Geçen hafta dünya hayatının bir imtihan olduğunu ve iyi bir kul olmak için de dünya nimetlerinden yüz çevirmenin gerekmediğini söylemiştik. Önemli olan kişinin Allah rızasını dileyerek bütün hareketlerini onun istediği şekilde ayarlamasıdır. O da Kur’an-ı kerimde iman ile birlikte sürekli zikredilen “salih amel” ile mümkündür. Yararlı iş anlamına gelen bu kavramın kapsamı oldukça geniştir.
Öyle ki peygamber efendimizin hadisinde geçtiği üzere yolda insanlara eziyet veren bir çöpün kaldırılıp çöp kutusuna atmak hayırlı bir iş olarak ifade edilmiştir. Keza Müslüman kardeşine gösterilen bir tebessümün de hayırlı bir amel olarak zikredildiğine şahit olmaktayız.
Sosyal bir varlık olan insan, tabiatı gereği başka insanlarla hayatını geçirmek zorundadır. İşte hayatını beraber paylaştığı bu insanlarla olan ilişkileri de kişinin iyi bir Müslüman olup olmadığı noktasında önem arz etmektedir. Bir başka deyişle iyi insan diğer insanların kendisinden memnun olduğu ve zararından emin olduğu kişidir.
Nitekim peygamber efendimiz Müslümanı tarif ederken “ Müslüman diğer insanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir” buyurması keza “kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemeyen kişi gerçek manada iman etmiş sayılmaz” buyurmak suretiyle bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmektedir. Bir bakıma kişinin iyi bir insan olmasının ölçüsü beraber yaşadığı diğer insanların tasvibine bağlıdır. Yani insanların rızası olmadan Allah’ın rızası da mümkün görünmemektedir.
Ne var ki halk içinde yaygın olan yanlış olan bir anlayış vardır. Evet denilir ki önemli olan Allah’ın rızasını kazanmaktır. Kullar nasıl düşünürse düşünsün önemli değildir. Hâlbuki Cenabı Allah, kulların rızasına önem vermektedir. Bu konuda pek çok hadisi şerif bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçını hatırlayalım “Müminlerin güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir”. Bu hadisin mefhumu muhalefetinde müminlerin güzel görmediği şey Allah katında da güzel değildir. Keza Müslümanların tasvibini almayan kişi ve kişiler de Allah katında makbul değillerdir. Nitekim komşusunun kendisinden razı olmayan kişinin gerçek manada mümin olamayacağını bildiren yine peygamber efendimiz (SAV) dir.
Şu halde iyi insan olmak için beraber yaşadığımız insanların hakkımızdaki olumlu görüşleri önem arz etmektedir. Bunun da olabilmesi için bir taraftan insanlarla iyi geçinmek, hoş görülü olmak, dürüst olmak, kendisi için istediğini diğerleri için de istemesi gibi hasletlere sahip olurken, diğer taraftan bencillik, haset, kin, garaz, gibi hasletlerden de uzak durması gerekmektedir. Bu özelliklere sahip kişi, toplumun beğenisini alarak örnek bir şahsiyet olur.
Unutmamak gerekir ki toplumun cumhuru (ekseriyeti) hata üzerinde ittifak etmez. Bir başka deyişle ortak akıl isabetli karar verir. Eğer insanların çoğunluğu bir kişi hakkında olumlu düşünüyorsa şüphe yok ki o kişi iyi bir insandır. Bütün mesele kişinin hem kendisiyle hem de toplumla barışık olarak hayatını sürdürmesine bağlıdır. Bu minval üzerinde davranan kişi ise şüphesiz imtihanı başarıyla geçen kişidir.
Haftaya buluşmak üzere, Cumanız mübarek olsun.