
Bizim toplumdaki ilk turizmci siz misiniz” diye sordum. “Yok” dedi devam etti, “Belki bizim toplum içinde bu sektörde ilk çalışan olabilirim.” Nasıldı ilk günlerde sektör diye sordum… Gülümsedi, başını eğdi biraz ve anlatmaya başladı:
“Kıbrıs’tan 1959’da geldiğimin ilk haftası Merkez Londra’da bir Rum turizm şirketinde işe başladım. O günden bugüne bu işi zevkle yapıyorum. O yıllarda uçağa ancak çoook zenginler binebilirdi. Kıbrıs’a bir bilet 99 sterlindi. Bugünün 2 bini, 3 bini… Vapur ise 2 haftada giderdi. Bazı Türk müşteriler ‘annem öldü. Uçmak zorundayım. Param yok ama gelince ödeyeyim’ derdi. Patron da ‘ver gitsin’ derdi hep… O insanlar 3 ay sonra döndüklerinde ilk iş bize uğrardı. Bu kez patron, gelenler işsiz güçsüz ise ‘Hele bi iş bulun’ der gönderirdi… O zamanlar böyleydi… Şimdi öyle mi?” diye sordu… “Evet Uçak bileti de, insanlar da ucuzladı…” diye yanıtladım Diplomat Travel’in sahibi Özkul Beyzade’yi…
***
Eskiden daha iyiydik… Sobalı günlere kim hasret çeker ki? Ama o günlerdeki sevgi ve saygıyı içimizi daha da ısıtıyordu. Londra’ya geleli neredeyse 30 yıl oldu. 30 yılda toplum büyüdü ama ilişkiler küçüldü… Özkul Bey’in anlattığı Londra’daki dayanışma, saygı ve sevgi dönemini ucundan ben de yakaladım sayılır. Şimdi toplumun davranışı da şekli şemali de değişti. Günümüzde cemaat de dahil toplumda gizli gündemi olan, kişisel çıkar ilişkilerini tolumsal görünümlü çalışmalarıyla birleştiren bir güruh belirdi. Kara para zenginleri mantar gibi her yeri sardı… Neredeyse her meslekte işin ehli olmayan kovboylar doldu.
Eskiden bizimkiler üç kuruş biriktirdiklerinde hemen otomobil alırlardı. 20 yıl önce sürücü kursları patlamıştı. Şimdi bol bol kaza yapar oldular. Günümüzde kaza davası avukatları revaçta. Bir de “full body tüyden arındırma” servisi veren güzellik salonları… Kafanın içini değiştirememişsin, dışına plastik cerrahi yaptırsan ne yazar?
Londra Avrupa’nın önemli sanat ve kültür merkezlerinden biri. Her ülkenin yemeğini, şarabını tadabilir velakin her kültürün sanatçısını dinleyebilirsiniz. Bizimkiler geldikleri gibi kaldılar. Tam tersine şimdi Türkiye’de bulunmayan yuvarlak elektrikli fırını bile getirttiler. Dandik şarkıcıları ‘sanatçı’ diye dinlerken Jack Daniel’i acılı Adana’nın yanında yudumlamayı marifet saydılar. Garip ama gerçek: Düğün salonları serpildi gelişti maşşallah ama her ne hikmetse o berbat plastik çiçekler masalarda kaldı… Toplumun bu hali ve plastik severliği beni harbi kahrediyor…
***
Biraz da Türkiye’ye uzanalım… 17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması sonrasında AKP iktidarı varlığını sürdürmek için bir takım önlemler almaya başladı. Öncelikle devlet kadrolarından eski ortağı Fetullahcı’ları ayıklamaya başladı. Bu arada “düşünce özgürlüğü ve haber alma özgürlüğüne sansür” diye nitelenen internet yasası onay için Cumhurbaşkanı’na gönderildi.
‘İnternet yasasında’ öngörülen değişikliklerde başbakan yine kulağını uzmanlara tıkadı ve “dediğim dedik çaldığım düdük” dedi. Zaten İstanbul’da yaptığı bir konuşmada gerekçesini de satır altlarında itiraf etti: Cemaatin kaset komplolarına anında müdahale… Yeni düzenleme; hükümete, mahkeme kararı olmaksızın doğrudan “internete erişimin engellenme yetkisini veriyor. Böylece yürütme, yargının alanına destursuz girebiliyor.
Artık hükümeti eleştiren, başbakanın sevmediği bir karikatürünü yayınlayan bir internet haber sitesi “kişilik haklarına tecavüz” gerekçesiyle hakim kararı olmadan kapatılabilecek ya da yurt dışından yayın yapıyorsa filitrelendirilerek Türkiye’de okunması engellenebilecek. Yargısız infaz artık yasalaşıyor… Bunun savunmasını yapanlara harbi bir “kafa içi dışı plastik cerrahi” gerekir. Ah ahhh. Biz eskiden Tayyipsiz ne kadar iyiymişiz.
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde
- 1 Eylül “Dünya Barış Günü” kutlu olsun
- Londra’da direnişin karnavalı Notting Hill başlıyooor
- “Bir de sütlü kahve söyle”
- Uçakta sıvı yasağının asıl amacı, “terör” korkusunu kamçılamak
- “İngiltere’de ırkçılık var mı ?” diye sordunuz
- Dr. Özkan Hıfzı’nın ardından…