
İngiltere ekonomisi, yavaşlama ve hepimizin hissettiği bir durgunluk dönemine girmiş durumda. Yaz aylarında bir nebze toparlanan hizmet sektörü, eylül itibarıyla yeniden ivme kaybetti.
Ülke ekonomisinin lokomotifi sayılan hizmet sektörü, büyümede beş ayın en düşük seviyesine gerilemesiyle dikkat çekti. Sadece araştırmacılar ve istatistikler değil, günlük harcamalardan ve insanların şikayetlerinden de durum açıkça ortada. Biraz da bu yüzden ekonomik olarak zorlanan, şikayetçi olan insanlar, kulaklarına hoş gelecek söylem ve politikaların peşine gidiyorlar. Neredeyse bir buçuk yıldır iktidarda olanların geleceği görememesi ise büyük bir ‘körlük’. Dünyada sanayi devrimini yapan ilk ülke olan İngiltere’de artık büyük sanayi tesisleri ve fabrikalar çok fazla bulunmuyor. İşçiliğin ucuz, verginin az olduğu ülkelere çoktan göç ettiler.
Şirketler ve patronlar karlılıklarını katlayarak artırıyorlar; fakat ülke içinde istihdam yaratmıyor, yan sektörleri beslemiyorlar. İngiliz kökenli de olsalar, “tax free” ülkeleri kasa yapan bu şirketlerin Birleşik Krallık’a faydaları yok demek yanlış olmaz. Her zaman olduğu gibi, küçük işletmeler, kendi işini yapanlar ve çalışanlar, sistemin vergi yükünü sırtlayan grupların başında geliyorlar. Araştırma şirketlerinin verilerine göre geçen eylül ayı, ağustostan daha kötü geçti. Büyüme ve durgunluk arasındaki kritik eşik aşılmak üzere. Bunun anlamı, ekonomide içinden çıkılmaz bir durağanlık dönemine girilme tehlikesi var. Yaklaşık yüz yıl önce dünyada benzer bir ekonomik buhran yaşanmıştı. Bu durumu çözmek için çıkan 2. Dünya Savaşı, yaklaşık 60 milyon insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.
Konunun çok derinine girmeden burada ifade etmeye çalıştığım şey, sürekli durgunluk ve buhranların hayra alamet olmadığıdır. Kendi hayatımızda ve çıplak gözle etrafımızda da fark ediyoruz ki faturalar ve fiyatlar artıyor; buna rağmen piyasada para dolaşımı azalıyor. Kiraların yüksekliği ve hayat pahalılığı başta olmak üzere birçok insan farklı nedenlerle ülkeyi terk ediyor. Emlakçı bir arkadaşım, yirmi beş yıl önce şirketi kurduğu günden bu yana ilk defa elinde onlarca boş kiralık ev bulunduğunu söyledi. Bütçe Belirsizliği ve Zayıf Güven İngiltere ekonomisindeki durağanlığı bir dizi neden yaratıyor. Şirketler, hükümetin sonbaharda açıklayacağı bütçeyi beklerken yatırım ve harcama kararlarını ertelemeyi tercih ediyor.
Tüketici tarafında ise tablo pek farklı değil; yüksek yaşam maliyetleri ve enflasyon baskısı, hane halklarını büyük harcamalardan uzaklaştırıyor. Uzmanlara göre, “Yaz aylarında görülen büyüme ivmesi kalıcı olmamış; zayıf tüketici güveni, ertelenen iş yatırımları ve düşen ihracat talebi, hizmet sektörü üzerindeki baskıyı artırmış.” Bu durum, hem reel sektör hem de perakende kanadında dikkat çekici bir durgunluk yaratmış. Sektörler Arası Yavaşlama Ekonomideki soğuma yalnızca hizmetlerle sınırlı değil. İmalat sektörü de eylül ayında daralma bölgesine geçti. Otomotiv, metal ve kimya üreticileri siparişlerde azalma bildiriyor. Perakende satışlar, yaz dönemindeki canlılığın ardından geriledi; tüketiciler indirim ve kampanyalara yönelirken, lüks harcamalar belirgin biçimde azaldı.
Gayrimenkul sektöründe yüksek mortgage faizleri satışları yavaşlatırken, konaklama ve restoran işletmeleri yaz sezonunun bitmesiyle düşük doluluk oranlarıyla mücadele ediyor. Kısacası, hem üretim hem tüketim cephesinde bir soğuma var.
Faiz Kararına Etkisi
Bu tablo doğal olarak İngiltere Merkez Bankası’nın faiz politikası üzerinde baskı oluşturuyor. Enflasyon hâlâ hedefin üzerinde olsa da, büyümedeki zayıflama Banka’yı daha temkinli bir çizgiye itebilir. Uzmanlar, mevcut eğilimin devam etmesi durumunda 2026 başlarında faiz indirimi olasılığının güçleneceğini belirtiyor. Veriler, büyümenin neredeyse durduğunu gösteriyor. Eğer bu trend sürerse, Bank of England yüksek faiz politikasını uzun süre koruyamayacaktır.
Durgunluk Eşiğinde Bir Ekonomi
İngiltere şu anda yüksek maliyetler, zayıf dış talep ve politik belirsizlik üçgeninde sıkışmış durumda. Avrupa pazarındaki düşük talep, ihracata dayalı hizmetleri sınırlıyor. İçeride ise hem işletmeler hem de tüketiciler bekleme moduna geçmiş görünüyor. Önümüzdeki aylarda açıklanacak Sonbahar Bütçesi, ekonominin yönünü belirlemede kritik bir rol oynayacak. Ancak şimdilik tablo, temkinli bir iyimserlikten ziyade, kontrollü bir durgunluğa işaret ediyor.
İngiltere ekonomisi için “soğuma dönemi” artık bir olasılık değil, yaşanan bir gerçek. Sorun, bu sürecin ne kadar süreceği ve hükümetin büyümeyi yeniden canlandırmak için ne kadar cesur adımlar atacağıdır.
- Labour’un Tehlikeli ve Zor Sınavı
- İstifa
- Vatan, Bayrak, Göç, UK
- Kış Soğuk Geçecek, Faturalar Sıcak Gelecek…
- Zil Çaldı, Okullar Açıldı, Eğitimde Eşitlik Şart
- Çocuk Yardımını Kimler Alabilir, Ne Kadar Alabilir?
- Yağmur Ülkesi İngiltere’de Su Krizi Kapıda
- Karbon Pasaportu ve Yardım Alanlara Yurt Dışı Kısıtlaması
- Birleşik Krallık, Kripto Para Yarışında Geride mi Kaldı?
- Yeni Sol Parti Yolda, Siyasi Dengeler Değişiyor…