Travma sonrası stres bozukluğu, travma yaşayan bireylerde sıkça görünen uzun sure boyunca bireylerin hayatlarını ciddi bir şekilde etkileyebilecek yaşamı kısıtlayıcı reaksiyonlardır. Travmatik olaylar herkesin başına gelebilir (örneğin, saldırı, trafik kazası, yangın, deprem). Bu travmaları yaşayan bireylerin olay sonrası stres, kaygı, üzüntü, kabus vb. görmesi doğaldır. Çoğu zaman bu septomlar bir kaç gün-hafta sürebilir. Bazı insanlar yaşadıklarını birilerine tekrar tekrar anlatmak ister bazılarımız ise kendimize saklamak isteriz. Bu iki stratejinin ikisinden birisi daha doğru diyemeyiz ama önemli olan hem fiziksel hem de psikolojik olarak düzelme ve toparlanma için yeterli zamanın verilmesidir. Travma sonrası bazı insanlar uzun süreli depresyon ve kaygı sorunları, bazıları da PTSD problemi yaşayabilir (bazıları her üçünü birden). Araştırmalara göre genelde travmaya maruz kalan erkeklerin yaklaşık %8’i kadınların ise %20’sinin PTSD yaşama riski vardır. İşkence ve tecavüze maruz kalanların PTSD riski doğal efetler ve kazalara maruz kalanlara göre çok daha fazladır. Aynı zamanda savaştan kurtulanların ve de mülteci – ilticacılar da PTSD oranı çok daha fazladır.
Travmadan kastedilen ise bireyin bizzat kendisinin ya da bir başkasının hayatının tehlikeye girdiği ya da ciddi bir sakatlığın söz konusu olduğu bir olay(lar)ı yaşaması ve bu olay(lar)a büyük bir korku, umutsuzluk ve de dehşetle karşılık vemesi olarak açıklanabilinir. PTSD yaşayanlar, tehlikeli anları kabus, geriye dönüşler (flashback), aile ve arkadaşlardan uzaklaşma, olayı hatırlatacak durumlardan kaçma, devamlı alarmda olma halleri ile tekrar tekrar durmadan yeniden yaşarlar. Yapılan sayısız araştırmanın sonucunda kliniksel resmi bulgular PTSD tedavisi için Kognitif Davranışsal Terapi’yi (CBT) önermiştir. CBT’ye göre Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ısrarcı bir şekilde yaşanmasının nedeni o bireylerin travmayla ilgili bilgileri ¨işleyiş¨ tarzlarının bir şekilde geçmişte yaşanan tehlikeleri, şimdiki zamanda sanki yeniden yaşıyormuş gibi hissetmelerine neden olmasıdır. Bu fiziksel bir tehlike ya da, bireyin kişisel varlığına karşı psikolojik bir tehlike olarakta yaşanabilir (bireyin kendisi hakkındaki görüşlerinin olumsuz anlamda değişmesi).
Travma sırasında yaşanan aşırı uyarılma, heyecan vb. travma ile ilgili bilgilerin, anıların hafızada çok hatalı, eksik, parçalı bir şekilde işlenmesine neden olarak, travma sonrasında en küçük, travmayı hatırlatabilecek anlarda istenmese bile o korkuları tekrar yaşama his(ler)sine neden olur. Hafızanın zamana ve de yaşanılan olayın bütünlüğüne göre işlenmemesi bilinçte (burada vücut bilinçten ayrı düşünülmez) yaşanılan travmanın geçmişte kaldığına dair bir zaman kodunun oluşmasına engel olur. O yüzden travmayı hatırlatabilecek en küçük bir işaret (koku, resim, kalp artışlarının herhangi bir nedenden artması) sanki travmanın yeniden yaşanıyor hissine neden olup kişiyi o korkulu anlara tekrar götürür. CBT tedavisi sürecinde travma ile ilgili anılar diğer otobiyografik anılarla birlikte yerli yerine yerleştirilerek, travma ile ilgili düşünsel yanlışlıklar düzeltilerek ve de hafızanın bütünlüklü bir şekilde işlenmemesine neden olan kaçma ve ¨uyuşma¨ davranışları tespit edilip, değiştirilerek tedavi edilir.
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!