Hepinize merhaba, dokunaklı hayatı filmlere bile konu olan İngiliz fizik profesörü Stephen Hawking geçen hafta 76 yaşında vefat etti. Hakkında o kadar çok yazmış , düşünmüş, araştırmış ve izlemiştim ki ! Bu arada hayatını merak edenler The Theory of Everything filmini izleyebilirler.
Bazı sağlık problemleri geçirdiğim, hayatta yapmış olduğumuz seçimleri veya başımıza gelen olayların nedenlerini sorguladığım bu dönemde vefat haberini almak üzdü beni.
Stephen Hawking’in durumunu kabul eden, anda yaşayan, şükreden ve teslimiyet içinde olan bir insan olduğuna inanıyorum. Ben ise onca bilgiye rağmen anda yaşamayı unutabiliyorum. Anı unuttuğumda ise derinlere indirdiğim tüm kaygılarım suyun üstüne çıkabiliyor.
Stephen Hawking hakkında geçen senelerde yazdığım bir yazıya bu hafta yer vereceğim.
Bir kaç sene önce evrendeki enerjiler ve bunların kadın erkek ilişkilerini nasıl etkilediği üzerine bir workshop’a katılmıştım. Katılımcılardan birinin danışana sorduğu ve duyduğumda beni çok şaşırtan bir soru oldu.
Sınıftaki mini etekli, gördüğüm en yüksek topuklu ayakkabıları giyen katılımcı hanım, danışmanın o sırada anlattığı ile alakasız olmasına rağmen:
“Biz bu workshop’a katılanlar çok şanslıyız. Maddi durumumuz iyi, güzeliz, sağlıklıyız. Ama dünyada mesela sakat insanlar var. Ne zor hayatlar, değil mi?” gibi bir şey dedi.
Aslında bu genç kadının söylediğini yargılamak istemiyorum. Çünkü kendi kapasitesi dahilinde güzel bir şey söylediğini düşündüğüne eminim. Büyük ihtimal sakat insanlara acıyarak şükür modunda yaşadığına inanıyordu. Ve sakatlar için ( bu arada ben sakat yerine “fiziksel engelli” insanlar demeyi yeğlerim) ; “Ne kadar şanssızlar, yazık!” dedi. Buna karşın danışman kibarlıkla konuyu yorum yapmadan geçiştirdiği için dayanamayıp, Stephen Hawking örneğini vermek zorunda kaldım.
Bu arada büyük çelişkiden dolayı kendi kendime “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye düşünüyordum.
Gelin hep beraber çelişkiye bakalım. Katıldığımız workshop’un konusu kadın erkek ilişkileri olmasına rağmen tüm ana fikri, içeriği kuantum fizik teorisi, paralel evrenler, fotonlar, enerji, Yaradan’a teslimiyet üzerine kurulu idi. İroniye bakın ki bu teorilerin babası Einstein’dan sonra günümüzde bu kuramları geliştiren, yenilerini ekleyen, şu an dünyanın bir numaralı, en parlak fizikçisi “Stephen Hawking” aynı zamanda dünyanın görebileceği en “fiziksel engelli” insanlardan birisi.
Sen fiziksel güzelliğin ve kusursuzluğun pek işe yaramadığı için, ciddi bir ücret ödediğin bu workshop’a seni üzen erkekler ile kuantum boyutta nasıl iletişim kuracağını öğrenmeye gel. Ancak her ne hikmetse hayatının düzelmesi için umut bağladığın bu kuantum teorisini daha da geliştiren, dünyanın hayranlıkla baktığı, onur dereceleri almış bilim adamı Stephen Hawking eli ayağı tutmayan, konuşamayan, senin deyiminle zavallı bir “sakat” olsun!
Değerli öğretici Eckart Tolle’un kitaplarından birinde bahsettiği, Stephen Hawking’in gözlerinde gördüğü “mutluluğu ve teslimiyet halini” katılımcı kadına bir cümle ile kibarca ilettim. Nereye varmak istediğimi pek anladığını hatta ilgilendiğini bile sanmıyorum. Zaten anlayıp anlamaması konumuz değil. Belki de bu olayı şu an okumakta olduğunuz bu makaleyi yazmak için yaşadım.
Sonuç olarak hayatta tesadüf ve şans yoktur. Şanslıyız diye değil, yaradan öyle uygun görüp lütfettiği için sağlıklıyız, güzeliz, fiziksel orantılıyız. Fiziksel engelli olmayı iyi veya kötü olarak nitelendiremeyiz. Her şerde bir hayır olabildiği için görünenin arkasına bakmak daha iyi bir fikir sanki.
Sağlık ve sevgi ile kalın…
Neslihan Doğan
e-mail: info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…