Hepinize Merhaba
Genelde zihin, duygular ve beden arasındaki bağlantıyı unutabiliyoruz. Ben bile bunca bilgime rağmen unutuyorum. Zaten bilgi eyleme geçmedikçe pek bir işe yaramıyor. Sağlıklı duygu ve düşünceler üretmediğimiz zaman bedenimizi hızlı bir şekilde hasta edebiliyoruz.
Cennet bizim dışımızda bir hal değil, içimizdedir. Mutlu olmak için ülke bile değiştirsek kendimizi de her yere götürdüğümüzden yansıtacağımız enerji aynı olacaktır. Yani zihnimiz, alışkanlıklarımız, hallerimiz ve duygularımız içinde neler yaşıyorsak dışarıda yaşadıklarımız, hatta ağızımızdan çıkan kelimeler bile bundan ibaret olacaktır.
Bu hafta yazdıkları ile hayatıma farklı bir bakış açısı getiren, kendisi zor bir çocukluk ve hayat geçirmiş olan Louise L. Hay’in “Pozitif düşünce gücüyle mutlu olmanın sırları” adlı kitabından kısacık bahsetmek istiyorum.
Louise L. Hay, 1980’li yıllardan itibaren dünyada “İnsanın kendisini ve hayatının her alanını iyileştirme” akımının öncüsü olmuş, kişisel gelişim dünyasının en önemli isimlerinden birisidir. Orta yaş döneminde yakalandığı kanser hastalığını içsel gücüyle tamamen iyileştirmiştir. Hastalıkların psikolojik nedenleri üzerine yazdığı kitabı başka bir yazımda anlatacağım.
“Pozitif düşünce gücüyle mutlu olmanın sırları” kitabına dönersek. Bence kitabın adı bile bakar bakmaz insanı motive etmeye yetiyor. Okumaya başladığınız anda, gerçekten bir şeylerin değişmesi gerektiğini fark ediyor ve olumlu bir değişim içine girdiğinizi hissediyorsunuz. Bugüne kadar başınıza gelen tüm olumsuzlukların ve hastalıkların, kendi kendinize ürettiğiniz olumsuz düşüncelerden kaynaklandığını öğreniyorsunuz.
Louise L. Hay önsözde şöyle diyor: “Kitabı okumaya başladığınızda zaten bildiğiniz ve inandığınız şeylerle karşılaşacak olabilirsiniz ya da inançlarınızı sorgulamak zorunda kalabilirsiniz. Her koşulda bu, sizin kişisel gelişim sürecinizin bir parçası olacaktır. Güvende olduğunuzu ve her şeyin yolunda olduğunu asla unutmayın.
Uygun gördüğüm bazı başlıklardan kısaca alıntılar yaparsam:
“Sevgiyle baktığımda her şeyi açıkça görebiliyorum”
Üst benliğim bana acısız bir yaşam sürmek konusunda rehberlik ediyor. Acıyı gördüğüm anda tıpkı içimdeki bilgeliğe uyanmam gerektiğini söyleyen bir çalar saat çalmışçasına uyanırım. Eğer acı hissediyorsam hemen zihinsel olarak kendimi telkin etmeye çalışırım.
“Affetmek her zaman ve her yerde yanımda taşıdığım iyileştirici bir araçtır”
Eleştiri, korku, suçluluk, pişmanlık ve utanç duygusunu üzerimden attığım zaman özgür olduğumu hissediyorum. Bu sayede kendimi ve diğer insanları affedebilirim. Bu hepimizi özgür kılacaktır. Eski meseleleri kapatmaya hazırım. Geçmişte yaşamayı reddediyorum artık.
“Tanık olduğum her şeyi sevgiyle karşılıyorum”
Sevgiye uyanmak her sabah yaptığım şey. Her sabah zihnimi açıyorum ve SANKİ şimdiden mükemmelliğe, bütünlüğe ve tam olmaya ulaşmışım gibi davranıyorum. Kalbim bütün iyiliklere açık ve içimde, ihtiyacım olan şeyleri elde etmek için duyduğum çaba ve stresi bir yana bırakıyorum.
“Sevgi benim dünyamı döndüren şeydir”
Kendime aşık bir insan gibi davranıyorum. Başımdan onlarca olay gelip geçiyor ama kendime duyduğum sevgi değişmiyor. Bu kibirli ya da kendini beğenmiş olduğum anlamına gelmez. Bu tür insanlar aslında “senden çok daha iyiyim” maskesi altında kendilerinden nefret eden insanlardır. İnsanın kendini sevmesi yalnızca varlığının mucizesini kutlamasıdır. Eğer kendimi seversem, ne kendime ne de başkalarına asla zarar veremem.
“Bedenime sevgiyle bakıyorum”
Kendimi, hayatın bana sunduğu en iyi şeylerle besliyorum çünkü kendimi seviyorum. Ben çok değerli bir varlığım bu nedenle iyi besleniyorum ve kendime elimden geldiğince iyi bakıyorum. Bedenim çok özel ve diğer tüm bedenlerden farklı. Bu nedenle bedenime en uygun yiyecekleri seçmeye çalışıyorum. Yiyecekler ve içeceklerle ilgili her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. Ne yediğime ve ne içtiğime çok dikkat ediyorum ve benim için uygun olmadığını fark ettiğim yiyecek içeceklerden uzak duruyorum.
“Bedenim mutlu, huzurlu ve sağlıklı, ben de öyleyim”
Bedenim sürekli mükemmel sağlığa kavuşmak yolunda ilerliyor. Şimdi iyileşme sürecimi sekteye uğratan bütün engellerden kurtuluyorum. Bütün nefret duygularını, kıskançlığı, kızgınlığı, korkuyu, kendime acımayı, utancı ve suçluluk duygusunu bir yana bırakıyorum. Beni incittiğine inandığım herkesi ve her şeyi affediyorum. Başkalarını incittiğim için ve kendimi geçmişte yeterince sevmediğim için kendimi affediyorum. Bedenimi seviyorum. Her bir organıma, kemiğime, etime, vücudumun her yerine sevgi yolluyorum. Tüm hücrelerimi sevgiyle yıkıyorum. İyileşmeyi ve sağlıklı olmayı şimdi ve burada bütünüyle kucaklıyorum.
Kitaba ben de bir iki ekleme yapmak istiyorum. İçimizde cennet varsa dışarıda da cennet olur. Biz daha fazla huzura gittiğimizde, dengelendiğimizde, daha fazla fark edişlerimizle, dinginleştiğimizde varlığımız olgunlaşmaya başlayacaktır. İçsel olarak ne kadar çok sevgiyi arttırırsak olumsuz duyguların azaldığını görebiliriz.
Öncelikle kendinizle barışın. Yıkıcı iç sesleriniz ile kendinizi yargılamayı ve eleştirmeyi bırakın. Olumlu ve olumsuz yönleri ile kendinizi bir bütün olarak olduğunuz gibi kabul edin. Nasıl lezzetli bir yemeğin içine tuz, acı biber, karabiber gibi farklı baharatlar eklenir işte bunun gibi kendinizi de tüm malzemelerinizle sevin. Daha sonra kendinizi nasıl daha iyi geliştirebilirsiniz bu yönde eylemlere başlayabilirsiniz.
Sevgi koşulsuzdur. Kendinizi koşulsuz sevmeyi deneyin.
Sevgiyle kaın…
e-mail: info@ndlondon.com