“Sıkıntılı zamanlarında sakın ümidini kesme; çalış, gayret göster. Göreceksin ki, bir gün güneşli, neşeli günler seni kucaklayacaktır. Güçlük kolaylıkla beraberdir.”
“Mevlana Celaleddin Rumi”
Hepinize merhaba,
Hayatımın son seneleri İstanbul – Londra arası uçaklarda geçiyor. Bembeyaz bulutları izlerken şöyle ilham veren, motive eden bir film bulayım istedim. Yaptığım araştırmalar sonunda orijinal adı “The Hundred Food Journey” olan filmi seyretmeye karar verdim. Türkçeye “Aşk Tarifi” olarak çevrilmiş.
Hindistan’da başlayan ve Fransa’nın bir köyünde geçen, farklı ırklara değinen, insanın içini ısıtan bir yapım. Film beni öyle bir motive etti ki hemen sizlere bir yazı yazmaya karar verdim. Hayatında motivasyon arayanlara yazımı sonuna kadar okumalarını tavsiye ederim.
Etrafıma bakıyorum birçok insan mutluluğu uzaklarda arıyor. Benim de lise yıllarımdan itiba¬ren içimde nedense yurtdışında yaşama isteği vardı ve şükürler olsun Allah bana bunu iyi bir şekilde, hem de iki kere nasip etti. Ama gerçek şu ki şehrimden, evimden binlerce mil uzaklarda olduğum için ya da kendi çapında önemli bazı insanlar tanıdığım için mutluluk seviyem değişmedi.
Bazıları da Hindistan, Nepal gibi mistik topraklara yolculuklar yapıp içlerindeki boşluğu dolduracak o şeyi arıyorlar. Ben böyle mistik ve ruhsal bir ülke seyahati hiç yapmadım. Ama yapanlardan duyduklarım kadarıyla gidilen çevredeki enerjinin, kültürün ve mistik havanın, bazen de ruhsal ve bedensel arınma gibi desteklerin etkisi ile bir canlanma gerçekleşiyor. Her şeye daha sevgi dolu bakmalar, motivasyon yükselmesi, bilgece tavırlar gözlemleniyor. Fakat bu çoğunlukla geçici oluyor. Bir film seyredip, bir motivasyon seminerine katılıp ya da bir kitap okuyup da birden motive olabilirsiniz. Benim için de aynı şey geçerli.
Motive eden bir kitap okuyorum, tabiri caiz ise o an gaza geliyorum ve ertelediğim her şeyi yapmaya karar veriyorum. Hayallerimi hatırlıyorum, hatta hedeflerime doğru aktif olarak eylemlerde bulunmaya başlıyorum. Fakat bu itici güç yani o motive edici şeyin etkisi kısa zamanda azalıyor. Genellikle dış faktörler bu motivasyonumu sinsice yok etmeye başlıyor.
Örneğin arkadaşlar, gereksiz televizyon izlemek, boş işlerle uğraşmak, zamanı boşa geçiren aktiviteler. Evet bazen özellikle biz kadınların dişi enerjisi için hiçbir eylemde bulunmaması çok önemli. Fakat bunu bazen yanlış anladığımız da olabiliyor. Dişi enerjinin yükselmesi için geçirilen boş vakit aslında doğa ile iç içe olmak, meditasyon, özümüze yolculuk, varoluşu hissetmek, anda kalmak, insanlığın hayrına üretmek ve pozitif enerji veren diğer kadın arkadaşlar ile sevgi dolu muhabbetlerdir.
Bu arada anlattıklarımın gayet bilimsel bir açıklaması da var. Newton’un, “Hareket Yasalarından olan Eylemsizlik Prensibine” göre duran bir cisme bir kuvvet etki etmediği sürece bu cisim sonsuza kadar o şekilde durmaya devam eder.
Hadi bunu hayatımıza uygulayalım. Bir insan bir karar almadan, harekete geçebileceği bir kuvvet uygulamadan aynı hayatı yaşamaya devam eder. Dolayısıyla hayatını değiştirmeye dair bir adım atmazsan, bir karar almazsan hayatın aynı kalır. Yasanın ikinci kuralına göre duran bir cisme F kuvveti uygulayıp hareketi kesersen o cisim harekete geçer, fakat sürtünme kuvveti ile belli bir süre sonra durur. Yine hayatımıza uygularsak mesela bizim bir film izleyip, bir kitap okuyup motive olup, bir nevi gaza gelip harekete geçmemizi gösterir. Fakat belli bir süre sonra bu kuvvet biter. Bizim sürtünme kuvvetimiz ise telefonda, sosyal medyada boşa geçirilen vakitler, boş arkadaşlar vs.‘dir. Bu sürtünme kuvvetleri bizi hayallerimizden uzaklaştırmak için oradan buradan çekiştirirler.
Üçüncü prensip ise bir cisme bir kuvvet geldiğinde ve o cisim harekete geçtiğinde bu kuvveti sıfırlayacak başka bir kuvvet gelmediği sürece bu cisim sonsuzca kadar hareket eder. Mesela bir insan çıkar karşına ve aşık olursun. O kişi seni ayağa kaldırır. Ya da hayatında aniden bir farkındalık olabilir. Fakat bu kuvvetin azalan veya kesintiye uğrayan bir kuvvet olmaması gerekiyor ki, cisim hareketini sürdürsün. Ama hayatımızda dıştan gelen kuvvetlerin çoğu geçicidir veya kuvveti azalabilir.
Sonsuza kadar bizi motive edecek, gücü azalmayacak, kendisinden daha büyük bir kuvvet olmaması gerekiyor ki hiç durmayalım. İşte seneler önce ben bu sonsuz kuvveti aramaya başladım ve halen bu yolda ilerlemeye çalışıyorum. Dönem dönem sürtünme kuvveti ile çok yavaşlıyorum ama şükürler olsun yavaş da olsa eylem halindeyim. Hepimiz insanız, şaşarız ve mutlaka tembellik ederiz ama uçuşa geçince artık durmayız. Bizi uçuşa geçirecek içten gelen bir sebep bulmalıyız.
Kendi hayatımda yaşayarak anladığım:
“Kendini sevmediğin zaman yaşamını ve etrafındakileri de sevmiyorsun. Sürekli değişiklik arıyorsun. Kendini sevmeye başladığın ve Yaradan’ın bir parçası olduğunu idrak ettiğin zaman hayatın aynı olmasına rağmen her şey sana yeni ve güzel gelmeye başlıyor. Ailenin bazen kendine yakın olan değil, yüreğine yakin olanlar olduğunu anlıyorsun.”
e-mail:
info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…