Kızılderili kovboy filmini mutlaka izlemişsinizdir… ABD yapımı filmlerde yerli kızılderililer vahşi gösterir, filmin hazırlanışı gereği de seyirci de ister istemez “beyaz” adamların tarafını tutardı. Çocuk dünyam işte ben tersini yapar yerlileri tutardım… Sen deniz ötesinden gel bağdakini kov… Yerliler vahşiymiş… Sana ne?
Şimdi ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı, Irak’ta Irak Şam İslam Devleti (İŞID) militanlarına vahşi ve terörist diyor… Ya sen nesin? “Saddam’ın kimyasal silahı var” dedin, sonra yalanını kabul ettin. Mazlum ülkelerin petrolüne göz koydun ‘demokrasi’ adına işgal ettin. Yüzbinlerce çocuk öldü, milyonlarcası babasız kaldı… Halkı birbirine düşürdün, radikalleştirdin, fanatikleştirdin… Şimdi kendi yarattığın canavar, senin çıkarlarını tehdit etmeye başlayınca “tu kaka” diyorsun. IŞİD kendi toprağını, kendi inancı doğrultusunda savunuyor… Ya sen ne yapıyorsun? Ne işin var Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da? Demokrasi dışarıdan enjekte edilir mi?
Irak işgalinin mimarı Tony Blair de geçenlerde “Irak’taki krizi biz yaratmadık. Krizin nedeni geçen yıl Suriye’ye müdahale edilmemesi” yorumunu yaptı. Yüzsüzlüğün de bu kadarı olur. Ben İşçi Partili siyasetçi olsam partide kazan kaldırırım… Ya AKP iktidarına ne demeli… Ankara Dışişleri’nin Musul Başkonsolosu’nun “IŞİD yaklaşıyor, ne yapalım” mesajını “Onlar bizim hasmımız değil, yerinizde kalın” diye yanıtladığı basına yansıdı. Sünni islamcı AKP, sünni IŞİD’i kuzen görüyor yani… Irak’ta sırtlanlar, akbabalar leşe üçüşmüş, bizim kedi de et çalmaya çalışıyor…
***
Pazar günü Hackney Down Park’taki Alevi Festivali’ndeydim… Karabulutlar tehdit etse de yağmur göndermedi… Sanırım 10 bine yakın toplum üyesi Festival’e katıldı… Ne yazık ki Türkiye’de her türlü sorun var ama çözmeye niyet ve irade yok… Oysa Alevi sorunu çok bilinmeyenli bir denklem değil. Aleviler eşit yurttaşlık hakkı istiyor. Aleviler kendi inançları doğrultusunda yaşaması, kendi inançlarını yayması onların hakkı… Bu sözlere parlamentodaki bütün siyasilerin bir itirazı yok. Amma velakin iş pratiğe geldiğinde siyasi bir tiyatro oynanıyor… Üstelik sünni inançlarıyla icraat yapan AKP iktidarından çözüm beklemek de saflık olur. Türkiye demokrasisinde çoğunluğun değil çoğulculuğun temsil edildiği gün Aleviler kendi haklarını alacaktır.
***
Londra’da pek çok dernek var… Bir kısmını Büyükelçilik ve Başkonsolosluk destekliyor… Hatta 2001’de dönemin Londra Başkonsolosu Erdoğan İşcan’ın da ön ayak olmasıyla bu dernekler Federasyon çatısında birleşti… Federasyon kendi demokrasisini kendi içinde yaşatmaya çalışıyor. Bazen yönetime gelenlerin Türkiye’nin temsilcilerinin pek hoşuna gitmediğini düşünüyorum… Ama ne yapacaksın demokrasi bu… Sanırım büyükelçilik böyle düşünmemiş olmalı ki, geçen yıl Federasyon’un karşısına “Türkçe Konuşan Topluluklar Asamblesi (TURKUAS-UK) diye bir yapı çıkardı… TURKUAS-UK’in 12 kurucu üyesinin Büyükelçilik tarafından seçildiği ya da atandığı sanılıyor. Prof. Mustafa Camgöz de başkanlığına getirilmişti.
O dönemde TURKUAS-UK’in kuruluş gecesine katılan Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz’ün destek konuşmasında “Kürekleri siz çekeceksiniz ama müsaadenizle dümen bizim elimizde olacak” dediği basına yansıdı… Ankara destek verdiği TURKUAS-UK için cömert davrandı, Trafalgar’a yakın bir yerde kirası yaklaşık 2 bin sterlin olan bir de ofis tuttu.
Ben de o dönemde “TURKUAS-UK bu sözle doğmadan ölmüşe benziyor…” diye yazmıştım… İcazetli dernek olur mu hiç? Olmadı da… Önce başkan “özel çalışmalarının yoğunluğu” nedeniyle geçenlerde istifa etti. Çeşitli derneklerden devşirilen yönetim kurulu (Çoğunu önemseyip sevdiğimi de belirteyim) pahalı ofisinde biraraya gelemez oldu… Yani sözün kısası dışarıdan enjekte TURKUAS-UK sizlere ömür oldu…
- ‘Universal Credit’ dedikleri ?
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec