Görüşmediğimiz sürede genellikle İstanbul’da, evimde olmayı yeğledim. İş dışında özel hayatımda ev kuşuyumdur. Cennet şehrimde doğa, sahiller ve hava bir harikaydı. Buna rağmen Ege sahilleri ve masmavi denizi de aklıma gelmiyor değildi.
Böyle mutlu mesut kitap okurken Londra’dan bir arkadaşımdan mesaj geldi. Ekim ayında Antalya’ya beş günlük tatile gideceğini, yanına bir arkadaş aradığını, İstanbul’da olduğumu bildiğinden bu konuda ne düşündüğümü sordu.
Kalbim Egede kaldı diye mırıldanırken, en son 16 yaşımda, ailemle gittiğim Antalya karşıma çıkınca kısmet Akdeniz sahilleriymiş diyerek teklifini kabul ettim. Antalya’yı az buçuk hatırlıyor, ayrıca çok değiştiğini ve geliştiğini de duyuyordum.
Antalya’da yağmur yağmasın diye dualar ederek aynı tarihte ben İstanbul’dan, arkadaşım ise Londra’dan uçak yolculuğumuza başladık. Buluşma noktamız ise Antalya’nın Lara bölgesindeki beş yıldızlı otellerden birisi. Ben daha erken vardığım için oteli, sahili keşfederken aksam yemeğine doğru arkadaşım da otele varmıştı.
Sohbet, hal hatır sorma, Londra ile Antalya havası karşılaştırması derken vakit gece yarısı olmuştu. Arkadaşım sanki çok doğal bir olaymış gibi, ertesi gün, otele çok yakın bir diş kliniğinde randevusu olduğunu iletti. Hatta ona eşlik etmemi isteyince kendi kendime, ‘Haydaaa!’ dedim. Tamam her türlü fiziksel ve ruhsal sağlıkla ilgili araştırmacı yönüm var. Hatta bir sene önce “Duygusal Dişlerimiz” başlıklı bir yazım bile yayınlandı. Ama beş günlüğüne geldiğimiz bir tatilde ne işimiz vardı diş kliniğinde. Önce acil bir durum, uçakta diş ağrısı filan başladı herhalde diye düşündüm. İşin gerçeği hiç de öyle değildi. Kendisi ön dişlerini porselen lamine yaptırmak için Londra’dan kalkmış Antalya’ya gelmişti.
Türkiye’ ye hem tatil, hem sağlık sloganlarını senelerdir görüyordum. Ama kabul ediyorum, hem sağlık hem tatil tecrübem hiç olmamıştı. Sıcacık havayı ve denizi bırakıp diş kliniğine gitmek hiç içimden gelmese de porselen lamine ne demek çok merak ediyordum.
Bunun nedeni ise birkaç sene önce uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşıma rastlamıştım. Ayaküstü sohbet ederken, o anlatıyor ben ise ona dikkatlice bakıyor ve anlamaya çalışıyordum. Bir farklılık vardı kendisinde. Gençleşmiş, hatta bayağı güzelleşmişti.
Günümüzde çok moda olan estetik tarzı bir şeyler yaptırdığını düşünmüştüm. Samimiyetimize dayanarak kibarca sorunca işin gerçeği ortaya çıkmıştı. Sadece porselen lamine diş kaplama yaptırmıştı.
İşte o zaman dişlerin hem sağlık, hem de dış görüntü açısından özellikle kadınlar için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anlamıştım. Lafı uzatmayayım. Ertesi gün erkenden uyandık. Ekim ayı olmasına rağmen hava 30 derece idi. Birçok Alman turist vardı otelde. Muhteşem bir kahvaltı sonrası taksi ile diş kliniğine yola koyulduk. Belki de Ekim ayı olduğu için hiç trafik yoktu ve on dakika sonra gelmiştik. Bu arada klinik dedim ama iki katlı, dış cephesi ahşap, içeride ise beyazın ve gün ışığının hakim olduğu bir diş hastanesi demek daha doğru olur.
Klinik girişinde güler yüzlü bir asistan bizi karşıladı ve Dentapol Antalya müdürü Mehmet Altunbaş’ ın odasına aldı. Anlaşılan o ki arkadaşım, Mehmet bey ve uzman doktor Göknur hanım zaten önceden karar vermişler ne yapacaklarına. Ketum arkadaşım ben kendisine eşlik etmem diye söylememiş hiçbir şey. Yazılar yazdığımı, hatta dişlerimizin duygusal olduğunu anlatınca bana kliniği baştan aşağı gezdirdiler. İçeride her türlü son model teknolojik alet, lazerle diş beyazlatma, ön dişlerin bilgisayarda lamine kaplanmış halinin LCD ekranda yansıması, bembeyaz diş bakım üniteleri, çalışanların giydiği kıyafetlerin renkleri, güler yüz, anlayış sanki diş kliniği değil de beş yıldızlı bir otelde hissettim kendimi.
Fırsat ayağıma gelmiş diyerek porselen lamine diş hakkında merak ettiklerimi sordum. Hatta yazılarım tekrar başlayınca siz değerli okuyucularıma doğru bilgileri aktarmak için tüm bunları not aldım.
Bu yazımı Sağlık sayfasında “Mutluluğun Sırrı Güzel Gülümseme” başlığı altında okuyabilirsiniz.
Ben böyle klasik yazı çizi ile uğraşırken arkadaşımın birkaç saat sonra ki değişen gülüşünü görünce öncelikle hafif bir şok geçirdim. Bu kadar kısa sürede olamaz dedim. Sonra acaba ben de mi yaptırsam? Diye bir an düşündüğümü de itiraf ediyorum. Benim bu şaşkınlığımı görünce işin gerçeğini anlatmaya başladılar.
(Devamı haftaya)
e-mail: info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…