Hepinize merhaba,
Bu Perşembe 14 Şubat Sevgililer Günü. Bu yazım kendime Sevgililer Günü hediyesi. Sevgiye bakış açım değişiyor gün geçtikçe. Her şey aşk ve beğeni ile başlayabilir ama ben bugün sevgiden bahsedeceğim.
Elbette Sevgililer Gününe kısaca değinmeden olmaz. Şubat ayı ekonominin daha çok canlandığı zaman dilimlerinden birisi. Londra’da belli bir yaş ve kesim için genellikle, birbirlerine aşklarını ifade eden kartlar vermek, çikolata, çiçek veya baş başa dışarıda yenen bir akşam yemeği, günü birlik tatiller sevgililer günü hediye temaları. Ama hepimiz biliyoruz ki bunlar İngilizler için rutin şeyler. Yani saygı ve sevginin anlamını sadece bir güne yüklemiyorlar.
İstanbul’da ise özellikle son yıllarda sanki kadınların hediye ve özel program beklentilerinin gittikçe arttığını fark ediyorum. Sevgilisi veya karısı olan erkeklerin çoğu için sevgililer gününde bir sürpriz veya plan yapmak sanki bir görev gibi olmuş.
Sakın bu yazdıklarımdan özel günlere ve hediyelere karşı olduğum anlaşılmasın. Tabi ki sevgi ifadesi hediyeler, sürprizler özellikle biz kadınlar için çok güzel şeyler. Şahsen ben çok seviyorum böyle şeyleri. Fakat bu noktada her erkeği aynı kategoride değerlendirmek yanlış olur diye düşünüyorum.
Diyelim bizi seven, değer veren, güven veren, çalışkan bir eşimiz var. Ama adam romantik filmlerdeki kahraman erkekler gibi davranamıyor. İşte bu yüzden biraz gerçekçi olup güzel paketlenmiş ama içi boş ilişkiler ve kendine aşık, egosu yüksek erkek karakterler yerine, belki sıradan gördüğümüz ama aslında bizi gerçekten sevecek, güvenilir, sadık, çalışkan, o gerçek olan erkeğin değerini bilsek daha mutlu olmaz mıyız?
“Kişi uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.” Erich Fromm
Erich Fromm’ un “Sevme Sanatı” isimli kitabında “Sağlıklı Sevginin Nitelikleri” tam benim bakış açıma uygun olduğu için kısaca paylaşmak istiyorum.
Vermek: Üretici kişilik verebilir. Kendinden olanı sunar bu insan. Sevgisini, anlayışını, üzüntüsünü, yaşamına dair her şeyi paylaşır. Fedakarlık yerine özverili şekilde vermektir. Sağlıklı şekilde sana ait olan her şeyi maddi ve manevi paylaşmaktır. Karşındaki kişinin hayatına güzellik katmak istersin. Ama bu tabi ki “karşıdan alacağım zaten” şeklinde beklentili vermek değildir.
İlgi: Sevgi, sevdiğiniz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğiniz etken ilgidir. Bu etken ilginin bulunmadığı yerde sevgi de yoktur. Tanrı, Yunus’a sevginin özünün bir şey için harcanan emek, bir şeyi büyütmek olduğunu, sevgi ile emeğin ayrılamayacağını anlatır. Kişi uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.
Sorumluluk: Bugün birçok durumda sorumluluk kişiye dışarıdan yüklenmiş olan bir durum olarak anlaşılmaktadır. Fakat tamamıyla iradi bir eylemdir. Sorumlu olmak demek, yanıt vermeye hazır olmak demektir. Seven insan yanıtlar. Kendi kendisine duyduğu sorumluluk kadar diğer insanlar içinde sorumluluk duyar. Yetişkinler arasındaki sevgide sorumluluk ağırlıklı olarak insanın ruhsal gereksinimlerine yanıt vermektir.
Saygı: Eğer sorumluluk sevginin diğer unsuru saygıyı içermez ise kolayca zorbalık ve kendine bağlamaya dönüşebilir. Saygı korkmak veya çekinmek değildir. Saygı, diğer kişinin olduğu gibi büyüyüp gelişmesine duyulan ilgi anlamına gelir. Böylece saygı sömürünün yokluğunun kanıtıdır. Ben sevdiğim insanın bana hizmet etmesi için değil, kendi isteğince dilediği gibi büyüyüp gelişmesini isterim. Saygının ancak ben bağımsızlaşmayı başarmışsam, eğer birisini sömürüp, hükmüm altına almadan, yani koltuk değneklerim olmadan yürüyebiliyorsam işte o zaman gerçekleşeceği açıktır. Saygı ancak özgürlüğün temelleri üzerinde var olabilir.
Bilgi: Saygı duyabilmek için, bir insanı tanımak gerekmektedir. İlgi ve saygı eğer bilgi tarafından yönlendirilmezse kör olur. Eğer ilgiyi bilgi doğurmadıysa boştur. Sevginin bir görüntüsü olarak bilgi dışta kalmaz, öze işler. Bu bilgiyi ancak kendime gösterdiğim ilgiyi diğer insanları oldukları gibi görmeye çevirdiğim zaman kazanmak mümkündür. Örneğin birisinin dışa vurmasa bile kızgın olduğunu anlayabilirim ve hatta onu bundan da öte tanırım. Aslında onun huzursuz ve endişeli olduğunu, yalnızlık ve suçluluk duyduğunu bilebilirim. Böylece kızgınlığının derinliklerdeki bir şeyin belirtisi olduğunu anlar, onu öfkeli biri olarak değil, huzursuz ve acı çeken biri olarak ele alabilirim.
Klasikler arasına girmiş eski bir Türk filmi “Selvi Boylum Al Yazmalım.” Tamamını izlemedim ama hafızalara kazınan o en ünlü repliğini çok severim.
“Sevgi neydi? Sevgi iyilikti. Sevgi dostluktu. Sevgi emekti!”
Diğer yarınızı arıyorsanız bu sevdadan vazgeçin ve onun yerine siz tam bir elma olmaya çalışın. İçimizde korkular devam ettiği sürece hayatımıza bize bunları gösterip ayna olacak ve yaşatacak insanları çekeriz. Onun yerine bu sevgililer gününde önce kendimizi gerçekten sevelim, bizi gerçekten seven insan işte o zaman hayatımıza gelir.
Sevgimle kalın
e-mail:
info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…