Endişe, korku ve stres kadar sevimsiz, sağlıksız can sıkıcı bir durum yoktur. Daha az hasta olmak istiyorsanız bu üç tuzaktan uzak durun. Eğer kanser korkusunu bir kanserfobi haline dönüştürürsek, bir stres kaynağı haline getirirsek işimizin çok fazla güçleşeceğinden kuşkunuz olmasın. Stresin, kanser hücrelerini geliştirdiğini, kanser oluşumunu kolaylaştırdığını gösteren birçok bulgu var. Örneğin, yakın zamanda yapılan bir çalışma stres hormonu epinefrinin göğüs ve prostat kanserini tetikleyebildiğini göstermiştir.
Avustralya’da yapılan bir çalışma stresli zamanlarda salgılanan ‘Nöropeptit Y’ isimli hormonun bağışıklık sistemini bozarak kansere karşı direnci azalttığını göstermiştir. Anlatmak istediğim şey, endişe, korku, moral bozukluğu ve stresin en az kimyasal kanserojenler kadar tehlikeli ve zararlı şeyler olduğudur. Araştırmacılar kişilik, stres ve kanser arasında herhangibir bağ olup olmadığı üzerine çok araştırma yapmışlardır. Hiçbir bilimsel sonuç kişinin dış görünüşü, kişiliği ile kanser riski arasında bir gösterge bulamamıştır.
Stres ve kanser ilişkisi ile ilgili bir çok faktör vardır. Stresin genel olarak vücutta bahsetdığımız bağışıklık sistemini ve daha bir çok başka yeri etkilediği bilinmektedir. Danimarka’da yapılan bir araştırma sonucuna göre, hayatlarında büyük strese maruz kalmış kişilerin kansere yakalanma risklerinin ciddi bir artış göstermediği gözlenmiştir. Bir başka çalışmada boşanma veya bir yakının kaybı gibi yüksek strese uğramış kadınların, bu tarz stres yaşamayan kadınlara göre 1/3 oranında daha fazla göğüs kanserine yakalanma riski olduğunu göstermiştir.
Bu araştırma sonuçlarını açıklamak zordur. Bu üzerinde çalışma yapılan guruplarla veya çalışmanın yapılış şekliyle alakalı olabilir. Bunda şans faktörü de rol almaktadır. Sonuç itibarıyla kesin olarak söylenecek şey; stress ve kanser arasındaki ilişkisinde bir çok daha araştırma ihtiyacı olmasıdır.
Stresi tamamıyla önlemek zor olsa gerek
Önemli olan stresin derecesini ayarlamak ve onu yönetmektir. Kişi öncelikle stresin kaynağını araştımalı ve onu yok etmek için çaba göstermelidir. Stresin genel bir ölçütü yoktur. Stres kişiye özeldir.
Stres altında bulunan kişiler kaygılı ve huzursuzdurlar. Sık sık tartışma ve kavga içerisinde olurlar.
Unutkanlık görülür, sık sık tuvalet ihtiyacı hissederler. Düşünme gücünde azalma olur. Umutsuz, telaş içinde olurlar.
Eğer çevreniz sizi strese sokuyorsa, öncelikle çevre değiştirilmelidir. Vücut aşırı derecede yıpratılmamalıdır.
Kişi işini, eşini ve kendini sevmelidir. Eksiklikler için kendini, çevresini suçlamamalı, yapabilecek şeylere yönelmelidir.
Stresin kaynaklarını şu şekilde sıralayabiliriz:
– Başarısızlık korkusu,
– Çalışkanlık, dürüstlük, yardımsever gibi değerlerin kişilikte az olması,
– Olumsuz çevre ilişkileri,
– Yakın ilişkilerden uzak olma,
– Panik içeren prensipler,
– Mutluluğu başkasından bekleme,
– Çocukluk dönemindeki sevgi eksikliği,
– Olumsuz aile okul ilişkileri
- İyi ve kötü huylu kanser gerçek bir tıp terimi olarak kullanılıyor mu?
- Lösemi
- Sigara içme keyfi nelere yol açıyor
- Kemoterapi (KT) alan hasta nasıl beslenmelidir
- Beyin tümörleri
- Genel kanser belirtileri nedir?
- İyi ve kötü huylu kanser gerçek bir tıp terimi olarak kullanılıyor mu?
- Güneşe olan sevgimiz tehlikeli olabilir mi?
- Kıskanan erkekler ve şiddet
- Kalın bağırsak (kolorektal) kanserleri