
Az buz değil Ali Rıza Değirmencioğlu Türk Okulu 40 yaşında… Okuldaki karne sevinci bizim toplum basınına da yansıdı. Okula adını veren eğitimci Ali Rıza Değirmencioğlu ile hayattayken röportaj yapmıştım.
Halen o ses kaydını saklarım. Cumartesi okullarının geçmişi bizim toplum tarihiyle birebir örtüşüyor. Göçmen toplumların en büyük kaygılarından biri de yeni kuşakların bu mozayikte kendi renklerinin farkında olmadan solmaları ya da diğer renkler arasında kaybolup gitmeleri sayılır…
İşte ilk gelenler bu kaygıyla cumartesi okullarını kurdular ve günümüze kadar da faaliyette kalmalarını sağladılar…
Türk okulları ne yazık ki cemaat okullarının artması ve ırkçı şöven öğretmenlerin varlığı ile günümüzde çok ciddi güç kaybetti. Ayrıca İngiltere’nin çok kültürlülüğü savunarak göçmenleri entegre etme politikasından vazgeçerek tek kültüre asimile etmeye çalışması da bizim okullara darbe vurdu.
Herşeyden önce hükümet ödenekleri kesildi, bir zamanlar cumartesi okullarına “sosyal fayda” mantığı ile kapısını açan örgün eğitimdeki ilk ve ortaokullar artık kira ister oldu. Tabii Türkiye ve Kıbrıs’tan gelen öğretmenler de yetersiz olunca okullar “ödentili öğretmen” arayışına girdiler ve ayakta kalabilme mücadelesine düştüler. Bütçe açıklarını kapatmak isteyen okullar da öğrencilerden katkı payı isteyince işin rengi değişti…

Dostlar ben de 1986-91 arasında Türk Eğitim Birliği çatısındaki cumartesi okullarında gönüllü öğtretmenlik yapmıştım. Bütün toplum üyelerinin eğitim çabasına bir şekilde omuz vermesi gerektiğine, mutlaka ama mutlaka her duyarlı toplum üyesinin elinden bir şeyler gelebileceğine inananlardanım.
Londra’da Bizim’Kiler kitabımda ayrıntılı anlattığım gibi bizim toplumdaki ilk eğitim çabaları 1960’lara kadar uzanıyor. Kıbrıs Türk Cemiyeti’nin (KTC) çıkardığı Toplumun Sesi’nde (Sayı 76, Temmuz 1979) yazan Mustafa Gençsoy, KTC’nin dil eğitimiyle ilgili çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Londra büyük bir kent olmasına karşın buradaki Türk nüfusunun kuzey ve güneyde çok sık bulunduğu bölgeler vardır.
İşte buralarda KTC, taaa 1960’lardan beri Türkçe sınıfları ve dershaneleri açarak, çocuklarımıza kendi dili ve dini, kültür ve geleneklerini öğretmeye başlamıştır. Fakat sorunun ciddiyeti 1970’ten sonra, İngiltere’de doğup büyüyen Türk çocuklarının sayıları arttıkça daha iyi anlaşılmış ve KTC eğitim sorununa faaliyetlerinin en başında yer vermiştir.”
Gençsoy, toplumun dil eğitiminin önündeki engelleri sıralarken toplumun dağınık yaşaması ve ailelerin uzun saatler çalışmak zorunda kalmasını sayar. Buna rağmen 1979’da KTC’ye ait Londra’nın kuzey ve güneyinde 8 Türk okulunda 500 öğrencinin eğitim gördüğü de yazıda belirtilir. Türkiye ve Kıbrıs Türk yönetimi bu okullarda ders vermek üzere sınırlı sayıda da olsa öğretmen göndermeye başlar.
KTC’nin Türk Lisesi ve “Türkevi” önerileri ise bir türlü yaşama geçirilemez. Toplumun Sesi’ndeki (Sayı 105, Haziran 1982) başyazıya göre de KTC’nin 1959’da ilk Türk dili okulu başlattığını belirtilerek, “1982 Nisan ayında Hackney’de açılan en son dershane ile okul sayısı şimdi 14’e yükselmiş bulunuyor” deniliyor.
Mustafa Gençsoy ile 2016 Mayıs’ında bu çalışma kapsamında yaptığımız söyleşide KTC okullarının 1990’lı yıllarda KKTC Temsilciliği’nin destek vermemesi ve diğer okulların sayısının artması gibi nedenlerle kapandığını söylemişti.
Eğitime emeği geçen şimdi aramızda olmayan Mustafa Gençsoy, Ali Rıza Değirmencioğlu ve Kelami Beyzade’yi saygı ile yâd edelim ve şimdi Güney Kıbrıs’ta yaşayan sevgili dostumuz Eğitim Birliği’nın kurucusu Aydın Mehmet Ali’ye de selamlarımızı gönderelim… Haftaya eğitim serüvenimizi yazmayı sürdüreceğim…
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde
- 1 Eylül “Dünya Barış Günü” kutlu olsun
- Londra’da direnişin karnavalı Notting Hill başlıyooor
- “Bir de sütlü kahve söyle”
- Uçakta sıvı yasağının asıl amacı, “terör” korkusunu kamçılamak
- “İngiltere’de ırkçılık var mı ?” diye sordunuz
- Dr. Özkan Hıfzı’nın ardından…