Bütün emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, onların kendilerini daha çok ifade edebildikleri ve emeklerinin karşılıklarını alabildikleri bir güne dönüşmesini diliyorum.
Biliyorum her yıl olduğu gibi bu yıl da gibi bazı kuruluşlar 8 Mart’ı “Kadınlar Günü” diye içini bilinçli ya da bilinçsiz boşaltarak kutlayacaklar. 8 Mart; 1857’de ABD’nin New-York’ta kadın işçilerin çalıştığı tekstil fabrikasında düşük ücret, uzun işgünü, berbat çalışma koşullarına, aşağılanmaya karşı başlattıkları direnişe polisin saldırısı ve fabrikada çıkan yangın sonucu 129 kadının yanarak öldüğü gündür.
Katliamdan 53 yıl sonra, 26 – 27 Ağustos 2010’da Sosyalist Enternasyonale bağlı “Uluslararası Sosyalist Kadınlar” Kopenhag Konferansı’nda, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin harika kadın önderleri Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg’un önerisiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilan edildi. Üçüncü Kadınlar Konferansında da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adını aldı.
Türkiye’de ilk defa 1921’de kutlansa da sonraki yıllarda yasaklandığını görüyoruz… 8 Martların hamaset edebiyatıyla kutlanması duyarlı herkesi incitmeli derim. Günümüzde kadın bir de ücretli bir işte çalışıyorsa, aile içindeki sömürüye bir de işyerindeki sömürü eklenir…
Engels’in “Ailede, erkek burjuvadır; kadın da proleter rolü oynar” sözünü de hani yeri gelmişken ekleyeyim. Dostlar 8 Mart dolayısıyla bu hafta size İngiltere’de emeklilikte kazanılmış hakları hükümetin beceriksiz yönetimiyle gaspedilen kadınların mücadelesini anlatmak istiyorum.
Hükümet emeklilik yaşını 2007’de kadın ve erkekleri eşitleyerek 66’ya çıkarmıştı. Haklarını aramak isteyen bir grup kadın 2015’te facebook üzerinden bir araya gelerek Women Against State Pention Inequality’yi (WASPI) kurdu.
Amaçları hükümetin kendilerini bilgilendirmeden, bir oldu bittiyle gaspettikleri haklarını geri almaktı. İlk iş olarak Lenin’in “Ne yapmalı?” kitabındaki gibi basın yayın yolu ile kendilerini anlatmak isteyen kadınlar https://www.waspi.co.uk/ sitesini kurdular. Hakları için yasal girişimde bulunan WASPI kadınları, yanlış karardan dönmesi için de Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı’nın (DWP) kapısını çaldılar.
Medyada kulis yapmayı da başaran WASPI kadınları, kamuoyunda destekçi de bulduğunu söyleyebilirim. Dilleri döndüğünce küçük büyük ulaşabildikleri medya kuruluşlarına dertlerini anlattılar. The Mirror “Her 13 dakikada bir ‘WASPI kadını’ adalet beklerken ölüyor! Politikacıların harekete geçme zamanı geldi” diye başlık attı. DWP sorunu idari olarak çözmekte ayak diretince de anlaşmazlık “ombudsman”a yansıdı.
Sorunu ele alan The Parliamentary and Health Service Ombudsman (PHSO) kadınları haklı buldu. Böylece DWP’nin 1950’lerde doğan 3,8 milyon kadına devlet emeklilik yaşlarının artacağı konusunda yeterince bilgi vermediği ortaya çıkmış oldu. Şimdi top hükümette.
Büyük olasılıkla kadınlar her örgütlü mücadelede olduğu gibi haklarını kazanacaklar. “Emekli kadınların zaferi…” diye başlık atmak için belki zaman erken ama çok yakın! İşte 8 Mart ruhu bu! Dostlar 2017’de kaleme almıştım. Ne yazık ki kadının adı mezarlıkta da yok…
Mezar taşında “Nam-ı diğer ‘terzi’ Hasan, ruhuna fatiha” diye yazıyor. Hasan’ın yanındaki mezarda da “Hasan’ın eşi Ayşe” diyor… Ne büyük haksızlık Ayşe’ye… Büyük olasılıkla çocukları da eğitimli ve demokrattır ama algısal körlükten annelerinin büyük bir haksızlığa uğradığını görmüyorlar…
Dostlar diyorum ki eğer aile mezarlıklarınızda kadınların adı yoksa, adlarını koymakla işe başlayalım.
8 Mart’ınız kutlu olsun…
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!