Mustafa Çetinkaya
Yirmi üç yıldır üye olduğum ve 2003 yılından bugüne bütün seçimlerine aktif olarak katıldığım İngiltere İşçi Partisi’nden geçen hafta istifa ettim. Aylık meclis toplantısında tüm diğer meclis üyelerinin ve halkın huzurunda Labour Grubu’ndan istifa etmek benim için kolay olmadı.
2003 yılında Londra’nın Enfield bölgesinde yaşamaya başladığımda İngiliz İşçi Partisi ile tanıştım. O zamanlar belediye meclisinde birkaç tane Kıbrıslı Türk politikacı vardı. On binlerce insanımızın yaşadığı Enfield bölgesinde bir tane bile Türkiye kökenli meclis üyesi yoktu. Aslında politikayı seven ve çok politik bir toplum olan Türkiyeli toplum, UK siyasal sistemine mesafeli duruyordu. Barınma, iş, vatandaşlık ve geçim gibi dertlerle boğuşan insanların belki de kafalarını kaldırıp dışarıya bakacak vakitleri de yoktu. Hoş, kimse de onları partilere davet edip yol yordam göstermiyordu.
Sadece “Bize oy verin ve gecelerimize katılıp maddi destek sağlayın” diyorlardı. Bir sebepten 2003 yılının son aylarında yolum İngiltere İşçi Partisi ile kesişti. İstanbul Üniversitesi’nden ve 88 kuşağından geldiğim için politika ve örgütlü çalışma nedir aşinalığım vardı. Tek başıma yaptım demek diğer çalışanlara haksızlık olur ama benim ısrarlı davetlerim sonucu partiye katılan yüzlerce üye sayesinde Türkçe Konuşan Toplum için Enfield’de yeni kapılar açıldı. Daha önce milletvekillerinin çantalarını taşıyan, onlardan görev dilenen üyeler, on yıl içinde milletvekillerini seçer duruma geldiler. Binlerce kişi oy listelerine kaydoldu, kitleler halinde sandığa gittiler ve İşçi Partisi’ne oy verdiler. 2002- 2010 arasında Enfield’i yöneten Muhafazakâr Parti, bölgede hızlı bir erimeye uğradı. Dört dönemdir bölgede iktidar yüzü görmeyen Muhafazakârlar, biraz da bizim toplumun ‘Labour sevgisi’ yüzünden A10 yolunun doğusuna geçemiyorlar.
Enfield’de Neler Yaptık?
Enfield’in ilk kadın liderini, ilk Türk Belediye liderini buradan çıkarttık, arkasından başkaları geldi. UK sınırları içinde ilk Türkiyeli Milletvekili’ni yine Enfield’den Parlamento’ya gönderdik. Enfield’in ilk kadın lideri Kıbrıs kökenli arkadaşımız, başka bölgeden Parlamento’ya giden ikinci temsilcimiz oldu. Kısa sürede çok sayıda Türkiye kökenli Mayor seçtik. Tüm bu başarılar Enfield yerelinde yapılan örgütlenme ve yerel çalışmaların sonucunda kazanıldı. ‘Bizim inançtan olsun, bizim aileden olsun’ diye bakmadık. Ya da en azından ben öyle bakıyordum ve herkesi de öyle sanıyordum. Enfield’de en çok çalışan, en çok işyeri açan, en kalabalık etnik grup ve en çok sandığa giden toplum olarak bu başarıyı hak etmiştik.
İşçi Partisi 2024 seçimlerinde Enfield’den üç milletvekili çıkardı, 2022 yılında da toplamda 63 kişiden oluşan belediye meclisine 38 üye gönderdi. Tüm çalışmaların içinde bulunan biri olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki Türkçe Konuşan insanların çok büyük bir çoğunlukla İşçi Partisi’ni koşulsuz şartsız desteklemeleri bu seçimlerde belirleyici oldu. İngiliz ya da değil ortalama bir seçmenin kapısında on dakika nefes tüketirsiniz, ‘hele bir düşüneyim’ diyerek sizi uğurlar. Bizim toplumda ise genellikle şöyle olur, kapıyı açan kişi evde dört ya da beş kayıtlı seçmen olduğunu, her zaman olduğu gibi yine İşçi Partisi’ne oy vereceklerini söyler. Bir dakika içinde oyları cebe koyup başka kapıya geçersiniz.
Öyle görünüyor ki son seçimler tepe noktasıydı. Gelecek yıl Mayıs 2026’da yerel seçimler var. Geri sayım ve düşüş başladı. Özellikle hükümete geldikten sonra sürekli güç kaybeden ve değerlerinden uzaklaşan parti, kendine oy veren işçi sınıfını ve dar gelirlileri unuttu. Kesintileri nedense hep en zayıflar üzerinden yapıyor. Bizim toplumda ve genel olarak insanlarda derin bir hayal kırıklığı var. ‘Yıllardır beklediğimiz Labour iktidarı bu değildi’ diyorlar. İşçi Partisi, yükselişte olan popülist sağ parti karşısında hezimete uğramaktan korktuğu için sürekli ‘sağ kanata’ dümen kırıyor. Enfield’de ve ülkenin pek çok yerinde demokratik seçimleri bir kenara bırakan parti, atamalar yoluyla aday belirliyor. Birilerini partiden bıktırıp uzaklaştırmak için çeşitli yöntemler deneniyor. Demokratik ve eşitlikçi yaklaşımlar bu partinin en temel değerleriydi, hızla uzaklaşılıyor. Akraba kayırmacılığı olarak bilinen ‘nepotizm’ kötü bir hastalıktır. İçine girdiği her bünyeyi çürütür. Uzun yıllar aktif bir üyesi olarak çalıştığım İşçi Partisi’nden geçen hafta istifa ettim. Kalan sürede bağımsız meclis üyesi olarak görevimi sürdüreceğim.
Özellikle Müslüman toplumlarda ve Türkiyeli insanlarda sandığa gitme ve İşçi Partisi’ne oy verme alışkanlığı vardı. Son aylardaki kapı çalmalarında insanların hızla Labour’dan soğuduğu ve uzaklaştığı görünüyor. Eskiden alternatifi yoktu ve insanlar biraz da çaresizlikten Labour için oy kullanıyordu. Şimdi alternatifler geliyor. Birleşik Krallık’ta merkezden aşırı sağa hızlı bir kayma var. Bu kayma İşçi Partisi’ni de savuruyor, artık Labour Partisi’ni solun ve çalışanların değerlerini taşıyan bir parti olarak göremiyoruz. Uluslararası dayanışma ve insan hakları partinin programından çıkartılmış gibi. Yeni kurulan Your Party (UK) ve Green Parti yeni alternatifler olarak yükselişte. En azından gerçek ve samimiler. Sol gösterip sağ vurmuyorlar…
- Ekonominin Vicdanı Vergidir
- Enerji Faturaları Cep Yakıyor, Hükümet Çare Peşinde
- İngiltere’de Enflasyon Neden Düşmüyor?
- Kaçak Göçmen ‘Out’, Nitelikli Göçmen ‘In’
- Yapay Zekâ İşsizliği Artırır mı?
- İngiltere Ekonomisi Durağanlığa mı Gidiyor ?
- Labour’un Tehlikeli ve Zor Sınavı
- Vatan, Bayrak, Göç, UK
- Kış Soğuk Geçecek, Faturalar Sıcak Gelecek…
- Zil Çaldı, Okullar Açıldı, Eğitimde Eşitlik Şart



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON





