Pandemi dolayısıyla gerileyen emlak piyasalarını hareketlendirmek isteyen hükümet, sabit gelirle çalışan insanların ev alma imkanlarının ortadan kalkmasını da göz önünde bulundurarak üst üste özendirici paketler açıklamaya başladı. Geçen aylarda 500 bin sterline kadar yapılan emlak satışlarından Damga Vergisini kaldıran Başbakan Johnson, birkaç gün öncede ilk defa ev alacakların peşinatlarını yüzde 5 düzeyine düşüreceğinin müjdesini verdi.
Vergi almak devletin tasarrufu olduğu için, şimdilik 31 Mart 2021 tarihine kadar emlak vergisinden vazgeçen hükümetin mortgage anlaşmalarında yüzde 5 oranını bankalara nasıl kabul ettireceğinin ayrıntıları henüz açıklanmadı. Özellikle Londra da ev satın almak normal gelirli insanlar için neredeyse imkânsız hale gelmişti. Ev fiyatları çok yüksek, bankalar yıllık kazançların sadece 5 katı kredi veriyorlar ve hatırı sayılır bir depozit koymanızı istiyorlar. Yıllık kırk bin sterlin kazanan bir insana yaklaşık 200 bin kredi veriliyor. Yüzde 10 depozit ide hesaba kattığımızda 220 bin gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Bu rakam ile Londra’nın ucuz semtlerinde 1+1 apartman dairesi ancak alınabiliyor. Yirmi bin sterlin depoziti biriktirmek için kaç yıl çalışmak gerektiğinde ayrı bir konu. Uzun olmayan bir zamana öncesine kadar Londra’da bulunan evlerin neredeyse yarısı belediye evleriymiş.
Yeni evlerin yapılmaması, var olan evlerde oturanlara satılması belediye evlerinin hızla azalmasına yol açmış. Normal şartlarda ev alamayanların belediye evlerine olan talepleri durumu daha da zorlaştırmış. İnsanlara ev veremeyen devlet kiralarını ödeme yoluna gitmiş. Sistem öyle bir hale gelmiş ki onlarca evi olan emlak zenginleri devletten gelen garanti kiralarla zenginleşmeye devam ederken, insanlar kötü koşullardaki evlerde yaşamaya mahkûm edilmiş. Yönetiminde bulunduğum Enfield Belediyesi’ne her yıl yaklaşık 300 milyon Housing Benefit (kira yardımı) desteği geliyor. Bu para her ay doğrudan insanların hesabına ya da ev sahiplerinin bankalarına gönderiliyor. Bu 300 milyon ile her yıl binlerce ev yapılabilir ve birkaç yıl içinde ihtiyaç duyan her insana ev sağlamak mümkün olabilir. Belediyelerin ev yapmasının önünü açmayan hükümet, kira ödemek yoluyla günü kurtaran geçici önlemler üretiyor ve devlet imkanlarını boşa harcıyor. Savaş ve yokluk dönemlerinde yapılmış olan belediye evleri bugünün koşullarında yapılamıyor.
Bir insanın aylık kazancının en az yarısını kira olarak vermesi adil bir politika değil. Giderek büyük bir krize dönüşen ev sorununun çözümü konusunda hükümet yeni adımlar atmaya başladı. Umarım yapılan açıklamalar pandemi altında daralan insanları avutmak için değil de kalıcı çözümler için kullanılır. Son uygulamalar ile 2 milyon yeni ev sahibi yaratmayı hedefleyen hükümetin açıklamaları kulağa hoş geliyor. İngiltere’de kiralık sektörde bulunan özel ev sayısı 2007 yılında 2,8 milyonken, 2017 yılına gelindiğinde 4,5 milyon rakamına çıkmış. Ev fiyatlarının yükselmesi, bankaların kendilerini aşırı güvenceye almak istemeleri ve yüksek depozitler ilk defa ev almak isteyen insanlara şans vermiyordu.
Londra da kiralama sektörünün karlı olduğunu gören yabancı yatırımcıların fiyatları yükseltmeleri de sıradan insanların ev sahibi olmasının önündeki bir başka engeldi. “Kiraya ya da vergiye çalışacağıma yarı zamanlı çalışırım, devlette kiramı öder” anlayışı insanları tembelliğe, bankalardaki kredi skorlarının zayıf kalmasına neden oluyor. Bu konuda adil ve gerçekçi bir çözüm üretemeyen hükümet, sadece kira desteği vererek bazı insanları daha zengin yapıyor ve dar gelirlileri de hayatları boyu evsizliğe mahkûm ediyor. Her aileye bir ev projesi devlete itibar kazandıracak ve insanların daha mutlu yaşamalarına olanak tanıyacaktır. Kötü evlere avuç dolusu para ödeyen insanlar ev sorunları çözüldüğünde bu paraların önemli bir bölümünü sağlık ve eğitimlerine harcayacaklar. Kanımca önemli olan çocuklara miras olarak evler bırakmak yerine, daha kaliteli bir yaşam için uygun mekan ve eğitime daha fazla imkan ayırmaktır. İnsanlara başlarını sokacakları güvenli konutlar sağlamak, daha çok sosyal ev üretmek, satın alınabilecek fiyatlara evlerin yapılmasını teşvik etmek ve uygun kredi koşullarını oluşturmak devletlerin görevleridir.
2016 yılında yapılan Brexit Referandumu’ndan sonra beş yıl yatay seyrini devam ettiren emlak piyasası, pandemi ile birlikte gerilemeye başladı. Hükümetin verdiği ücret desteğinin kesilmesi halinde yüz binlerce insan işsiz kalacak ve evlerine maaş girmeyecek. Yeni ev alıcılarıyla sektörü canlı tutmak isteyen hükümet, ev satın almayı teşvik ediyor. Özel bankaların bu işe nasıl tepki vereceklerini görmek gerekiyor, sonuçta para onların kasasından çıkacak ve krizin derinleşmesi nedeniyle riskleri onlar üstlenecek. Hükümetin bu konuda nasıl bir garanti vereceğinin ayrıntılarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. ‘Her şerde bir hayır vardır’ derler belki de bu salgın pek çok insanın ev almasına vesile olur…
- İşçi Partili adayların kazanma şansı yüksek…
- Irkçılık Farklı Şekillerde Ortaya Çıkan Bir Hastalıktır
- Sokağa çıkma yasağını kaldırmanın yol haritası
- İngiltere, Türkiye arasında seyahat yasak değil ama çok zor
- Kripto Para Piyasasında Neler Oluyor?
- Sokağa Çöp Atmak Alışkanlık Haline Geldi
- 6 Mayıs 2021 UK Seçimlerinde Herkes Galip!
- 6 Mayıs 2021 Seçimleri
- İlk Defa Ev Alacaklara Kolaylıklar!
- İngiltere ‘açılımında’ yeni yol haritası