Mustafa Çetinkaya
2025 yılı, ülkelerin, toplumların ve bireylerin kendisiyle yüzleşmek zorunda kaldığı bir “eşik” yılı olarak tarihe geçecek. Bireylerde, toplumlarda ve ülkelerde büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Uzun yıllar yaşanan Soğuk Savaş ve arkasından gelen vekâlet savaşları dönemi devam etmekte; buna rağmen artık kartlar daha açık oynanmaya başlandı. Ticaret, enerji ve ekonomik savaşlar daha görünür hâle geldi. Diplomatik dil, yerini kaba güce ve hoyratlığa bırakıyor. Avrupa’dan Orta Doğu’ya, Amerika’dan Asya’ya uzanan küresel tabloda belirsizlik artık istisna değil, yeni normal.
İngiltere İçin Değişim Arayışı ve Yeni Dengeler
İngiltere için 2025, Brexit ve kapanma sonrası dönemin hâlâ tamamlanamadığını açıkça gösteren bir yıl oldu. Ekonomik yavaşlama, artan yaşam maliyetleri ve kamu hizmetlerindeki baskı, ülke siyasetinin ana gündemini belirledi. Ekonomideki genel daralma dalga dalga tüm iş yerlerine ve bireylere yayıldı. Politik yelpaze de bundan payını alıyor; klasik iki partili sistem, yerini daha çok aktörün yer aldığı bir yapıya bırakıyor. Her kesimde şikâyet ve homurdanmalar artıyor.
Göç politikaları, sağlık sistemi ve konut krizi gibi kronik başlıklar, artık teknik tartışmaların ötesine geçerek sosyal bir kırılmaya işaret ediyor. Göçmenler yeni “günah keçileri”. Londra gibi küresel merkezlerde bile orta sınıfın daralması, İngiltere’nin “istikrar ülkesi” algısını sorgulatıyor. Her yerde olduğu gibi İngiltere’de de orta sınıfın sayısı azalıyor. İngiltere’de bile milyarder sayısı artarken, diğer yandan milyonlarca insan orta sınıftan dar gelirli, yoksul sınıfa doğru küme düşüyor.
Dayanıklılık, Arayış ve Yeni Bir Dönem Türkiye açısından 2025, hem iç hem de dış politikada denge arayışlarının devam ettiği bir yıl oldu. Ekonomi, toplumun en yakıcı gündemi olmaya devam ederken, halkın beklentisi artık yalnızca “idare etmek” değil, sürdürülebilir bir gelecek görmek yönünde. Bölgesel gelişmeler, Türkiye’nin jeopolitik rolünü bir kez daha ön plana çıkardı. Orta Doğu’daki kırılganlık, Karadeniz hattındaki belirsizlikler ve Avrupa ile ilişkiler, Türkiye’yi hem zorlayan hem de vazgeçilmez kılan bir konuma taşıdı.
Dünya’da Güç Dengeleri Değişiyor, Belirsizlik Artıyor
Küresel ölçekte bakıldığında 2025, tek bir merkezin dünyayı yönlendirmeye çalıştığı bir yıl olarak öne çıkıyor. Büyük güçler arasındaki rekabet, ekonomik, teknolojik ve diplomatik alanlarda artarak devam ediyor. ABDÇin ana ekseninde güç devşirme ve rakibi zayıflatma hamleleri her düzeyde yoğunlaşıyor. Yapay zekâ, iklim krizi ve enerji güvenliği artık uzak geleceğin değil, bugünün meseleleri. Bu başlıklarda geç kalınan her karar, toplumsal bedeli ağırlaştırıyor. 2025 yılı, “ertelemek” kavramının ne kadar pahalı olduğunu dünyaya bir kez daha hatırlattı. Halk hareketleri, sivil inisiyatifler ve bireysel farkındalık da küresel ölçekte güç kazanmaya başladı. İnsanlar, “büyük liderler” ve büyük devletler tarafından yönetilen, yönlendirilen robotlar değil; söz söyleyen, karara katılan bireyler olmak istiyor.
Sadece Devletler Değil, İnsanlar da Dönüşüyor
2025 yılı bize şunu açıkça gösterdi: Krizler geçici olabilir, ancak dönüşüm kalıcıdır. İngiltere de, Türkiye de, dünya da artık eski reflekslerle yol alamıyor. Bu yıl, “alıştığımız düzen” kavramının aslında ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu. “Böyle gelmiş, böyle gider” anlayışı artık ortadan kalkmaya başladı. Her yüz yılda bir değişen uluslararası büyük “efendi” rolünün değişim sancılarını yaşıyoruz belki de. Son “efendi” ABD’nin güç kaybetmesinin ve filmin sonunu görmesinin feryadını yaşıyoruz belki de. Güç artık yalnızca ekonomik ya da askerî değil; sürdürülebilir, kapsayıcı ve tutarlı olabilen yapılarda toplanıyor. Ve bu güç, sandığımızdan çok daha hızlı el değiştiriyor.
Üretim araçları ve ilişkiler çok hızlı değişiyor. Dünyanın her yerinde yeni hikâyeler yazılıyor. Bu yeni düzende sadece bir konu ve iki başrol oyuncusu yok. 2026 yılı ile birlikte vizyona girmekte olan, çok yönlü, çok aktörlü ve çok finalli yeni bir film var. Asıl mesele, bu hikâyenin öznesi mi olacağımız, yoksa sadece bir izleyeni mi olacağımızdır.
- Sağ ve Sol İktidarların Farkları
- İktidara Gelenler Mümkünse Bir Daha Seçim Yapmak İstemiyor ?
- Ekonomiyi mi, Yoksa Algıları mı Yönetiyorsunuz?
- Göçmene 20 yıl pranga, Halka kemer sıkma
- Merkez Partiler Oy Kaybediyor, Solda Alternatif Green Parti
- Ekonominin Vicdanı Vergidir
- Enerji Faturaları Cep Yakıyor, Hükümet Çare Peşinde
- İngiltere’de Enflasyon Neden Düşmüyor?
- Kaçak Göçmen ‘Out’, Nitelikli Göçmen ‘In’
- Yapay Zekâ İşsizliği Artırır mı?



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON





