
Uzun zamandır bunu istiyordum. Küçük bir çocuğun oyuncak diye tutturması gibi…
Şu camın arkasındaki masaya oturup, ne çeşit olduğu hiç önemli olmayan büyük, sıcak bir kahve içmek. Şehre bakmak, sokaktan gecen Londra” lıları seyretmek, düşünmek, hayal kurmak. Bir şeyler karalamak. Kendimle baş başa kalmak. Ne de büyük hayal ama. Hayallerim bile küçük benim. Yaşı 50’lere gelmiş birisi için ne de küçük bir şey aslında. İşten, güçten, noktalayamadığım dertlerden sıyrılıp da bir kahvecik içemedim epey zamandır.
Nedense kahve içenler bana dertsiz tasasızmış gibi görünür hep. Belki de onlar gibi görünmeyi istemişimdir bu kadar büyük bir arzuyla. Kahvenin tüm sıcaklığı insan ruhuna işler diye düşünmüşümdür hep. Kahve içmeye onun için heves edilir ya zaten. Ruhumuzu ısıtmak için. Isındıkça kurtuluruz tüm yükümüzden. Isınıp gamsız bir bedene dönüşürüz. Koca dünyanın içinde zihnimizi sığdırabileceğimiz ikinci bir kürenin içine gireriz onu içerken. Soğuk havadan ya da yağmurdan mı kaçar geliriz bu kafelere?
Londra’nın soğuk yüzünden kaçanların uğrak noktasıdır kahve. Londra`ya güneş gelse, biz daha az mı geliriz bu kafelere? Bizi üşüten insanlardan, endişe yumağına çeviren iş yükünden kurtulmak için gidiyoruz kahve içmelere.
Türk kahvesinin yerini tutmaz hiç bir kahve bilirim ancak yine de kokusuna tav olur insan.
Kahve kahvedir anlayacağınız. Van`da, İskenderun `da, Ankara`da, Hakkari`de ya da Londra`da…
Aci, sade, orta, şekerli…
Sütlü, köpüklü, aromalı…
Hep aynı tadı yaşatır şu fincandaki kahve. Tek kişilik mutlu bir oyun oynatır insana…
Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:
https://www.instagram.com/reel/DHMMJPPpgHJ/?utm_source=ig_web_copy_link&igsh=MzRlODBiNWFlZA==
- Normal Değilim
- Londra Hikayeleri: Ahmet Aydın…
- Londra Hikayeleri: Fatma Güngör Yılmaz….”Zorluklar beni güçlendirdi”
- Londra Hikayeleri: Fahri Taşdemir ve çarpıcı göç öyküsü
- Bilinmeyen Armstrong
- Erikler açınca
- Ya Sen ?
- Makinelere Bağlı İnsanlık
- Kırılganlık üzerine
- Saygı