Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
No Result
View All Result
Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • ENFIELD
  • HACKNEY
  • HARINGEY
  • ISLINGTON
  • GÜNEY LONDRA
  • KIBRIS KKTC

Sende de roman olur…

13/10/2025
0
SHARES
7
VIEWS
Bu yazı 13 Ekim 2025 tarihinde yayınlanmıştır
Tamer Çalışır

Herkesin bir hikâyesi var. Uzun ya da kısa, hızlı ya da yavaş geçen öykülerimizle, takvim yapraklarımızı birer birer koparmaya devam ediyoruz. Bu öykülerin kendimizce sohbetlik bölümlerini, kim bilir kaçıncı baskısını yaparak, eşe dosta bıkmadan anlatıyoruz. Evet, haklısın… Senin de bir hikâyen var. Anlatmaya gelince pamuk ipliği gibi devamını getirdiğin bir yaşam öyküsünün kahramanısın sen de. Merak ediyorum; anlatsam roman olur diyorsun ya hani; senin kitabını yazmak isteseler neler olur acaba? En başta seni yazmak isteyen birileri çıkar mı? Hadi yazdılar; satar mı senin romanın? Farklı mısın yeterince? Albenisi olmayan öykünle, sanki kitabın satmaz gibi geliyor…

Yaşadığın o ev, gıcırdayan kapıların, evine uzanan bu dar sokağın, akla gelmedik tasvirlere konu bile olmaz mesela. Güneşin isteklice ısıttığı, boyası soyulmuş pencerenin önünde, dokundukça hayal kokuları yayan fesleğenlerin ve her sabah gözünü açtığında sana günaydın diyen yakamoz düşmüş tablolar yok ki duvarında. Sana göz kırpan yıldızları selamlamak için çıkacağın taraçalı bir evin de yok. Senin hiç böyle hayatın olmadı ki. Süssüz, renksiz ve tablosuz duvarların ve anca kafanı içine sokmaya yarayan küçük bir evin var anca.  Pencerelerin çok sıradan; hani şu yarım yamalak kapananlardan. Panjurlarla kapatılmış pencerelerin olsaydı keşke. O senin dahi olmayan küçük ve detaysız evden, sarmaşık gülleriyle sarılmamışsa hele, büyük bir hikâyenin çıkmasını mı umuyorsun?  Sen ne o ünlü futbolcu Dobrovski’sin, ne de Puşkin’in cesur yürekli kahramanı olan Dobrovski. Sen Mehmet Ali Erbil’in şovuna malzeme ettiği komiklik olsun diye tiye alınan alelade bir Dobrovski’sin.

Bu yalın halinle, çaresizlikten refaha, mutluluktan umutsuzluğa sürüklensen de, seni okuyanları peşinden sürükleyemezsin. İnişi çıkışı olmayan yönü belli çizginle, okurlarını ters köşe yapamazsın. Çok yavan kalırsın. İşten eve, evden işe dönen çarkınla, inan bana sıradan kaçarsın. Sadece geçinebilmeye memur edilmiş bilindik monotonluğunla itici olursun. “Emekliliğinde mutlu olacaksın” vaatleri ile kandırılmış milyonların içinde eriyen bir hayatı, kim okusun? Varlığın yokluğundan farksız. Çekildiğin kabuğunda belli bile değilsin. Sana dokunmayanları bin yaşattığın ağ bağlamış bir ömür için, kalem bile oynatmazlar. Kimseye zararı dokunmayan o sevimli ailenle, rafına gelerek sana göz gezdirenleri, çekemezsin öyküne. Hilen yok, hurdan yok, asilik yok, yok oğlu yok.  Hırs, ihtiras ve entrika yoksa roman da yok. İş çıkmaz senden. Söylesene, bu “Eh işte” durumunla senden kim keyif alır? Sen buna inanır mısın? Hikâyen çok basit olur. Hiçbir yazarı, cezbedemezsin bu vasat halinle. Hem seni kim, neden yazmak istesin? Macerasız, tekdüze bir ömrün yazılacak tarafı yok.  Seni heyecanla okuyacak kitap kurtlarını bulamazsın buralarda. Kazara romanını almış olanları, yürüttüğün ıssız sokaklarında sıkabilirsin. Diğer romanlara yenik düşersin. Seni başucundan, kütüphanesinden eksik etmeyecek insanların olduğunu düşünmek, tam bir hayal olur.

Varsayalım kitabını yazdılar; içinde ne kadar aşk olur mesela? Anlatmaya bile değmeyen küçücük sevdalarınla, incecik bir fasikülün çıkar sadece. Yazacaklarsa öykünü, daha büyük olmalıydı sevdaların. O kendi kendine gelin güvey olduklarının, neresini okuyacaklar? Film kadar, roman kadar, destan kadar büyük olmalıydın. Hiç değilse, okuduklarına benzemeliydin. Sana göre mühim aşklar yaşamış olabilirsin, ama bu yetmez…

Belki de bir bakarsın, aşklarının imkânsızlar katmanında kalıp, hayat bulamamış o acıklı hali dikkat çeker. Yüzüne kapanan kapıları, yediğin darbelerle tükenişini az da olsa sever okuyucu.  Kerli ferli bir yazarın kaleminden çıksa bu sevda görünümlü zırvaların, bakarsın tutar bile kitabın. Belki hiç beklemediğin bir an “Amado” çıkar karşına. “Gecenin Çobanları”nda Brezilya’nın silik ve yoksul kenti Bahia’dan Martim Onbaşı’yı, onun ateşini, başına buyrukluğunu; Marialva’sıyla evcilleşmesini; Otalia’sız hiçliğini ve bu hiçlikle Porcionule Çavuş’a dönüşmesini ustaca resmeden bu usta kalem, gün olur kuytularda unutulmuş seni de romanına ve en çılgın karnavallarına kahraman yapar.  Sevmeyi bile beceremediğini anlatır yazar.  Bir çift laf edemeden, başlatamadan bitirdiğin hayal kırıklıklarından falan bahseder. Stefan Zweig’ın dillendirdiği “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” nda da seninkine benzeyen fark edilmemiş bir aşk yok mu sanki? Senin yazarın da hayallerine kavuşamayışını, içinde yaşattığın sayısız aşkı kaleme alır. Kavuşsaydın aşk olmazdı zaten diye inandırmaya çalışır, romanını alanları. Bir bakmışsın; ahmak ve sakar delikanlıyı, yani seni çok sever okuyucu. Sana benzemeyen bir sen kurarlar zihinlerinde. Kim bilir… ?

Yazar akıllıysa eğer, define avcılarındakilere benzer iştahla,  siyah beyaz hayatına gömülü olan renkli sırlarını bulmaya çalışır. Bilir ki, herkesin köşeye bucağa sakladığı küçüklü büyüklü sırları vardır. Sırlar merak ve heyecan uyandırır. Çocukluğundan, gençliğinden kalma, kilitli sandıkların, altın gömülerin açılır bu romanda. Uyuyan sırların uyandıkça, bakarsın sayfalara bile sığmazsın. Tek kişilik sırlarından, çift kişilik olanları ayırır yazar. Böylelikle sana en yakın olan insanı bulur. Yıllanmış ve hiç yayılmamış sırlarından, sadık dostlarına uzanır. Çok kişilik sırlarından yola çıkarak, zayıf kişiliğine ve içinde yaşattığın sahteliklere ulaşır. Senin o zeki yazarın, gizemli dosyalarını bilen dostlarını sorguladıkça, sana hiç benzemeyen bambaşka bir sen bulur. Tekdüze sandığın hayatının, seni çevreleyen insanlardan çok daha başka öyküleri olduğunu fark eder bu acar yazar. Delik deşik eder ruhunu. Öyle bir köşede, düşük omuzlarıyla oturmuş bekleyen eski haline savaş açar; seni ayağa kaldırır ve gözleri yuvalarından çıkan bu yeni adama çılgınca Haka dansı yaptırır. Ne olduğunu bile anlamadan parçalarına ayırır ve hemen ardından lego oynarmış gibi bir araya getirir seni. Bu ben miyim diyen uyku sersemi şaşkın köpek yavrusuna dönersin bir anda. Hayatının anlatıldığı kitap, senden beklenmeyen bir performansla psikolojik bir romana dönüşüverir. Çilekeş bir gezginin sıradan anıları, öykü yazarı bir ustanın, Piza’lı Rusticana’nun hokkasından çıkınca Marco Polo’nun “Harikalar Kitabı’na nasıl dönüşürse, bir ustanın elinde sen de bol yapraklı bir maceraya dönersin.  En derinlere gömdüğün, unutmaya çalıştığın sırlarına erişildikçe arap saçına benzeyen bir yaşantı, hızlıca çözülmeye başlar. Nihayetinde işi bilen yazar, senin sır sandığın ama herkesin bildiği, sır olmaktan çıkmış gerçeklerinle, seni okuyucuna güldürtür. Bırak gülsünler zaten. Sen de gül haline. Böylece, siyah beyaz hayatından çıkan renkli kopyalarını, bir güzel okurlar bakarsın… Böyle böyle çok satarsın. Senden çıkan romana sen bile inanamazsın.

Olur olur, senden de roman olur. Ucuz olsan ne olur ki? Dününden çıkmış bugünün, korkularını yenmiş cesaretin, her şeyinle farklı ve özgün olan sen, kesinlikle yazılmaya değersin. Sıradan bir fasafiso değilsin. Mutlulukların da mucizevi; genç yaşında çektiğin aşk acıların da. Senin yaşadıkların da düpedüz “Genç Werther’in Acıları”[1] kadar melankolik. Sen de tarifsizsin ve kimseye benzemiyorsun. Pekâlâ, sen de bir kahramansın. Dünya güzeli kızının, aynı yolu yürüdüğün hayat arkadaşı eşinin, kesinlikle annenin ve babanın en büyük kahramanısın. Alelade gibi görünen anılarının, çilelerinin ve ömürlük dostluklarının üzerine yazılmış çalışma notlarını çıkar artık meydana. Kır, şu sırlarla dolmuş küplerini. Hikâye avcısı nice yazarla, paylaş kendini.  Anlatsam roman olur dediğin her şeyini anlat o yazara. Bulamazsan kimseyi, kendin yaz kendini. Dök eteğindeki benzersiz taşları. Aksi halde, bu yazar ortalığa çıkana ve seni buluncaya kadar, roman moman yazılmayacak. Kendini bulamazsan; bulduğun seni paylaşamazsan ve romanını yazmadıysa bu yazar, unutma ki sen hala hikâyesin…

[1] Goethe,  ölümsüz eseri “Genç Werther’in Acıları” romanını 25 yaşındayken,  1774 yılında kaleme almıştır.

 

Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:

https://www.instagram.com/reel/C4fe7RQJc55/?igsh=bzl3aHp3Nmt2Y3ky

Yazarın Diğer Yazıları
  • Yeniden başla..
  • Sedef Beyazı
  • Sonbahar
  • Unut gitsin
  • Anne ve Kızı
  • Normal Değilim
  • Londra Hikayeleri: Ahmet Aydın…
  • Londra Hikayeleri: Fatma Güngör Yılmaz….”Zorluklar beni güçlendirdi”
  • Londra Hikayeleri: Fahri Taşdemir ve çarpıcı göç öyküsü
  • Bilinmeyen Armstrong
Tümü İçin Tıklayınız
Previous Post

Çocuk yardımlarının sadece ilk iki çocuğu kapsaması gündemde

Next Post

Kıbrıs Sorununda Rusya Kimin Yanında

Related Posts

Berna Uytun Önk

Sosyal Medya Mahkemesi

by olay-admin
13/10/2025
Ata Atun

Kıbrıs Sorununda Rusya Kimin Yanında

by olay-admin
13/10/2025
Köşe Yazıları

13–19 Ekim Haftası: Suyun Şefkati, Havanın Aşk Müjdesi

by olay-admin
13/10/2025
Otizmi Paracetamol ile değil, politik ihmallerle açıklayabiliriz
Köşe Yazıları

Otizmi Paracetamol ile değil, politik ihmallerle açıklayabiliriz

by olay-admin
09/10/2025
Köşe Yazıları

İngiltere Ekonomisi Durağanlığa mı Gidiyor ?

by olay-admin
09/10/2025
Next Post

Kıbrıs Sorununda Rusya Kimin Yanında

Adres: 100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH Telefon: 020 3745 1261
020 7923 9090
Email: info@olaygazete.co.uk
seriilanlar@olaygazete.co.uk
100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH 020 3745 1261 - 020 7923 9090 info@olaygazete.co.uk - seriilanlar@olaygazete.co.uk
Translate:
tr Türkçe
ar العربيةen Englishde Deutschel Ελληνικάiw עִבְרִיתru Русскийtr Türkçeuk Українська
Back

Kategoriler

  • İngiltere Gündemi
  • Sağlık – Yaşam
  • Londra ve Belediyeler
  • Kültür – Sanat
  • Toplum Haberleri
  • Moda – Tasarım
  • Ekonomi
  • Olay Web Tv
  • Köşe Yazıları
  • Spor Gündemi
No Result
View All Result

T&CsTs&Cs

  • Classifieds Advertising
  • Payments

Site Links

  • Site T&Cs
  • Archives
  • Contact us
Site T&Cs - Archives - Contact us
Mobil Uygulamalar Olay Gazete Mobil Uygulamaları
Sosyal Medya
Olay Sosyal Medya

No Result
View All Result
  • KATEGORİLER
  • Seri İlanlar
  • Toplum Haberleri
  • İngiltere Gündemi
  • Ekonomi
  • Ticaret
  • Spor Gündemi
  • Yaşam – Sağlık
  • Kültür – Sanat
  • Moda – Tasarım
  • Eğlence – Tatil
  • KKTC EMLAK
  • KKTC TATIL
  • Video – WebTV
  • Köşe Yazarları