
Hepinize merhaba,
Bu hafta sizlere özellikle görsel medyada kullanılabilen 25. Kare ve ayrıca ses efektler, kokular ve renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri hakkında bilgi vereceğim. Subliminal mesaj, bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır.
Konunun öncelikle teknik yönüne bir bakalım. Sinema televizyon veya reklam filmleri ya da her türlü televizyon programı 24 kare resmin bir saniye içinde art arda gelmesiyle hareketli hale gelir. İnsan gözü art arda gelen bu 24 kareyi algılarken, bunların arkasına yerleştirilen 25. kareyi algılayamaz. İnsan algıladığı kareler hakkında yorum yapabilir, ondan etkilenip etkilenmemeyi seçebilir. İnsan gözünün algılayamadığı 25. kare ise kontrolsüz şekilde beyne gider ve insan bilincine yerleşir. 25. kare genellikle yazı şeklindedir ve bu efekt algılama dışı uyarıcı olarak da adlandırılır. 25. kare program yapımcıları tarafından insanları yönlendirme de kullanılabilir ve bu yöntemin birçok ülkede yasaklandığı bilinmektedir.
25. kare insanları herhangi bir fikre veya eyleme, belli bir adaya oy vermeye, bir ürünü almaya ya da başka bir amaç doğrultusunda kullanılabilir. Bu şekilde beyinleri yönetmek mümkün olabilir. Bazen de olumlu şekilde yabancı dil öğrenme programlarında kullanılabilir. 25. kare prensibi özellikle günümüzde kişinin bilinçaltında ki yanlış bilgileri temizlemek için bazı kişilerce ses dalgaları prensibi vasıtası ile mp3 tarzı sesli programlarda da kullanılır. Bu kayıtlarda kişinin ihtiyacına göre örneğin klasik müzik çalarken altına yerleştirilen sesi kişi algılayamaz. Olumlu bir yöntem olmasına rağmen bu tarz programları alırken aldığınız kişiye güven şarttır. Yoksa tam tersi daha da kötüye giden durumlar ortaya çıkabilir.
Ayrıca renklerin insan psikolojisinde ne kadar etkili olduğuna daha önce yer vermiştim. Örneğin kırmızı, turuncu ve sarının uyarıcı, mavi ve morun sakinleştirici, yeşilin ise uyum sağlayıcı etkileri vardır. Renklerin, seslerin ve şekillerin tek tek veya birlikte, belli bir düzende, belli bir sırayla ve hızla hareket ettirilmesiyle insanların, özellikle çocukların beynini kontrol altına almak mümkündür.
Kokular ise insan ruhunu ve psikolojisini güçlü şekilde etkileyen faktörlerdir. Amerikalı psikiyatrist A. Hirsh belli bir kokunun insanı belli bir tavır ve eyleme yönlendirebildiğini ispatlamıştır. Bazı mağazalarda belli bir koku yayıldığında ürün satışının yüksek seviyelere ulaştığı ve bazı kokular koklandığında kilo vermeye yardımcı olduğu görülmüştür.Bu arada yapılan klinik araştırmalar sonucunda papatya, lavanta, limon ve sandal ağacı kokularının en güçlü antidepresandan daha etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca gül, yasemin, nane ve karanfil kokularının ise insan beynini en sert kahveden bile fazla etkilediği ortaya çıkmıştır. Bu yüzden de kokular insan psikolojisinin en zayıf noktasıdır ve iyi kullanılabildiği gibi ters yönde de kullanılabilir.
Sevgi ile kalın..
e-mail: info@ndlondon.com