
Avrupa`da herkes kitap okuyor diye bilirdik ama Londra’daki yolculuklarım boyunca bunu ispat eden güçlü bir iz henüz göremedim. Dünya okumayı bıraktı. Göz atıyor sadece. Bir cümlelik, bilemedin bir paragraflık sabrımızla okumayı tüm insanlık olarak bıraktık. Sağanak sağanak yağan bilgi bombardımanına karşı kendini korumaya alan yepyeni bir nesil yarattık. Her şeyden azar azar bilip hiçbir şeyi tam bilmeyen ve halinden çok memnun insanlarla kaplı bir yeryüzündeyiz artık. Dikkat dağıtan çılgın dijital platformların, çiğ çiğ yediği hafızalarımıza değil, ekranın az berisindeki sanal bir aklın peşine düşen, makinelere bağlı yaşayan canlıların küresiyiz artık.
Ancak yolcular bana sürpriz yaptılar bugün. Kitap okuyan yolcu görmek güzel, bayılırım buna. Saydım… Sekiz kişi kitaplarıyla meşguller. Genci, yaşlısı, kadını, erkeği… Örneklemim çok iyi bir dağılım gösteriyor. Küçük bir çocuk bile ilgiyle kitabını okuyordu. Okuyan insan bana her zaman huzur vermiştir. Bu tür insanlardan zarar gelmeyeceğine inanmışımdır hep. Onlar, iyidirler ve bir şekilde mutludurlar. Bulundukları ortamı her ne kadar karanlık olsa da aydınlatır ve müspet bir enerjiyle doldururlar.
Bu arada kitap okuyanlara, gazete okuyan iki hanımefendi eklendi. Ayrı ayrı yerlerde oturan bu bembeyaz saçlı 70 yaş ustu iki kadın ilk istasyonda kendilerince hızlı adımlarla inşaat isçilerinin az evvel boşalttığı yanımdaki koltuklara geçtiler. Azıcık sohbetin ardından sessizliğe bürünüp gazetelerine döndüler yine. Evening Standart okuyorlar. Okudukları haberin başlığını görebiliyorum… “Princess of Wales visits Bethnal Green Primary School”… “Prensesin ilkokul ziyareti”. İngilizler nedense prensesleri, kral ve kraliçelerden daha çok seviyorlar. Prenses Kate Middleton da burada Diana gibi bas tacı yapılıyor. Sonra, hemen yanı başımdaki daha beyaz saçlı olan yaşlı teyzemiz Ukrayna Başkanı`nın savaşın daha da sertleşeceği uyarısını içeren haberin sayfasına geçti. Birisi diğerinin bir sayfa önünden ilerliyor; belli ki daha hızlı okuyor. Aynı gazetenin aynı yaprakları Meksika dalgası gibi fasılalarla açılıp kapanıyor. Okudukları haberleri heyecanla birbirlerine gösteren bu mutlu teyzeler hallerinden oldukça memnundular.
Dedim ya okuyan insan iyidir ve bir şekilde mutlu kalmayı başarır diye…
Neyse… Güzel bir yeraltı yolculuğu oldu. Onlar okudu, ben yazdım…
Mutlu oldum…
Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız:
https://www.instagram.com/reel/C7KegSCJiao/?utm_source=ig_web_copy_link
- Normal Değilim
- Londra Hikayeleri: Ahmet Aydın…
- Londra Hikayeleri: Fatma Güngör Yılmaz….”Zorluklar beni güçlendirdi”
- Londra Hikayeleri: Fahri Taşdemir ve çarpıcı göç öyküsü
- Bilinmeyen Armstrong
- Erikler açınca
- Ya Sen ?
- Londra’nın kahvesi
- Kırılganlık üzerine
- Saygı