
Günlük yaşam içinde ya da hayatımızın belli zamanlarında bir çoğumuz kendimizden şüphe duyup özgüven sorunları yaşayabiliriz. Bu belki kendisini yeni bir arkadaş çevresi ile tanıştığımızda, bir işe başvurduğumuzda, ya da yeni bir ilişkiye başladığımızda ortaya koyabilir. Özgüven eksikliği yaşamak kendimiz hakkında çok düşük görüşlere sahip olmak anlamına gelir.
Çoğumuz özgüven sorunu yaşarız ama bu durumdan farklı insanlar farklı derecelerde etkilenirler. Özgüven problemleri düşüncelerimizi, duygularımızı, davranışlarımızı, ilişkilerimizi ve bedenimizi etkileyebilir. Özgüven sorunu yaşayan birey kendisini sürekli eleştirir, suçlar, kendisinden kuşkulanıp, kendisine karşı yapılan iyi yorumları, başarılarını görmemezlikten gelip sadece yanlışlara, zayıflıklara ve de eleştirilere konsantre olur. Bu şekilde düşünürken kendisini doğal olarak mutsuz, endişeli, suçlu, düş kırıklığı içinde, sinirli ve de utanç içinde hisseder. Günlük hayat içinde kendi hakkını savunmakta her zaman zorlanıp, kendisine bakmaz, önüne engeller ya da fırsatlar çıktığında çareyi kaçmakta bulup, utangaçlığıyla insanlarla göz göze gelmekten çekinir, karar vermekte her zaman zorlanırken, çok çalışıp hep mükemmel olmayı amaçlar.
Haliyle beden bu durumlardan etkilenir, devamlı yorgun ve gergindir, uyumakta zorluk çeker. İnsanlarla ilişkilerinde hep içine dönüktür, kendisi ile uğraşmaktan dışarıyı objektif bir şekilde anlayamaz, her zaman insanların kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda kaygılarla doludur bu yüzden her zaman etrafındakileri mutlu etme uğraşı içerisindedir. Bu gerginlikleri yaşamamak için çareyi yaşamını kısıtlamakta bulur, ve insanlardan kaçıp yalnızlık içerisinde hayatına devam eder. İnsanların kendileri hakkındaki negatif düşünceleri iki ana inanış altında toplanabilir. Birincisi ‘ben sevilmeyi hak etmiyorum’ ikincisi de ‘ben başarısızım, yetersiz bir insanım’ olarak özetlenebilinir.
Bu inanışlar özgüven sorunun merkezinde yer alır ve günlük yaşantımızda düşüncelerimizi, davranışlarımızı, duygularımızı etkisi altına alır. Çocukluk yıllarımızdan başlayarak her birimiz kendimiz ve dünya hakkında temel inanışlar ediniriz. Eğer bu temel inanışlarımız yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi negatif ise özgüven sorunları kendisini ortaya çıkarır. Çocukluğumuzda etrafımızdaki insanların bize karşı takındığı davranışlar bu inanışları oluşturmada özellikle etkileyicidir. Ve bu inanışlar biz büyüdükçe deneyimlerimizi etkileyip bizleri belli kalıpların içerisine sokar. Özellikle Bilişsel Davranışsal Terapi süreci içerisinde, geliştirdiğimiz bu inanışların sadece görüş, bakış açısı olduğunu, gerçek olmadığını hatırlayıp yanlış olabileceğini, kullanımdan kalkmış geçersiz görüşler olduğunu ya da tamamıyla yanlış olduğunu öğrendikçe kendimize olan güvenimizi adım adım yeniden kazanabiliriz.
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!