Kuşaklararası travma, bir neslin yaşadığı travmatik deneyimlerin, sonraki nesillere biyolojik, psikososyal ve kültürel yollarla aktarılması sürecidir. Bu kompleks fenomen, farklı mekanizmalar aracılığıyla gelecek kuşaklara taşınır ve bu mekanizmaların birleşimi, travmanın etkisinin uzun süreli olmasını sağlar.
Travmanın biyolojik aktarımı, epigenetik mekanizmalar aracılığıyla gerçekleşir. Epigenetik, çevresel faktörlerin gen ekspresyonu üzerindeki etkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Travma sonrası meydana gelen epigenetik değişiklikler, DNA diziliminde değişiklik yapmadan gen ekspresyonunu değiştirebilir. Bu değişiklikler, sonraki kuşaklara aktarılabilir ve bireylerin travmaya karşı duyarlılıklarını artırabilir. Yehuda ve Bierer (2009) travmanın epigenetik yollarla sonraki nesillere nasıl aktarılabileceğini araştırmış ve bu mekanizmaların önemine dikkat çekmişlerdir.
Kuşaklararası travmanın psikososyal aktarımı, ebeveynlerin travmatik deneyimlerle baş etme tarzları ve aile içi iletişim dinamikleri üzerinden gerçekleşir. Travma yaşamış ebeveynler, çocuklarıyla olan etkileşimlerinde travmanın izlerini taşıyabilir. Bu durum, çocukların travma sonrası stres tepkilerini etkileyebilir ve onların da benzer travma tepkileri geliştirmelerine yol açabilir. Van Ee, Kleber ve Mooren (2012), savaş travmalarının anne-çocuk etkileşimleri üzerindeki etkilerini incelemiş ve travmanın aile içindeki iletişim dinamikleriyle nasıl taşındığını ortaya koymuştur.
Kültürel aktarım, toplumsal bellek ve ritüeller aracılığıyla gerçekleşir. Toplumlar, belirli travmatik olayları kolektif olarak hatırlar ve bu anıları ritüellerle canlı tutar. Bu süreç, travmanın sadece bireysel değil, aynı zamanda kolektif bir deneyim olarak aktarılmasını sağlar. Bar-On (1995), toplumsal bellek ve ritüellerin travmanın kuşaklararası aktarımındaki rolünü vurgulamış ve kültürel mekanizmaların önemini ortaya koymuştur.
Kuşaklararası travma, biyolojik, psikososyal ve kültürel mekanizmaların birleşimiyle karmaşık ve uzun süreli etkiler yaratır. Bu mekanizmalar, travmanın bir nesilden diğerine nasıl aktarıldığını ve bu süreçlerin bireyler ve toplumlar üzerindeki etkilerini anlamak için bir arada değerlendirilmelidir. Araştırmalar, bu süreçlerin daha iyi anlaşılmasının, travma sonrası iyileşme ve toplumsal dayanıklılık için kritik olduğunu göstermektedir. Kuşaklararası travmanın etkilerini azaltmak ve gelecek nesillerin travmadan korunmasını sağlamak için bu mekanizmaların derinlemesine incelenmesi ve anlaşılması gerekmektedir.
Sevgiyle kalın!
Melike Barış
Psikolog ve Gottman Çift Terapisti
Website: www.melikebaris.com
Instagram: www.instagram.com/psikolog_melikebaris/
Referanslar
- Bar-On, D. (1995). Legacy of trauma: The impact of war on mental health and society. In J. P. Wilson & B. Raphael (Eds.), International Handbook of Traumatic Stress Syndromes (pp. 717-725). Springer.
- Van Ee, E., Kleber, R. J., & Mooren, T. T. M. (2012). War trauma lingers on: Associations between maternal posttraumatic stress disorder, parent-child interaction, and child development. Infant Mental Health Journal, 33(5), 459-468. https://doi.org/10.1002/imhj.21324
- Yehuda, R., & Bierer, L. M. (2009). The relevance of epigenetics to PTSD: Implications for the DSM-V. Journal of Traumatic Stress, 22(5), 427-434. https://doi.org/10.1002/jts.20448
- Kendini Korumak: Bencilce mi, Gereklilik mi?
- Çocukta Güvenin Temelleri
- Ebeveynlikte Sınırlar ve Özgürlük Dengesi
- Algılar ve Gerçeklik
- Floortime Terapisi ve Otizm: Çocuklar İçin Oyunla Desteklenen Gelişim
- Çocuğunuzun Okula Hazırlık Sürecinde Kazanması Gereken Temel Beceriler
- Çocuk Gelişiminde İletişimin Rolü: Etkili Soru Sorma Teknikleri
- Travma Sonrası İyileşme
- Inside Out 2: Ergenlikte Duygusal Değişimlere Yakından Bakış
- Kendine İyi Davranmak: Öz-Şefkatin Psikolojik Sağlığa Etkisi