Son yıllarda Batı’nın gelişmiş ve demokratik ülkelerinde Müslümanlara karşı ırkçı saldırılar artarak devam ediyor. Taciz ve fiziksel saldırılar hiç hesaba katılmasa bile ölümlü olayların ve toplu katliamların rakamları ürkütücü oranlara ulaştı. Bu saldırılar, az gelişmiş ya da diktatörlükle yönetilen geri kalmış ülkelerde değil, Amerika, Kanada, Hollanda, Avusturya, İngiltere, İşveç, İspanya, Norveç, Danimarka, İtalya gibi ileri demokrasi(!) ülkelerinde yaşanıyor.
Norveçli faşist Anders Behring Breivik, iki saldırıda toplam 77 kişiyi öldürüp 319 kişiyi yaraladı, bu saldırıya “Göçmen karşıtı ruh hastası” dediler. En son Yeni Zelanda’da 50 kişinin camide ibadet ederken katledilmesine de dünyada ‘teröris saldırı’ demekten kaçınan çok fazla politikacı ve lider var. Batı medeniyetinin seçkin ülkelerinde, gelişmiş demokrasilerde Müslümanlara karşı yapılan ırkçılığın, katliamların adı “İslamofobi”, ‘İslam korkusu’ oldu. Saldırılar ve katliamlar, psikopat insanlar tarafından yapılan bireysel tepki ve münferit olay olarak adlandırılıyor, sistematik ve kalıcı önlemler alınmıyor. Batılı ülkeler kendi faşizimleriyle yüzleşmek istemiyorlar.
Faşizim birden bire ortaya çıkmaz. Görmek, duymak istemeyenlere bir kez daha hatırlatalım. Aşırı milliyetçilikten beslenirler, insan haklarını aşağılama eğilimindedirler, ülkenin geleceği tehlikededir fikrine inanır ve bundan kurtulmak için bir günah keçisi ararlar. Orduyu ve militarizmi yüceltirler, asker üniforması giymeye özenirler ve silahlanırlar. Cinsiyet ayrımcısıdırlar, sorunlu ailelerden gelip sorunlu ilişkiler yaşarlar, bu nedenle de her zaman öfkelidirler. Aydın ve sanatçı düşmanıdırlar, sanat eserlerine saldırırlar. Hile hurda, hırsızlık, yalan dolan her yol mübahtır, kimse onlara dokunamaz, ‘özel görev ve misyonlarının olduğuna inanırlar’. Yukarıda kısaca bazı özelliklerini saydığımız sivil faşistler, bireysel saldırlar gerçekleştirseler de mutlaka bir grup ve güçten destek alırlar.
Almanya’nın Solingen kentinde 1993 yılında Türkler’in yaşadığı bir ev ateşe verildi, çoluk çocuk beş kişi yanarak öldü, dört kişi yaralı kurtuldu. Olaya karışan insanlardan bazıları yabancıları seri cinayetlerle öldüren bir örgütün üyesi çıktı. Seri cinayetlerle kebapçıları ve Türkleri öldüren bu yapı yakın bir zamanda ortaya çıkarıldı fakat ne hikmetse tüm bağlantıları teşhir edilmedi.
Dini duyguları çok güçlü olan biri değilim fakat, Avrupa’da ve Batı’da son yıllarda Müslümanlara karşı yapılanların adı ırkçılıktır, faşizimdir ve katliamdır. Tüm katliamlarda olması gerektiği gibi buna da aklı ve vicdanı olan herkesin karşı çıkması gerekir..
Avrupa ve Amerika’nın gelişmiş ülkeri başta olmak üzere son yıllarda Müslümanlara karşı yapılan saldırılar saymakla bitmez. İngiltere’de 28, Kanada’da 16, Fransa’da 15, Almanya’da 11, İspanya’da 5, İsçeç’te 5 ve ABD’de yapılan saldırıların listesi bir kitabın sayfalarını doldurur. Geçen hafta İsveç’in Başkanti Stockholm’de yaşayan bir arkadaşım ile konuştum. Yabancıların gece sokağa yalnız çıkmaktan korktuğunu, çıkmak zorunda kalırlarsa bir kaç kişi birlikte gittiklerini söyledi. Kuzey Avrupa’nın en modern en demokratik ülkesinde yaşananlara inanamamıştım. Dünyanın en sakin, kimseyle sorunu olmayan ve nüfusu yetersiz olduğu için ülkesine sürekli göçmen davet eden Yeni Zelanda’da geçen hafta yaşanan olaylardan sonra hiç bir şeye şaşırmamak gerek.
Adını koymaktan çekinmeyelim bunun adı ‘beyaz faşizimdir, müslümanlara karşı ırkçılıktır’. Şüphesiz bu insanlar mantar gibi birden ortaya çıkmıyorlar. Silah satabilmek için gerginlikten beslenen ülkelerden, varolabilmek için bir düşman ideoloji yaratmak isteyen görüşlerden besleniyorlar. Toplu sokak gösterileri yapıyorlar ve özellikle yabancı ve Müslümanları tahrik ediyorlar. Yaptıkları bir katliama dünüşmemiş ise ‘sıradan protesto’ ve ‘göçmen karşıtlığı’ olarak değerlendirliyor. Kamu kuruluşlarında ve kolluk kuvvetlerinde bir çok yandaşları bulunuyor ve kollanıyor da olabilirler. Saldırılar ölümlü olay ve toplu katliama dönüşünce saldırıyı gerçekleştirene ‘ruhsal dengesi’ bozuk denilerek olay geçiştirilmek isteniyor. İlk defa karşılaştıkları için ‘şok’ta olduğunu söyleyen politikacıların açıklamalarını duyuyoruz.
Onlar ilk defa karşılaşıyor olabilirler fakat Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlar ilk defa katliam yaşamıyor, böyle çifte standartlı görüşler, politikacılar olduğu sürece de korkarım ki yaşamaya devam edecekler.
- İşçi Partili adayların kazanma şansı yüksek…
- Irkçılık Farklı Şekillerde Ortaya Çıkan Bir Hastalıktır
- Sokağa çıkma yasağını kaldırmanın yol haritası
- İngiltere, Türkiye arasında seyahat yasak değil ama çok zor
- Kripto Para Piyasasında Neler Oluyor?
- Sokağa Çöp Atmak Alışkanlık Haline Geldi
- 6 Mayıs 2021 UK Seçimlerinde Herkes Galip!
- 6 Mayıs 2021 Seçimleri
- İlk Defa Ev Alacaklara Kolaylıklar!
- İngiltere ‘açılımında’ yeni yol haritası