Ulusal basında Birleşik Krallık’taki (BK) 12 Aralık genel seçimlerinin II. Dünya Savaşı sonrasındaki en önemli seçim olduğu yorumları yapılıyor. Bu seçimlerde BK’nin AB ile yol ayrımı olduğu kadar sosyal haklar, kamulaştırma ve ücretsiz sağlık sistemi sunan NHS’in kaderi de netleşecek.
Seçim kampanyasında Muhafazakarlar Brexit’e odaklanırken, İşçi Partisi Brexit’i nasıl olsa hallederiz diyerek makro ekonomik dengeler, kesinti ve kısıntılar, kamulaştırma, NHS’i kurtarma ve sosyal projelerde odaklanıyor. Muhafazakarlar 7 yıllık iktidarlarında çuvallayacakları için Brexit dışında konuşmak pek işlerine gelmiyor.
Seçim kampanyasında partilerin Türkiye’deki gibi eski dilde “ittifak” yani işbirliği yapması seçimin sonuçlarını etkileyecek. Bu bağlamda Brexit Partisinin lideri Nigel Farage, Muhafazakarların 2017 seçimlerinde kazandığı 317 sandalyeye karşı yarışmayacaklarını açıkladı. İttifakı ABD Başkanı Donald Trump istemiş, İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de “seçime müdahale” olarak yorumlamıştı.
Trumplı bu hamle; “AB içinde ABD’nin Truva Atı olarak görülen BK’deki Brexit yine bir ABD projesidir” savlarını da güçlendiriyor. Farage’in bu hamlesiyle seçimleri Muhafazakarlar kazanırsa Brexit olacak ve ilk iş olarak da “ABD aslan payı sayılan” NHS’in ABD’li şirketlere özelleştirilmesi gerçekleşecek.
Brexit referandumu öncesinde kampanyaları hatırlayın lütfen. Muhafazakar Boris Johnson, Brexit olmazsa Türkiyeliler BK’ye akın edecek deyip sonrasında da “demedim” diye kıvırmamış mıydı? Göçmen emeğine muhtaç, yaşlı nüfusu yoğun, ağır aksak bir ekonomide göçmenler günah keçisi olarak gösterilmişti. Bu yanıltıcı kampanya ile kıl payı Brexitçiler kazanmıştı.
Ulusal basının yazdığı gibi 12 Aralık seçimleri çok önemli. 12 Aralık seçimlerinde seçmen kayıtları da 26 Kasım’a kadar yaptırılabilecek. https://www. gov.uk/register-to-vote adresinden kayıt olabilirsiniz. 12 Aralık’ta lütfen göçmen kimliğinizi hatırlayarak sandığa gidin…
***
Bu arada dostum Ertanç Hidayettin’in “Seçimler ve biz” başlıklı köşe yazısında değindiği önemli bir noktayı da sizlerle buradan paylaşmak istiyorum:
“Yaklaşan seçim Türkçe konuşan toplumlarımız açısından da önemli bir seçim. İlk kez bir toplum ferdimiz büyük bir ihtimalle Britanya Parlementosunda milletvekili olacak. Şu an Hackney Belediyesinde Belediye Başkan Yardımcısı olan Feryal Demirci, kazanma şansı çok yüksek olan Kuzey Enfield bölgesinde İşçi Partisinden aday olmayı başardı. Demirci’nin bu başarısı muhakkak ki o bölgede oldukça kısa bir sürede politik nüfuz sahibi olan Alevi toplumu sayesinde gerçekleşti. Bu bakımdan bunu o toplumun bir başarısı olarak görmek mümkündür. Ancak Demirci Parlamentoya girmeyi başarırsa onu tüm Türkçe konuşan toplumun temsilcisi olarak görmek çok yanlış, ve bu kişi için büyük bir haksızlık olur. Feryal Demirci seçildiği takdirde Parlamentoda sadece seçildiği bölgenin tüm halkının temsilcisi olacaktır. Bilgisini ve deneyimini kullanarak toplumu için önemli yaptırımlarda öncelik yapmasını beklemek başka, onu toplumun temsilcisi olarak görmek tamamıyle başka birşeydir.
Öte yandan Chipping Barnet Muhafazakar Parti adayı Theresa Villiers, Britanya Kıbrıs Türk Cemiyeti (British Turkish Cypriot Association) isimli bir dernek tarafından ‘Türk Düşmanı’ olarak damgalanıp seçimde kazanması engellenmeye çalışılıyor. Villier’in kazanmasını birçokları gibi ben de istemem. Ancak bunun nedeni ‘Türk düşmanı’ olduğu için değil. Bağlı bulunduğu partiyi desteklemediğimdendir. Tıpkı Feryal Demirci Nuhafazakar Parti adayı olsaydı onun kazanmasını istemeyeceğim gibi.”
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!
- Yurtdışındaki vatandaşların oy hakkı olmalı
- İngiltere havalimanlarındaki sıvı yasakları
- Tottenham Park Mezarlığı’nda sorun çözülüyor mu?