Tasarruf yapmak, borç yükünü azaltmak, risk almamak, vaziyeti korumak ve gelir artırıcı arayışlar için alt yapıları güçlendirmek.