Facebook’a bakmaktan korkar oldum. Ölüm haberleri sizi üzmekle kalmıyor, varlığınızın da heyelana uğradığı hissini veriyor. Diyalektik bu, ölüm kaçınılmaz sonuç ama şair Cemal Süreya’nın dediği gibi “Her ölüm erken ölümdür…”
25 Şubat Salı günü 4 büyük kayıp haberi aldım. Londra’da toplumun sevilen simalarından Necdet Cilasun’u İzmir’de yitirmişiz. Necdet Bey eşi Gönül Hanım ile birlikte 1980 ve 90’larda Londra’da tekstil ile uğraşmıştı. Toplumu iyi bilen çağdaş birisiydi.
Türkiye’de genç yaşta yitirdiğimiz arkadaşım oyuncu Erdal ve Gürdal Tosun’un sevgili annesi Sevim teyzeyi de aynı gün kaybetmişiz. Konservatuvardan herkesin annesi Sevim teyzenin evinde kalmış yemeğini yemiştim.
Ve Muzaffer İlhan Erdost abimizi de aynı gün kaybettik. Ankara’da üniversite yıllarımda her hafta Onur Yayınları’na uğrar, kitap alır ve Muzaffer İlhan abiyle de ayak üstü sohbet ederdik. 12 Eylül döneminde gözaltına alındıkları askeri cipte öldürülen kardeşi İlhan’ın adını da taşıyordu. Yazar Aydın Çubukçu, Muzaffer İlhan’ın ardından “Sol bilincimimizin kaynaklarını yaratanlar içinde adı en önde anılacak abilerimizdendi. Yalnızca Marksist klasikleri kazandırdığı İçin değil, dil ve edebiyat bilgisiyle, şiirden resme uzanan sanat emektarlığıyla da sosyalist kültür birikimimizin kurucularından biriydi” diye yazdı.
Bu kara haberlerden üç gün önce de 68 kuşağının ablası Şekibe Çelenk’i yitirmiştik. Deniz Gezmiş’in avukatı Halit Çelenk’in eşi olan Şekibe Çelenk, Deniz’in idam sehpasına giderken selam gönderdiği bir ablamızdı. Mustafa Yalçıner “Teşekkürler Şekibe Abla… Saygıyla…” başlıklı köşesinde ne güzel anlatmış Şekibe ablamızı…
“Bir devrimcinin devrimi görmeden göçüp gitmesi en büyük haksızlıktır” diyorum. Ne yazık ki toplumsal devinim o kadar yavaş ki bir kaç ömürdeki niceliksel birikim niteliksel değişime yol açabiliyor bazen. Onun için Vedat Türkali’nin dediği gibi “Biz evkaf malıyız. Kendimize iyi bakmalıyız.” Nazım’ın sözünü ettiği o “çürüyen diş, dökülen et”in bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gittiğini görmeliyiz.
***
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’i de 36 yıl önce 26 Şubat’ta yitirmiştik. Bütün Türkiye’de olduğu gibi Londra’da da Fieldseat / Kit@ apEvi’nde büyük şair anıldı. Ayrıca bugünlerde 113’üncü doğum günü dolayısıyla yazar ve şair Sabahattin Ali anılıyor. Sabahattin Ali ise 25 Şubat 1907’de Eğridere’de doğmuş, 2 Nisan 1948’de de Kırklareli’de faşist Ali Ertekin tarafından öldürülmüştü.
Ferhat Göçer kısa süre önce “Sabahattin Ali Şarkıları”nı yorumladı. Albümünde “Geçmiyor Günler, Aldırma Gönül, Dağlardır Dağlar, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Leylim Ley” gibi bir döneme damgasını vuran şarkılar da var. Ferhat Göçer, Sevda Bloom Organizasyon’un konuğu olarak 15 Mart Pazar saat 18.30’da “9- 17 Highgate Rd, Kentish Town, London NW5 1JY” adresindeki O2forum’da konser verecek. “Aldırma Gönül’e eşlik etmek için bu konseri kaçırmayın” derim…
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…
- Ahhh Kate Osamor bir çuval inciri berbat ettin!