Hava bir açıyor bir kapıyor. Yüzünü göstermek için adeta yavaş yavaş ilerlerken güneş, ona nispet bulutlar da önüne geçmek için yarış tutuyor.
Bazen el çekiyor bulutlar, tatile mi çıkıyor ne? İşte o zaman gör güneşin nasıl parlayan inci gibi, sarışın bir bayanın yakıcı güzelliği içinde tepeden baktığını. Sinirlenir zaman zaman rengi değişir koyulaşır kurşuni, hatta simsiyah olur bulutlar ‘izin bu kadardı’ dercesine güneşe hasret bırakır yeryüzünü hunharca kullanan canlıları biz insanları. Yağmur salar üstümüze kırgınlığından, dolu olur, kar olur ama ne olursa olsun sonu bereket olur. Haberlerde dinleriz sel sularının aldığı canları, Güneş’in yakıcı sıcaklığından hayatını kaybeden insanları, soğuktan ölenleri ve daha birçok kötülüklerini şu bizden habersiz doğamızın.
Rüzgarın uğultusu ‘yol ver bugün başım dumanlı esmek geldi içimden’ dercesine fırtınalar koparsa da, gökte gece gündüz demeden boy gösteren Ay belirler sınırını.
Ne Güneş’in ne de bulutların haberi yok ki değişebilsin. Kendi derdinden esen rüzgarın, sessiz sakin hareketsiz seyreden Ay’ın bize bir kastı yok ki. Bulunduğumuz yerden yarıştıklarını sanırız, birbirlerini tamamladıklarından bir haber parlamaya, yağmaya, esmeye ve seyretmeye devam ederler.
Kendi kendimizle yarıştığımız bu Dünya da, suların coşacağı yerlere evler yapar sonra sel sularına kapıldık diye düşünür dururuz.
Yazın kavurucu sıcağında renk değiştirmek için, belki de kendimizi sokmuş olduğumuz düzende mecburen ekmek bulabilmek, yaşamı sürdürmek uğruna soğukta çalışırken hayatımızı kaybederiz. Bundan ne bulutun ne güneşin haberi yok ki değişsin. Şehirler kurarız rüzgarların tufan olup estiği yerlere. Kıpır kıpırdır dünyamız.
Denizlerin dans ettiği, dağların yükseldiği bazen ateş olup kükrediği görülür, silkinmek ister bazen, heybetlidir nede olsa sallanır yer gök bir kıpırdanışında. Deprem diye isimlendirdik o silkinişi haberi yok ki dünyanın, silkinişinden vazgeçebilsin.
Şehirler yaptık sallanan diyarlara, akan suların yollarına, rüzgarın estiği, dağların kükrediği mekanlara, henüz öğrenemedik paylaşmayı, saygı duymayı ve kucaklamayı.