“Çık şu telefona kardeşim!”

Bu yazı 17 Mart 2017 tarihinde yayınlanmıştır

Londra dört yol ağzı. Türk Sanat Müziği sanatçısı Melihat Gülses, Hoş Seda’nın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için 19 Mart Pazar akşamı düzenleyeceği “Kadın besteci ve yorumcular” konserine konuk sanatçı olarak katılacak.

Büyük bir zevkle dinlediğim Melihat Gülses Türkiye’de gerçekten çok önemli bir ses. Dostlarımın 19 Mart Pazar saat 18’de Stoke Newington “New Church”deki bu konseri kaçırmamalarını öneririm.

***

Nihayet Birleşik Krallık’ta da oy kullanma yeri ve zamanı belli oldu. Seçmen 6-9 Nisan’da, başkent Londra’nın batısındaki Hammersmith bölgesinde bulunan Novotel Hotel Kongre Merkezi ile İskoçya’daki Edinburgh Başkonsolosluğunda kurulacak sandıklara giderek oylarını kullanabilecek. Bu arada gümrük kapılarında oy verme işlemi 27 Mart- 09 Nisan 2017 arasında olacak. Daha önce de yazıp çizdik. Nezaketen de rica ettik ama yine sandık Batı Londra’ya kuruldu. Şimdi Kuzey’de yaşayan toplum Batı’ya taşınacak. Pek çok seçmen de işini ya da çocuğunu bırakamacağı için oyunu kullanamayacak. Bu işi kökten çözmek için sanırım benim Başkonsolos olmam gerekiyor…

***

Türkiye-Hollanda krizi bir mahalle kavgasına dönüştü. Eğer batı sağduyulu davranmazsa bu krizin faturası Türkiye ekonomisine patlayacak. Aslında “Türkiye- Hollanda” yerine “AKP-Hollanda” krizi demek gerekir. Geçen hafta yazılı bir açıklama yapan Hollanda Türkleri Konseyi (HTK), Türkiye’de muhalefetin nedense gözardı ettiği noktaya parmak bastı. HTK açıklamasında, Çavuşoğlu’nun Dışişleri Bakanı olarak devletin olanaklarını kullanarak seçim kampanyası yapmasının seçim yasalarının ihlali anlamına geldiğine dikkat çekerek, “Sayın Dışişleri Bakanı, Bakanlık şapkasını çıkarıp, aynı başka ülkelerin siyasileri gibi, başka bir ülkeye siyasi partili ve milletvekili olarak gidebilir. Bu çalışmalarını, siyasi partisinin kasasından yada kendi cebinden finanse ederek yapabilir” denildi. Türkiye’deki anketlere göre bu krizden nemalanan AKP oldu ve “Evet” oyları artış gösterdi. “Ülke ekonomisi, turizmi, dış ticareti darbe yiyor! Boşver yesin! Önemli olan Evet’lerin sayısının artması…” Bu mantığa her şey mübah. Ne kötü ki arada biz yanıyoruz…

***

Londra’daki 30 yıllık yaşamımda Kıbrıslı Türklerin kültüründe bir şey farkettim. İşine gelmedikleri noktada telefonu yanıtlamıyorlar. Gerçi bu huy bizim Türkiyelilerde de var ama Kıbrıslı Türkler de çok baskın. Geçenlerde Konsey’in genel kurulunda Konsey’in idealist başkanı Leyla Kemal bir yıllık icraatını anlattı. Kıbrıs Türk Cemiyeti’nin Oxford Street’deki birasının tapusunu KKTC’deki Evtaf’tan almak için Kıbrıs’taki görüşmelerini anlattı. Evkaf’ın olumlu yaklaşması üzerine Londra’da vakıf kurma ve binayı değerlendirme projesi hazırlandığını belirtti. Buraya kadar her şey güzel…

Sonra Evkaf yetkililerinin telefonlara çıkmadığını, bir türlü kendilerine ulaşamadıklarını söyledi. Telefona çıkmamak nasıl bir mantık anlayabilmiş değilim. Telefona çıkarsın, açıkca “Biz tatmin olmadık, sizin projeyi olumlu yanıtlayamıyoruz. Biraz daha dersinize çalışın” dersiniz olur biter.Başkan Kemal de çaresiz kalınca Londra’ya gelen TC’nin Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’e durumu anlatıp destek istemiş. Şimdi Türkeş, KKTC hükümeti yetkililerini arayınca ortaya tatsız tuzsuz bir durum ortaya çıkacak.

***

İki önemli etkinlik daha… DAY-MER, “Neden Hayır diyoruz?” paneli düzenliyor. 18 Mart Cumartesi saat 18’de Londra Toplum Merkezi’nde yapılacak panelde DAY-MER eski başkanı Ahmet Sezgin, CHP İngiltere Birliği Başkanı Hasan Dikme ve Britanya Alevi Federasyonu Genel Başkanı İsrafil Erbil konuşmacı olarak katılacaklar. Ben “Evet”çilerin yerinde olsam, panele katılır iki kelam ederdim.

Diğer etkinlik ise “Stand UP Racism”in “BM Anti Irkçılık Günü” dolayısıyla aynı gün saat 12’de Portland Place’deki BBC önünde organize ettiği ırkçılık karşıtı büyük yürüyüş. Öğleyin BBC’de, akşam da DAY-MER’de buluşalım. Hem DAY-MER’in mutfağındaki yemekler harika…