… Çin’in öncülüğündeki küreselleşme ve bununla gelen faiz oranlarındaki düşüş, gelişmiş dünya ülkelerindeki ekonomik eşitsizliği tarihte görülen en yüksek seviyelere çıkardı. Bu da daha zayıf olan nüfusun ciddi şekilde dışlandığı hissini yarattı. Ancak, tarih sarkacını küreselleşmeden, izolasyon ve bölücülüğe doğru geri sarmak, beraberinde rahatlık getirmiyor.
Son iki yılda enflasyonun dönüşü de ateşe benzin dökmüş oldu. Artan hayat pahalılığı ve faizlerin yükselmesi geçinmeyi, ay sonunu artakalan parayla getirmeyi ve ileri doğru yol almayı daha da zorlaştırdı.
Bir ekonomi uzmanı, popülizmin, Batı’da güç kaybı hissinin bir dışavurumu olduğunu söyledi: Çevrelerinde büyük değişiklikler deneyimleyen, sıradan vatandaşların güç kaybı. Zorluklara karşı yanıtı olmayan Batılı liderlerin ve politikacıların güç kaybı…
Sıradan vatandaşlar, kendi hayatları üzerinde kontrolleri olmadığı hissine kapılıyor ve güçlerini geri vermeyi vadeden popülist hareketlerle partileri destekleyerek, kontrolü yeniden elde etmeye çalışıyorlar. Ancak, siyasi partiler, düzenin ve güç yapılarının politikacıları; aslında, gücü olmayan onlardır. Orta Doğu ve Afrika’dan göçmen akışını durduracak, ülke sınırlarını kontrol altına alacak, vergi kaçakçılığını ve vergi cennetlerini engelleyecek güçleri yoktur. İşsizliği azaltacak güce sahip değildirler.
İsrail’in güney sınırında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde patlak vermiş olan mevcut askeri çatışmaların, enflasyonla ve ekonomik durumla bağlantısı yok gibi görünüyor. Ancak, yakından bağlantılıdırlar. Her şeyi birbirine bağlayan kilidi arıyorsanız onu Çin’de bulabilirsiniz: Küreselleşmeyi ve onunla birlikte gelen ekonomik değişikliklere öncülük eden Çin’de. Şimdi de ABD’ninkinin karşısında duran bir eksene öncülük ediyorlar. Rusya gibi ülkeler ve diğer demokratik olmayan rejimler de bu eksenin etrafında toplanıyor.
Bazı kişiler, Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki dönemin yankılarını görmeye başladı. O dönemde, küresel ittifaklar örgütlenmiş ve Avrupa savaşa sürüklenmişti. Savaşın ekonomik devrimlerle yakından bağlantılı olması tesadüf değil. Rusya’daki komünist devrim gibi. Ancak, aynı zamanda Britanya gibi demokratik yerlerdeki mülk hakları ve oylama değişiklikleriyle de bağlantılıdır.
Öncü bir yatırımcı ve fon yöneticisi, 7 Ekim’deki Hamas saldırısı sonrasında oluşan jeopolitik ortamın, bugüne kadar gördüğü en tehlikeli ve en zorlusu olduğunu söyledi. İran veya İsrail’in bir dünya savaşı başlatabileceğinden korkuyor. Bir başkasının açıklamasıysa (uyarısı) kıyameti önlemek için liderlerin sağduyulu olması gerektiği yönünde.
Kremlin’in dış politika danışmanı Fyodor Lukyanov, Üçüncü Dünya Savaşı’nın halihazırda üzerimizde olduğunu ama önceki iki savaşa benzemediğini iddia ediyor. Şu anda gördüğümüz bölgesel çatışmaların son olmayacağını söyledi.
- Emekli olmak mı, yeniden yapılanmak mı? (2)
- Emekli olmak mı, yeniden yapılanmak mı?
- Şans mı beceri mi?
- Mali danışmanınız zengin mi?
- Duyabileceğiniz en önemli soru
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (2)
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (1)
- Yoksul kalmanızı sağlayan 9 alışkanlık
- Borsa merkezli dolandırıcılıklar artışta – dikkatli olun…
- İnsanlar neden böyle aptalca şeyler yapıyor?