
Malum epey hareketli bir Noel zamanı geçirdik. Her yerde kulaklarımda ‘turkey’(hindi) sözcüğünü duymaya pek alışmışım. “Yok turkey’i şöyle mi pişirmeliböyle mi pişirmeli”, “En iyi turkey hangi markette bulunur”, “Peki turkey’in yanına ne servis etmeli” diye bol bol dinlemiş, kanıksamışım iyiden iyiye bu sözcüğü. Bu yüzden geçen gece her zaman olduğu gibi aynı anda üç dört şeyi birden yapmaya çalışırken, kulağıma değen ‘turkey’, ‘turkey’ kelimelerini önce umursamadım. Kucağımdaki haftalık bir dergiyi okuyor, mevsimin en güzel kestanelerini yiyordum. Televizyonda bir film takip etmeyi de ihmal etmiyordum ki, film reklama girdi.
Bir ses ‘turkey’ de, ‘turkey’ diyor televizyondan ama ben hiç oralı olmuyorum. Gözüm dergide açtığım bir makalede, hazır da reklamlardan fırsat bulmuşken konsantrasyonumu artırmaya çalışıyorum. Ancak birkaç saniye sonra içgüdüsel olarak huylandım!! “Noel çoktan bitti, hala ne bu hindi de hindi muhabbeti” diye kafamı kaldırdım. O da ne, ekranda hindi mindi yok! Fesli mesli bir adam sırtında halisiyla plaj voleybolu oynuyor. “Yanlış duydum herhalde” dedim önce, dergime ve kestanelerime geri döndüm. Baktım ses devam ediyor. “Turkey!” “Turkey!”
Attım kucağımdakileri, diktim ben de gözümü ekrana. Reklamı izleyenler çok iyi bilecek. İzlemeyenler için ben anlatayım. Öncelikle reklam, ülkeler arası tatil seçeneklerini karşılaştırarak, müşteri adaylarına en iyi hizmeti sunmayı iddia eden bir online seyahat şirketine ait. Reklamda karşılaştırılan iki ülkeden biri İspanya.
Diğeri bizim ülkemiz, Türkiye. Türkiye’nin İngilizcesi “Turkey” olduğu için ve iki ülkeyi temsil eden bir kadın ve bir erkek plaj voleybolu oynadığı için de bol bol “Spain- Turkey”, “Spain-Turkey” kelimelerini işitiyoruz doğal olarak.
Hayır takıldığım nokta güzel ülkemin adının neden İngilizce’ye ‘hindi’ anlamına gelen bir sözcükle çevrilmesi meselesi değil. Benim sorunum Turkey’i temsil eden adam!
Bıyıklı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Adamımızın kafasında bir fes, sırtında kolları dirseklere kadar sıvanmış, bağrı üç dört düğme açılmış beyaz bir gömlek var. Üzeri altın renkli sırmalarla işli bordo kadife yeleğini de giymeyi unutmamış. Elinde sarı-lacivert bir top, ve hazır olun… Omzunda da yuvarlanmış bir yolluk var. Yani ben diyeyim yolluk, siz deyin etekleri püsküllü halı! Bir süre ekrana bakakaldım.
Ah be güzel kardeşim, sen belli ki pazarda iddiası olan bir seyahat şirketi olma yolundasın, prime-time’da şirketinin reklamını yayınlatmak için deli gibi para da ödemişsin, peki o zaman neden sana önerilen reklam metnini kabul etmeden önce açıp da bir turizm istatistiklerine bakmıyorsun? Senin ülkenden, İngiltere’den her yıl Türkiye’ye giden turist sayısı tam 2,5 milyon. İki buçuk milyon! Peki. bu adamlar sormaz mı sana, “Sayın yetkili, senin o Türk diye gösterdiğin adam profili ancak ve ancak Kapalıçarşı da, o da birkaç satıcının üstündeki kostüm olarak kaldı” diye. Reklamda bir ülkeyi karikatürize etmek istediklerinin elbette farkındayım. Ama İspanya’yı ‘flamenko dansçısı’ olarak karikatürize ederken, Türkiye için izlenen yolun biraz kolaya kaçmak olduğunu görmemek imkansız. Hayır, Fas deseydin Türkiye yerine, bir nebze anlaşılabilirdi mesajın. En azından o topraklarda, adım başı gördüğün insanlar, turisti de, seyahat acentasını da memnun eder derecede otantik!
Bu tarz yanıltıcı reklamlar çoğunlukla söz konusu ülkeye zarar veremez, ancak benim gibi ayrıntı düşkünlerini rahatsız eder, o kadar. Zarar verip vereceği tek kurum, bu reklamın sahipleri olur. Reklamın hedef kitlesi olan, yani ilk kez Türkiye’ye giden biri sormaz mı adama “Nerde fesli, bağrı yanık Türk halıcı?” diye. Empoze edilmeye çalışılan doğrunun, elle tutulur hali mi var?
Evet insan kendi ülkesinden uzakta yaşayınca biraz daha hassas oluyor ancak, emin olun bu gözlemler bir vatanseverden çok, izlediği reklamda hiçbir yaratıcı strateji görememiş bir iletişim danışmanına ait.
- Bu yazı kimler için!
- Türkiye’de boşanmak için ne yapmalısınız?
- Yazmak her şeye rağmen,cesaret göstermektir
- Housing Association Evlerinde kalanlar da oturdukları evi satın alabilecek
- Çırpınmayı bırakıp suyun kaldırma gücüne iman edenler kolayca yüzebilir…
- Vizesiz Avrupa mümkün mü? (III)
- Çocuklarda Meningokok B (MenB) Aşısı ve önemi
- Sayın Cumhurbaşkanım
- Hocam bu geniz eti dediğiniz nedir?
- Müzakere masasındaki özlü konulara yansıtılmalıdır