Taze ve çok yağlı süt tencerede kaynatılırken genellikle dibi tutar. Temizlemesi kabus olsa da kaşıkla o tencerenin altını kazımak, kaymak tadındaki yanık süt tortularını yemek hem pek lezzetli, hem de keyiflidir.
Eskiler “Süt tenceresinin dibini yiyenin, düğününde kar yağar” derler. Kız çocuklarını tencereden uzaklaştırmanın en kolay yolu herhalde! Çünkü istisnalar hariç küçük kızların hepsi ‘yaz gelini’ olmak ister. Saçlarına taze çiçekler taksınlar, kır düğünleri yapsınlar ve omuzları açık gelinlikleri içinde üşümesin isterler.
Küçük kızların bunları istemesinde bir sakınca yok elbette. Ama yaş kemale erip de, o küçük kızlar genç kızlara dönüştüklerinde, evlilik düşleri sadece ‘görsel şölen’ ekseninde dönüp duruyorsa hala, işte o zaman bu işte bir yanlışlık var demektir! Bu düğün dernek işleri, pazarlama endüstrisinin en büyük besin kaynaklarından biri. 2011 yılında popüler evlilik sitelerinden hitched.co.uk tarafından binlerce yeni evli çift arasında yapılan anket, İngiltere’de evlilik endüstrisinin 10 trilyona ulaştığını gösteriyor. Nişan merasimiyle başlayan evlilik plan programları, düğün ve balayını da kapsayan uzun bir süreç. İşin içinde yüzüğü var, davetiyesi var, pastası var, düğün arabası var, kuaförü var, misafirlere yapılan jestleri var, gelinliği- damatlığı var, fotoğrafçısı var. Yani var da var!
Tabii ki isteyen istediği şekilde evlenir, herkesin keyfi de bütçesi de kendini ilgilendirir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak iş artık öyle bir boyutta ki, tüm bu şatafat ve görkem gerçek amacı unutturacak kadar gözleri kamaştırmış durumda. Çiftler düğün organizasyonunu planlamak için harcadıkları zamanı, hayat arkadaşlarını tanımak için harcamıyorlar. ‘Gelecek planları yapmak’ deyince akıllarına organizasyon şirketlerinin ellerine tutuşturduğu evlilik listesi, zaman çizelgesi geliyor!
Herkes sadece ve sadece ‘mükemmel düğün’ peşinde. Eski Canterbury Baş Piskopos’u Lord Rowan Williams bu arzunun evlilik kurumunun en büyük tehditlerinden biri olduğu görüşünde. Williams, evlilik arifesindeki çiftlerin düğün endüstrisinin kuşatması altında olduğunu ve dışarıdan yaratılan baskının, ikili ilişkilere zarar verdiğini söylüyor.
Her ayrıntısıyla bir peri masalını anımsatan hazırlıklar ve törenlerden sonra, çiftlerin gerçek hayata dönmeleri gerçekten de kolay olmasa gerek. Hala şatafatlı düğünlerinin yarattığı ışıltının etkisindeyken, evlilik hayatının rutin dünyası kimbilir ne donuk, ne sıradan görünür gözlerine!
Hiç unutmam, yıllar evvel bir arkadaşım üçüncü nişanlısından ayrıldığında, kız arkadaşlar toplanıp onu teselli etmeye gitmiştik. Düğüne o kadar az bir zaman kalmıştı ki, “Herhalde yıkılmış olmalı” diyorduk. Üstelik bu üçüncüydü! Ancak arkadaşımızla buluştuğumuzda ışıl ışıl gözleriyle şaşırtmıştı bizi. O da şaşırmamıza şaşırmış, “İşin doğrusu ben nişanlı olmayı seviyorum kızlar” diye itiraf etmişti. “Evlilik teklifi, yüzük almak, ev bakmak, yeni eşyalar seçmek, gelinlik provalarına katılmak o kadar zevkli ki, mümkün olsa aynı süreci bin kez yaşarım!”
Bir tarafta Rowan Williams’ın “çiftlerin evliliğin gerçek gayesine odaklanıp, şatafat içeren ritüellerden mümkün olduğunca kaçınması gerektiği” yönündeki sözleri, diğer tarafta bu ritüelleri abartabildiği kadar abartıp, yol yakınken dümen kıran açık sözlü arkadaşımın ışıltılı gözleri. Evlenmeye karar vermek ne zor yarabbim!
- Bu yazı kimler için!
- Türkiye’de boşanmak için ne yapmalısınız?
- Yazmak her şeye rağmen,cesaret göstermektir
- Housing Association Evlerinde kalanlar da oturdukları evi satın alabilecek
- Çırpınmayı bırakıp suyun kaldırma gücüne iman edenler kolayca yüzebilir…
- Vizesiz Avrupa mümkün mü? (III)
- Çocuklarda Meningokok B (MenB) Aşısı ve önemi
- Sayın Cumhurbaşkanım
- Hocam bu geniz eti dediğiniz nedir?
- Müzakere masasındaki özlü konulara yansıtılmalıdır