Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
  • İNGİLTERE GÜNDEMİ
  • EKONOMİ
  • TİCARET
  • YAŞAM/SAĞLIK
  • KÜLTÜR/SANAT
  • EĞLENCE/TATİL
  • WEBTV
  • MODA/TASARIM
  • SPOR
No Result
View All Result
Olay Gazete Turkish Newspaper in London
  • ENFIELD
  • HACKNEY
  • HARINGEY
  • ISLINGTON
  • GÜNEY LONDRA
  • KIBRIS KKTC

Önce iyilik vardı

20/10/2025
0
SHARES
9
VIEWS
Bu yazı 20 Ekim 2025 tarihinde yayınlanmıştır
Tamer Çalışır

Sakin ol. Eskiden de böyleydi. Hep böyle. Hemen öyle karamsarlığa kapılıp, kötüleme bugünü. Milattan önce, bin yıl evvel, geçen yüzyıl ve bir sene önce… Hiç değişmedi bu düzen. Dünkünün tıpkısıyız hala. Sanma ki kötülerin sayısı şimdi fazla. Çok gibi duruyorlar değil mi? Yok yok, öyle değil aslında. Onların sayısı iyilerden hep daha azdı. Gel gör ki kalabalık da olsa, iyiler nedense hep daha sessiz daha cılız kaldı. İyilerin iyilikleri, kötülerin kötülükleri kadar gün yüzüne çıkmadı; çıkan olduysa da bu dünya dudak tiryakilerinin dumanı gibi ciğerlerine doldurmadan üfledi iyilikleri.

İyilik, ilk insandan beri zaten içimizdeydi. Belki de Kabil, Habil’i öldürünce, kötülük denen mikrop bir daha çıkmamak üzere içimize girdi. Orasını tam bilmiyorum. Kötülük, sesine kulak verenlerin kirli ruhunda zamanla dallandı budaklandı. Kötülükten irili ufaklı milyonlarca kötülük doğdu. İnsanoğlu hayatta kalabilmek için paylaşmak zorundaydı; daha fazla hayatta kalmalısın diyen içimizdeki kötülük ise kötü insanlara paylaşmamayı öğretti. “Kimseye ihtiyacım yok” der gibi bakan kıvılcımlı gözlerle, “Ben” ve “Benim” diyen karşılıkların keşfi gerçekleşti. Kötüler kendilerini ustaca geliştirdi ve iyiliğin sesini duymamayı başardı.  Bir gün marifetmiş gibi, karnından gelen sesi duyabildiğini fark etti kötülerin ataları. Açlığının sesine kulak verdi. Oyun gibi geldi. Duydukça doyurdu karnını.  Guruldayan seslere dikkat kesildi. İyiliğin hatırlatmalarını her duyduğunda, susturdu susmayan eski sesi. Doyunca mutluluğu öğrendi. Kısa süren, keyif veren mutluluklardı bunlar. O guruldayan ses kesilince, bir süre sonra mutluluk da tükeniyordu. İçten gelen diğer ses, nedense kötülerin hep kulağını tırmaladı; keyfini kaçırdı. Keyfi kaçtıkça, karnını doyurdu yeniden. İyilere, iyilerin anlamadığı dilden kolay usullerle ama çok ağır karşılıklar verdi. Kabul edenleri keyifli sofralarına buyur etti. Onlarla geçici mutlulukları paylaşmanın aciz hafifliğini yaşadı. Yemek bitti, neşe gitti. Bulduğu manasız karşılıklarla, midesine giden payları büyüttükçe büyüttü. “Ben artık büyüdüm.” dedi. Büyümesini sağlayan son bulduğu en anlamsız karşılık “Benim param” dediği, bildiğimiz “Para” oldu. “İşte bütün mesele” de buydu. Parayla karnı doydu, parayla mutlu oldu. İyilik yapan iyilere, parayla karşılık verildi. İyilerin kafası karıştı. İyilikler bir bir tedavülden kalktı; çünkü karşılıksız yapılırdı iyilik. Kötüler bir zaman sonra, ne yaptı etti doymamayı da öğrendi. Cep diye bir şey buldu. Bu ona çok iyi geldi. Karnı doysa bile, dolu cebiyle iyileri anımsatan sesleri tamamıyla kıstı.  Cebini doyurmaya bugüne dek var gücüyle devam etti. Onu dolduramadığında eski neşesi kayboldu ve o eski sesle yeniden karşılaştı. Bıçak sırtında kararlar verdi. Bir kısmı yeniden döndü melekler şehrine. Dönmeyenleri biliyorsunuz; yeni ortaklar bulmanın, kötülüğü yaymanın ve iyiliği yok etmek kurgusuyla vicdanımızın, sağduyumuzun sesini çirkin vızıltıları ile bastırma hevesini hiç kaybetmediler.

Kötüler gölgelerini, kokularını, yüzlerini tanırlardı birbirlerinin. İyilerde bulunmayan, kötülere mahsus kocaman gölgeleri, pis kokuları bastıran çok çeşnili biçimlerini, bin bir suratlı maskeleri hemen ayırt ederlerdi.  Mıknatıs gibi çekerlerdi tüm benzerlerini. Fersah fersah uzaktan, eliyle koymuş gibi bulurlardı kanının çektiği yeni bir çirkin huyluyu. Çatık kaşlı kötüyü tutamayıp kaçırsalar bile, iğne atsan yere düşmeyecek kalabalıkların içinden, fıldır fıldır dönen gözleri yakalarlardı. Bilirlerdi ki kötülerin gözlerinden çıkan ateş insanı yakardı. İstenmeyen iyilerin gözlerinden saçılan ışık ise güneş misali ısıtırdı herkesi. Kötüler, işine geleni işiten kulaklarıyla, sahte kahkahaları duyar, paralı pullu kelimeleri ağızdan çıkar çıkmaz havada kaparlardı.  İyiler kabuklarına çekilince meydan elbette kötülere kalırdı. Çok çıkan seslerinin, kotardıkları işin, yırttıkları kefenlerin tadını aldıkça azgınlaşan kötüler, iyileri kendilerine benzetip, saf kalplere fenalık tohumları ekerlerdi. Kuru gürültü kuvvetine çoklarmış gibi yapıp, azınlıkta kaldınız telkinleri ile korkuturlardı kendinden olmayanları. İşte o, arada derede kalan iyilerden korkanlar kaybeder, “Bir ben mi kaldım bu melekler şehrinde” diyerek şehrini değiştirirdi.  İyilerin sayısı böyle böyle azalırdı işte.

Her neyse, dünyanın da kendine has bir dengesi var elbette. “Kötülere bir şey olmaz” kuralına kendini fazlaca kaptıranların başına, hayal edemeyecekleri türlü felaketler geldikçe, üzerine konduramadıkları türlü türlü musibetler bir bir oldukça kötülerin değişebildiği görülürdü. İyilerin dünden farksız iyilikleri böyle zamanlarda kötülerdeki sönmeye yüz tutmuş insani vasıfları yeniden canlandırır ve o çirkin yüzlü hastalıklarından kurtulanlar olurdu. Temiz yürekliler bu sayede, yapılan yoklamada hep daha fazla çıkardı.

Çıplak gözle göremeyebilirsin iyileri. Fark edememen normal sönük kalan bu kitleyi. İyiler bir türlü kabul etmediler iyi olduklarını. Yaptıkları sanat eseri güzellikleri hep sıradan, kendilerini de her zaman vasat buldular. En usta hallerinde bile hep çırak kaldılar. Kendilerince olması gerekeni yapıyorlardı sadece. Ne övülmeye ne pohpohlanmaya ne de büyük mercekli projektörlerin kendilerini aydınlatmasına alışamadılar. İltifatları bir çeşit iltimas kabul edip uzak durdular yüceltilmekten. Kulakları, süslü sözleri hep es geçti.  Bir elinin verdiğini, diğer eli hiç görmedi onların. Görmek için tenezzül edip öteki elde ne varmış diye bakmadılar bile. Gözleri yardım yapabilecekleri birileriyle meşguldü çünkü. Gözleri o birilerinin mutluluğunu örten bulutlara takılıydı çünkü.  Kötülerle dolu sahnelerin gerisindeydiler. Göremedin diye az ya da yok değiller. İyiler her zaman daha fazlaydı. Şimdi de öyle. Bu masal her devirde kendini tekrar etti durdu.

İyi insanların yaşadığı mekanlarda, iyilik buğusunun her tarafı sardığı alemlerde, yapılan iyilikler normal karşılanır. “Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü” ifadesi ucundan kenarından kötülük bulaşmış yerlerden çıkmış olmalı. Kötülük varsa, her an kapınızı çalacağı bekleniyorsa ve kötü kokular midenizi bir kereliğine bile bulandırdıysa yapılan iyilikleri sorgular durursunuz. Karşılıksız güzelliklerin ihtimali azaldıysa şayet, keskin dişli kötülüğün sizi kanatma olasılığı artmış demektir. İdam mahkumunun hücresine giren gardiyan, kasketini çıkarıp mahkûmu selamlıyorsa, rahatsız ettiği için özürlerini iletiyorsa, sıcak tondan kahvaltı ister misin diye soruyorsa mahkûm titremeye başlar. Ardından hücreye gelen müdür uçurumun kıyısındaki mahkûma “Siz” diyorsa vakit gelmiştir; idam kesindir. İyiliklerden şüphe duyuyorsanız, iyiliğin zerresi bile aklınızdan geçmiyorsa artık, hayatınız Victor Hugo tarafından yazılmasa bile “Bir İdam Mahkûmun Son Günü” ne dönmüş ve oralarda kötüler kalabalıklaşmıştır.

Sen belki de mutluluğun peşindesin ve büyük ihtimalle mutluluğunu tasdik edebilecek sana benzeyen insanlar arıyorsun. Aradıkça senden uzaklaşan, kovaladıkça buhar olup uçan mutluluğu yakalamanın sevdasındasın. Takılma istersen bunlara. Aradığın her neyse Kabilden ve de Habil’den çok çok önce, içindeydi zaten. İçinden gelen “İyilik” şarkısına kulak ver derim. “Mutluluğun değil mutlu etmenin peşinden koş” diyen kendinden emin bir ses duyarsın belki. Koşacağın yer mutlak mutluluğun yoludur. Bu yolda, hayalini kurduğun güzel insanlara kavuşacaksın. Sırtını sıvazlayan dost ellerinin, “Al kardeşim şu parayı, işini hallet” diyen abilerinin tereddütsüz sözlerini, ömrünün sonuna kadar sana iyilik yapmaya yeminli anne ve babanın mekanına gider bu yol. İyilik yapıp denize atan, attığını hemen unutan kanatsız meleklerin, dostlarının cennetidir burası. Burası şu meşhur hikâyedeki  gibi türlü hileler ve ıslah edilme yöntemleri ile iyi insandan ziyade bir makineye dönüştürülmüş kötülerin değil, en saf haliyle kalpten doğan iyiliklerin yüze vurduğu dev bir sahnedir. İyilerin, tahmininin çok üstündeki sayısına ve iyiliğin, kötülükten daha önce var olduğuna defalarca şahit olacaksın orada. Boşuna kaygılanma. Gölgesi kendinden çok büyük görünen kötülüklere, kötülere denk gelen iyiliklere üzülme. Balıklar bilmese bile, Halik iyiliği ve sahibini bilir elbette.

 

Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:

https://www.instagram.com/reel/DMcw2jQJOAK/?igsh=MXVhczlyMWQxdTBhaQ==

Yazarın Diğer Yazıları
  • Sende de roman olur…
  • Yeniden başla..
  • Sedef Beyazı
  • Sonbahar
  • Unut gitsin
  • Anne ve Kızı
  • Normal Değilim
  • Londra Hikayeleri: Ahmet Aydın…
  • Londra Hikayeleri: Fatma Güngör Yılmaz….”Zorluklar beni güçlendirdi”
  • Londra Hikayeleri: Fahri Taşdemir ve çarpıcı göç öyküsü
Tümü İçin Tıklayınız
Previous Post

“Türkiye'yle istişare etmeksizin dış politikanın belirlenmesi söz konusu olmayacak”

Next Post

İngiltere’de ortaokullarda yeni dönem: 13 yaş okuma testi zorunlu oluyor

Related Posts

Köşe Yazıları

Sezgiler Rehberimiz: Terazi Yeni Ayı ve Tanrı’nın Parmağı

by olay-admin
20/10/2025
Köşe Yazıları

Yapay Zekâ İşsizliği Artırır mı?

by olay-admin
16/10/2025
Faruk Eskioğlu

İngiltere’deki Kıbrıslı Türk toplumu da KKTC seçimlerini heyecanla bekliyor

by olay-admin
16/10/2025
Köşe Yazıları

Çocukların İç Sesi, Bizim Sesimizden Doğar

by olay-admin
14/10/2025
Berna Uytun Önk

Sosyal Medya Mahkemesi

by olay-admin
13/10/2025
Next Post
İngiltere’de ortaokullarda yeni dönem: 13 yaş okuma testi zorunlu oluyor

İngiltere’de ortaokullarda yeni dönem: 13 yaş okuma testi zorunlu oluyor

Adres: 100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH Telefon: 020 3745 1261
020 7923 9090
Email: info@olaygazete.co.uk
seriilanlar@olaygazete.co.uk
100 Green Lanes, Newington Green, Hackney, London, N16 9EH 020 3745 1261 - 020 7923 9090 info@olaygazete.co.uk - seriilanlar@olaygazete.co.uk
Translate:
tr Türkçe
ar العربيةen Englishde Deutschel Ελληνικάiw עִבְרִיתru Русскийtr Türkçeuk Українська
Back

Kategoriler

  • İngiltere Gündemi
  • Sağlık – Yaşam
  • Londra ve Belediyeler
  • Kültür – Sanat
  • Toplum Haberleri
  • Moda – Tasarım
  • Ekonomi
  • Olay Web Tv
  • Köşe Yazıları
  • Spor Gündemi
No Result
View All Result

T&CsTs&Cs

  • Classifieds Advertising
  • Payments

Site Links

  • Site T&Cs
  • Archives
  • Contact us
Site T&Cs - Archives - Contact us
Mobil Uygulamalar Olay Gazete Mobil Uygulamaları
Sosyal Medya
Olay Sosyal Medya

No Result
View All Result
  • KATEGORİLER
  • Seri İlanlar
  • Toplum Haberleri
  • İngiltere Gündemi
  • Ekonomi
  • Ticaret
  • Spor Gündemi
  • Yaşam – Sağlık
  • Kültür – Sanat
  • Moda – Tasarım
  • Eğlence – Tatil
  • KKTC EMLAK
  • KKTC TATIL
  • Video – WebTV
  • Köşe Yazarları