Sizin şehriniz hangisidir, doğduğunuz yer mi, yoksa okuduğunuz büyüdüğünüz şehir mi? Şu anda yaşadığınız ya da beğendiğiniz, yaşama hayalini kurduğunuz şehir midir sizin kendinizi ait hissettiğiniz yer?
Bir çok insana nereli olduğunuzu sorduğunuzda, annem buralı, babam şuralı, ben orada dogdum ama şu sehirde büyüdüm şimdi burada yaşıyorum, siz karar verin nereliyim diye yanıt verirler. Nedir bizi bir şehire ait kılan. Ekonomik ya da politik nedenlerle göçeden ve halen göçleri devam eden insanlar nerelidir?
İnsanlar gibi şehirlerinde bir kimliği kişiliği vardır. Başkent şehirlerinde yetişen insanlar ağırbaşlı, deniz kıyısındaki şehirlerde büyüyenler özgür karakterli, bozkır şehirlerinin insanı toprak gibi ağır ve durgun, dağlık – ormanlık bölgelerin insanı mücadeleci dersek, ne kadar yanlış olur? Açık üniversitelerdir şehirler, hiç bir şey öğrenmek istemeyen insanalara dahi görsel işitsel bir çok şey verirler. Üniversitede hocalar, ‘bu kapıdan bir girdiniz mi on beş yıl olgunlaşırsınız’ derlerdi. Karekteri kimliği olan bir şehirde yaşamak da bir üniversite kadar çok şey katar insana. Şüphesiz tüm şehirler her insanı aynı şeklilde geliştirmez. “Bilgi derya gibidir, kabını içine daldırırsın kabının büyüklüğü kadar su alırsın” der bir bilge. Bana sorarsanız bir insanın şehri, sevdiklerinin dostlarının bulunduğu yerdir.
Başınız dara düştüğünde, acil bir durum yaşadığınızda hemen yardım isteyebileceğiniz, bir çok insan aklınıza geliyorsa, konuşmak istediğinizde geri çevrilme ihtimalini düşünmeden çat kapı bir arkadaşınıza gidebiliyorsanız, bir şehir ki insan sıcaklığı ile ısınıyorsa, işte orası sizin şehirinizdir. Dünyanın en büyük metropolünde sırtınız şehre dönük yaşıyorsanız, yıllarca kenarlarında yaşayıp içine girmemişseniz, deniz kıyısında sırtınızı suya dönüp mangal yapıyorsunuzdur. Parçası olduğunuz şehrin kültürünü yaşamıyorsanız, dahada önemlisi dilini konuşmuyorsanız, oraya yabancılaşıyorsunuz, gettolaşıyorsunuz ve kendinizi mahallenizde yaşamaya mahkum ediyorsunuz demektir. İnsanlar gelişmiş ülkelere, büyük şehirlere kuşkusuz daha iyi koşullarda yaşamak için gelirler.
Çalışabilecekleri bir iş, daha iyi eğitim, kaliteli ve ücretsiz sağlık, bir çatı altında yaşama güvencesi ve kendini güvende hissetme duygusu gibi bir çok sebep sıralanabilir. Tüm göçler zor olur, bir bedel ödenir bir ülkeden diğerine geçince ilk yıllar sancılı geçer. Geride sevdikleriniz, anılarınız, biriktirdikleriniz ve varsa kariyeriniz kalır. Sudan cıkmış balık gibi hissedersiniz. Bir süre anılarla yaşarsınız. Geri dönmek istersiniz, dönemezsiniz. Geldiğiniz ülkede ne olduğunuzu yüksek sesle, kendinize ve etrafınızdakilere sık sık tekrar edersiniz. Bir sıra neferi olmuşsunuzdur ve genellikle sıfırdan başlamak zorunda kalırsınız hayata.
Bir süre büyüdüğünüz yetiştiğiniz yerle, yaşamak zorunda olduğunuz şehir arasında gel gitler yaşarsınız. Fakat zaman çok sabırlı bir ustadır, sizi şekillendirir, alışkanlıklarınızı, bağımlılıklarınızı değiştirir ve kendi kanalında eritir. Eski şehir önce düşlerinizden fululaşır, sonra yaşamınızdan…
- İşçi Partili adayların kazanma şansı yüksek…
- Irkçılık Farklı Şekillerde Ortaya Çıkan Bir Hastalıktır
- Sokağa çıkma yasağını kaldırmanın yol haritası
- İngiltere, Türkiye arasında seyahat yasak değil ama çok zor
- Kripto Para Piyasasında Neler Oluyor?
- Sokağa Çöp Atmak Alışkanlık Haline Geldi
- 6 Mayıs 2021 UK Seçimlerinde Herkes Galip!
- 6 Mayıs 2021 Seçimleri
- İlk Defa Ev Alacaklara Kolaylıklar!
- İngiltere ‘açılımında’ yeni yol haritası