
El emeği, göz nuru dantellerle gelin gibi süslenen ve duvağı açıldığında, aslında dünyaya açılan evleri hayal ediyorum. Radyonun yanı başına geçmiş; “Arkası yarınlara” kulağını, hikâyelerine ruhunu vermiş aileleri düşünüyorum. Duydukları tiyatroyu gözlerinde canlandıran, yarını iple çeken sanat dostu güzel insanları geçiriyorum aklımdan. Bir daha geri gelirler mi? Hep yanımda olacak zannettiğim o sihirli ahşap sandığı… Gelmeyecek geçmişimi…Çok ama çok özlüyorum.
Eskilere gidiyorum. Çocukluğuma…
Gaz lambasının kısık alevinde halka olan torunların, sobanın sıcağında yanakları kızaran gürbüz çocukların, halkadaki çocuklara masal anlatan dedelerin zamanından bahsediyorum. Dedesinin hediyelerle doldurduğu eline değil de, gözlerinin içine inanarak bakan çocuklar hayal ediyorum zihnimde. Büyümüş küçüklerin, çocuğa dönmüş büyüklerin birbirine anlatacak neyi kaldı şimdi? İşte öyle… Cevapsız sorularım var anlayacağın… Topacını çeviren, misketi yutulan, gazoz kapağı biriktiren çocukların para girmemiş minik yaşamlarını unutmadım ben. İki sopanın yettiği çelik çomak oynayanların devrindenim ben? Eskilerden…
Eskilere gidiyorum. Çocukluğuma…
Şimdi salonumda şık ve zarif bir gramofon var… Üzerinde tozu henüz alınmış taş plaklar dönüyor. Aklımı başımdan alıp, beni maziye döndürüyor. Müziğin girizgâhında cızırtılar duyuyorum. Varsın olsun…
Ben senin zamanından değilim diyerek mırıldanan yorgun, ancak beni dinlendiren sesler bunlar. Sonra arka arkaya dizilen hoş sesli kahramanlar bana özel şarkılar söylemeye başlıyor. Önce Cumhuriyetin divası Müzeyyen Senar “Fikrimin İnce Gülü” ile titretiyor yüreğimi. Hafız Burhan “Makber” i, Hamiyet Yüceses “Her mevsim içimden gelir geçersin” i ve Belkıs Özener “Boş Çerçeve” yi armağan ediyor bana. Yalnız bana. Her harfini duyduğum billur sesleri ve ruhumu terbiye eden melodileri dinliyorum. Geçmişimi özlüyorum. Bir yanımda taş plaklara kaydedilen kar beyazı sevda masalları, Bir yanımda seyircisi olmak istemediğim sözsüz ve notasız bir pandomima. Ben sevda dolu notalarla işlenmiş siyah beyaz masallarımı istiyorum.
Yıldırım Gürses şarkıları okunuyor ruhumda. Gençliğime, aşklarıma, her ayrılığıma nakış gibi işlenen tertemiz şarkılar çalınıyor gönlümde. Yıllar sonra hala çocukluğum geliyor aklıma.
Eskilere gidiyorum. Çocukluğuma…
Tek kanallı günlere, annemle dinlediğim Türk Sanat Müziği Korolorına…
Ve dudaklarda yine aynı şarkı.
“Yıllar Sonra Rastladım Çocukluk Sevgilime”
Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:
https://www.instagram.com/reel/DFEQLLEJ8Pu/?utm_source=ig_web_copy_link&igsh=MzRlODBiNWFlZA==