Bana Londra’yı anlat demişsin. Nesini anlatayım bilmem ki… Evden işe, işten eve. Tanık olduğum bu şehir, sana cazip gelir mi?
Bilmem duymak istediklerini anlatabilir miyim? Londra`ya dair gördüklerim, bindiğim trenden ibaret. O da yerin altındaki tren. Aslına bakarsan Londra’nın gerçek yüzü, pudrasız ve botokssuz haliyle zaten yerin altında… Bak sana bugünkü Londra’mı yazıyorum.
Bindiğim yer Finsbury, indiğim Victoria. Yeşil ışık yakan para avcısı turnikeleri geçiyorum önce. Sonra yerin en dibine inen uğultulu kalabalık merdivenleri. Uyanmaya çalışan yeni yüzler, yeni milletler. Her istasyonda değişen akın akın Londralılar. Uyuyor gibi yapıp gözünü kapatan tilkiler. Gözünü açamayan yorgun Romanyalı işçiler. Trenin en kuytu koltuğunda kesişmek istemeden duran buz kesmiş bakışlar. Çeşit çeşit kokular. En güçlüsü kahve kokusu. Black Americano… Sonra diğer kokular. Çiçeksi, baharatlı, odunsu… hepsi var. Markalı parfümleri maskeleyen terli cüsseler ve üzerlerinde dünden kalma tuz lekeli tozlu tişörtler.
Duraklarını kaçırmak istemeyen turist tedirginliği. Sabahlardan nefret eden bezgin kolej öğrencileri. Makyajını burada yapıp zamandan kazanan İspanyol kızlar. Boş yer olsa da ayakta giden seçkin yalnızlar. Yalnızlıktan korkan bizim memleketin ıssız adamları. Yer verilmediği için homurdanan kendini yaşlı zanneden Euston yolcusu. Yerinden memnun, kendini seven, izole ve genç duyarsızlık. Uzun beyaz sakallarına kırmızı boncuklar takan sarı yelekli boyacı. Senin kafadan o da. Elindeki gazetede ekonomideki kara deliğin çok büyük olduğu yazıyor. Karşımda kısa kır saçlı İngiliz kadın ve elindeki ağır roman. “Close to home”. Her mevsim yün hırka giyen banyo terlikli sallapatilik ve yanında örgü örer gibi mesaj yazan Japon delikanlı. Bu trenden bıktım diyen 35’lik bir göçmen ve yanında fötr şapkalı hayat dolu bir 70’lik.Bir bakmışsın koca bir kalabalık, bir bakmışsın suskun bir tenhalık. Deli gibi çalışanların şehrinde ya da tarih kokan caddeleri keyifle gezinenlerin Londra’sında yaşıyorum ben. Bir iyiyim, bir kötü ama fena değilim. Umudum taze hale…
Benim bugünkü Londra`m bu işte. Gördüğüm Londra’nın senin yaşadığın şehirlerden farkı var mı ki?
Hiç sanmam.
Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:
https://www.instagram.com/reel/C_a0RbTpKzE/?utm_source=ig_web_copy_link&igsh=MzRlODBiNWFlZA==