İki hafta önce başlayan yazı dizimize Londra’ya ilk gelen bizim işçilerin örgütlenme ve hak arama mücadelelerini anlatarak devam ediyoruz.
Londra’da Bizim’Kiler kitabında ayrıntılı yer verilen toplum tarihine göre; 1970’lerin başında Kıbrıs ve Türkiye’den gelen göçmenler arasında iki önemli dinamik göze çarpar.
İlki Karl Marx’ın dediği gibi zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan işçiler, diğeri de üniversite üstü eğitim için gelen çoğu sosyalist 100’ü aşkın öğrenci… Bu iki dinamik de farklı örgütlenmeye giderler.
İşçilerin doğal lideri olarak öne çıkan Ziya Akşahin’in önderliğini yaptığı Türk İşçi Birliği 23 Ağustos 1971’de Turnpike Lane’de bir bodrum katında kurulur. Amaç işçiler arasında dayanışma ve özellikle dil bilmeyenlerin sorunlarını çözmektir.
Ziya Akşahin’in arşivindeki derneğin ilk üyelik defterinde 20-30 yaş aralığında yoğunlaşan ve çoğu terzi 5’i kadın 183 işçinin kayıt olduğunu anlıyoruz. Türk İşçi Birliği’nin göçmen işçilerden %7.5’ini örgütlediği görülür. 1972’de İşçi ve İleri başlıklı dergileri çıkarırlar…
WIMPY GREVİ
1974’te Kıbrıs kökenli nam-ı diğer “Mr Ali” ya da “Ali Usta” Salih Ali’nin 115 Wimpy şubesinde çalışma şartları ve ücretlerinin iyileştirmesi için ilk Türk işçi grevi yapılır. İngiltere tarihinde ilk kez bir gıda işkolunda gidilen grevdir.
Rıza Yürükoğlu’nun (Nihat Akseymen) çevresinde toplanan sosyalist gençler ve çoğu devlet bursu ile okuyan solcu öğrencilerin önderlik ettiği greve 1000’den fazla işçi katılır. Tarih, Kıbrıs çıkartmasının üç ay sonrası, 1974’ün Ekim’idir…
Bir çarşamba günü ilk grev başlar. Kıbrıs Türk Cemiyeti grev yönetim merkezi olur. Ziya, Birlikçi arkadaşları ve TGWU’dan Gonzoles ile Cemiyet’te grevi yönetim masasını oluşturur.
Eylemde grevcilere karşı olası saldırıda yardıma koşmak için militan sosyalist arkadaşlardan bir de komite oluşturulur. İşveren grev kırıcıları tutmaktan, eylemci işçilerin satın alınmasına kadar klasik bütün yöntemleri denese de işçilerin birlik ve dayanışmasını bozamaz.
Grev toplum üyelerinden de destek bulur. Grev 6’ncı gününde patrona geri adım attırır. Akşahin grevin başarısını “Haftada 100 saatin üzerinde çalışan işçiler 10 ile 25 pence arası saat ücreti alıyordu. Grevden sonra en az ücret 1 sterline yükseldi.
Ayrıca patron bütün kaçak işçilerine ‘permit’ mektubu vererek yasal çalışma izni almalarını sağladı” diye aktarıyor. Akşahin’in ayrıntılı grev anıları olarak Londra’da Bizim’Kiler’de okunabilir.
TEKSTİLDE GREVLER
Türkiye ve Kıbrıslı kökenli işçiler 1980’lerde tekstil atölyelerinde yoğunlaşmayı sürdürürler.
1960 ve 70’lerde çoğu İtalyan kökenli Yahudi patronların konfeksiyon aşamasına geçerek koltuklarını bıraktıkları Rum kökenli patronlar da 1980’lerde koltuklarını Türkiyeli patronlara bıraktıkları görülür.
Wimpy Grevi’nin kazanımları tekstil işçilerinin özgüvenlerini de arttırır.
Wimpy grev zaferinden birkaç ay sonra 1 Ekim’de Lido ve 25 Kasım 1974’te “255-259 Commercial Road E8” adresindeki Feris Fashions’da grevler başlar.
Lido’daki grev 24 saat içinde başarıyla soruçlanır ve patron attığı 12 işçiyi geri alır. Feris’te de öyle olur.
Feris grevinin yayılmasından çekinen diğer patronların kendi işçilerine zam yaptığını belirten İşçinin Sesi, grevin 8’inci günü işverenin bütün istekleri kabul ederek, işçilerin haftalığına 6 sterlin zam ve 25 gün yıllık izin hakkını kabul ettiğini yazar.
1990’larda sektörün küçülmesine kadar toplumun yoğunlaştığı bu emek yoğun sektörde grevler süregidecektir.
Bazı eski grevci işçilerin, ileriki yıllarda tekstil patronu olarak işçilerin karşısına çıktıkları da görülecektir.
Ne yazık ki 1990’larda yapılan grevler 70’lerdeki başarıyı yakalayamayacaktır. Haftaya 1990 ve 2000’li yıllardaki bizim işçileri anlatmayı sürdüreceğiz…
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…