Daha önce üstünde önemle durmuştum. Her zaman okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, tv programlarını inancıma en uygun şekilde sentezlemeye çalışırım. Her danışmana, her yurtdışında eğitim aldım diyene, her kitap yazana, her medyatik olanın dediğine körü körüne inanmak veya tam tersi önyargılı olup inanmamak yerine önce araştırmayı, sonra kendi aklıma ve kalbime göre şekillendirmeyi daha doğru bulurum.
Geçen hafta Türk televizyon programlarından alıntı bir video sosyal medyada dolaşıyordu. Son birkaç haftadır yazdığım konular ile alakalı olduğu için Melek Terapisi (Angel Therapy) başlığı dikkatimi çekti. Gayet havalı bir kadın melek terapisi yönteminden bahsediyordu. Diğer konuk tasavvufla da ilgilenen felsefeci profesör bir bey idi ve Kuran’da böyle bir terapi olmadığını iletiyordu. Bu hanım hemen Kuran’da Meleklere İman şartı ile karşılık verdi. Profesör ise Meleklere İman ile melek terapisi ve iletişim denilen şey arasındaki farkı kendi bakış açısından anlatmaya çalıştı. Bu noktada melek uzmanı hanım:
“Melek terapisi saf sevgi üzerine bir yöntemdir ”dedi.
Profesör verdikleri bu saf sevginin ücretini sorup;
“Adı üstünde Saf! Herhalde bedava olsa gerek, değil mi” ? diye ekleyince tebessüm ettim. Terapistimiz soru karşısında önce bir afalladı ve sonra:
“Tabi ki her terapi seansımız ücretli” dedi.
Hemen araştırdım ve yüksek bir rakam isteniyordu meleklerle iletişim kurmak için. Bu noktada düşünmeye başladım. Evet meleklerden yardım almak, meleklerle iletişim kurmak ve melek terapileri son yılların popüler konularından biri.
Melek nedir? Ve neden kanatlı resmedilir? sorularını güvendiğim, aklıma ve kalbime uygun bulduğum kaynaklar vasıtası ile cevaplamaya çalışacağım. Özellikle alıntılarımı değerli Lütfi Filiz’in eserlerinden yapacağım.
Fizikte enerji, konuşma dilinde kuva veya kuvvet denen gücün iyiliğe yönelik olanının tasavvufi adı melektir. Onun için tüm ilahi inançlarda iyilikleri meleklerin yaptığı kabul edilir.
Genel olarak özellikle Hristiyanlık resim sanatı ile birlikte melek dendiğinde akla kanatlı, şeffaf şeyler gelir. Hâlbuki melek bir kuvvet, bir enerji yani çekimdir. Allah her yağmur tanesinin inmesi için bir melek görevlendirir ifadesini de, beyinden çıkan her emri bir melek yerine ulaştırır gibi söylemleri bu şekilde düşünmek ve değerlendirmek gerekir.
Fakat insanlar çağlar boyunca manevi varlıkları anlaşılabilir bir hale getirebilmek için hayal güçlerini kullanarak onlara hayali birer elbise giydirmek zorunda kalmışlardır. Hristiyanlar kiliselerini bu şekilde temsili resimlerle süslemişlerdir. Melekleri kanatlı ve şeffaf yaratıklar olarak resmetmişlerdir. Buna rağmen kendisi de bir melek olmasına rağmen her nedense Azrail elinde orak olan bir iskelet olarak resmedilmiştir.
Melekler enerji olmasına rağmen görünebilmesi için bir şekle bürünmek zorundadır.
Meleklerin görevleri kendilerine verilmiş olan emirleri yerine ulaştırmaktır. Her birinin tek fonksiyonu vardır ve sadece o işi yaparlar. Melekler Allah’ın kendilerine verdikleri emirle o görevi tamamlarlar.
Yani şu kadar esma çekersen, bu şekilde dua edersen melek gelecek, dile benden ne dilersen diyecek diyenler, bu meleğin kendilerinden çıktığından ve çalışmalarla kazanılan melekelerden, kendi nefesimizden başka bir şey olmadığından habersiz olanlardır. Melek ve şeytan insanın içindedir. Hangi yönü daha fazla güçlendireceğimiz kendimize bağlıdır. Şeytana bir nevi nefis yani ego diyebiliriz.
“Onun için insan aradığını kendinde aramalıdır.”
Hepimiz bir işi defalarca yaptıktan sonra, artık o işi nasıl yaptığımızın farkında olmayız. Çünkü artık o işi melekler yapmaya başlamıştır. En güzel örnekler otomobil ve bisiklet kullanmaktır. Başlarda her hareketi kontrol ederken, dikkat kesilirken belli bir çalışmadan sonra araba veya bisiklet kullanırken başka şeyler düşünmeye devam ederiz ve nasıl sürdüğümüze ilk baslardaki gibi odaklanmayız. Buna meleke kazanmak denir.
Vücudumuzdaki ana organlar mesela kalp, mide, karaciğer, böbrek bizim kontrolümüzde değil meleklerin etkisinde çalışır. Ama mesela kol, bacak, el gibi organlarımızdaki melekleri ise biz kontrol ederiz. Kalbi melekler çalıştırır ve bu melekleri idare eden yüce irade yani merkez kişinin kendi kontrolünde değildir. Bu merkez İrade- i Külliyeye bağlıdır.
Sonuç olarak meleklerin bazıları Allah’ ın, bazıları ise kulun emrindedir. Yani bizim direk Allah’a dua edip, Allah’a bağlı melek mekanizmasını çalıştırmamız daha doğru olan yoldur.
Aslında bu hafta üstünde durmak istediğim konu yine bir şekilde inancın sömürülmesi. Kitapları ve kursları geçtim, dikkat ediyorum da her kitapevinde melek kartları satılıyor. Renkli ve gösterişli kartlar. Üzerlerinde daha öncelerde sürekli değindiğim olumlama benzeri mesajlar ve kanatlı melek figürleri var. Tabi ki olumlu cümle tekrarlarının bilinçaltımız için çok faydalı olduğu bir gerçek. Fakat görünen o ki Allah’ın yarattığı meleklerden melek terapileri ve yardım konu başlıkları altında yeni bir iş kolu yaratılmış olduğu çok bariz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetine en büyük katkılarından birisi hiç kuşkusuz Kuran- ı Kerimi doğrudan doğruya, birebir Türkçe çeviri emrini vermiş olmasıdır. Her insan hurafe, inanç sömürüsü gibi durumlar söz konusu olduğunda Allah’ın kendisine verdiği aklı kullanarak, Allah’ın kelamı Kuran-ı Kerimi sade ve birebir tercümesinden anlamaya gayret ederek, yavaş yavaş okumalıdır.
Sevgi ile kalın..
Facebook: neslihandogan.london
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…