Mustafa Çetinkaya
Modern demokrasilerde ülkeyi yönetmeye aday olanlar bir iddia ve program ortaya koyarlar. Bu programlarına yeteri kadar destek bulurlarsa iktidara gelir, yasa çıkarıp bütçe yaparak ülkeleri yönetirler.
Asıl kaynağını Fransız İhtilali döneminden alan sağ ve sol kavramları, parlamentoda hangi koltuklarda oturduklarıyla isimlendirilmiştir. Çalışanların, köylülerin ve fakir kitlelerin haklarını savunan temsilciler sol koltuklarda; aristokrasiyi ve zenginleri savunan temsilciler ise sağ koltuklarda oturmuştur. Bu oturma düzeni, ideolojik isimlendirmede belirleyici olmuştur. Ülkeyi yönetmeye aday olanlar bir program ve bir siyasal parti örgütlenmesiyle bu işe talip olurlar.
İdeolojinin çok sert olduğu geçen yüzyılda ayrımlar zaman zaman oldukça keskinleşmişti. Günümüzde ise roller ve pozisyonlar görece daha yumuşak; her şey daha yüzeysel ve günlük çıkarlarla ilgili hâle gelmiştir.
Demokrasilerin beşiği olarak kabul edilen ülkelerde, bir yıl önce kurulup mantar gibi büyüyen partiler kısa sürede iktidara gelebilmekte ya da en azından iktidarlara ortak olabilmektedir.
Bu yazıda kısaca şuna değinmek istiyorum: Sağ ve sol partiler neler yapar, neler yapmaz? Sol bir parti sosyal devleti esas alır. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz, eşit ve ulaşılabilir olmasını sağlar.
Basın özgürlüğünü önemser; sendikal örgütlenmelere ve yerinden demokrasiye destek verir. Herkesin barınma imkânlarından yararlanabilmesi için sosyal konutlar inşa eder. Kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve göçmen hakları üst seviyededir.
Ulusalcı değil, uluslararası dayanışmacı politikalar izlenir. Başkalarının acısı hissedilir; zulme uğrayan insanlara dünyanın neresinde olursa olsun destek verilir.
Mesele 60 bin insan, sivil, çocuk ve kadın katledilirken “bana ne” denmez. Sol iktidarlarda ekonomik eşitlik ve gelir dağılımının olabildiğince adil olması hedeflenir.
Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınır. Vergi kelle başına paylaştırılmaz. Yargı bağımsızlığı esastır; nüfuzlu insanlara ayrıcalık tanınmaz. Adaletin terazisi fakiri de zengini de aynı terazide, iltimas geçmeden tartar. İnsan hakları ve evrensel değerler gözetilir.
Yoksulluk en alt seviyeye indirilir; en altta kalanlar, çalışamayacak durumda olanlar ve engelliler sistem tarafından koruma altına alınır. Buna karşın sağ iktidarlarda kamu yatırımları yerine özel teşebbüs ve büyük şirketler desteklenir.
Gelişmek için sermaye birikimi esas alınır ve vergi yükünün geniş halk kitlelerine yayılması hedeflenir.
Bazı sağ liderler ve iktidarlar güç delisidir; büyük saraylar inşa eder, güçlü ordular kurarlar. Her zaman bir düşman vardır; yoksa da yaratılır ve milliyetçi duygular üzerinden toplumu yönetmek daha kolay hâle getirilir.
Yeni sağ anlayış, emperyalizm ve yayılmacılık döneminde olduğu gibi, başka ülkelere doğrudan müdahaleyi bile kendine hak görür.
Dünyanın uzak olmayan geçmişinde pek çok ‘yağmalama ve çökme’ örneği yaşanmıştır. Demokrasi götürmek iddiasıyla yola çıkanlar, var olan sistemleri bozmuş ve insanları adeta “taş devrinde” yaşamaya mahkûm etmişlerdir.
Sol parti olma iddiasındaki İngiltere İşçi Partisi ile yazıyı bağlayacak olursak; sol bir iktidar olma iddiasıyla manifesto yayımlayıp halktan bir buçuk yıl önce oy toplayan İşçi Partisi hükümeti, sol bir iktidarın yapması gerekenlerin adeta tam tersini yapmaktadır. Ek vergi denince nedense akla hep en alttaki insanlardan başlanmaktadır.
Eşitlik ilkesi ayaklar altına alınmakta, tüm göçmenler “günah keçisi” ilan edilerek zorlayıcı ve insan haklarına aykırı yasalar çıkarılmaktadır. Uluslararası dayanışma konusuna ise hiç girmeyelim.
Gazze’de 60 bin insan katledilirken bir kez bile protesto etmemek, bir sol partinin yapacağı iş değildir. İşçi Partisi olarak artık merkezin sağına geçtiğinizi kabul edin. Boşuna siyasal yelpazede yer işgal etmeyin.
“Doğa boşluk kaldırmaz.” Merkezin solunda, daha insancıl ve adaletli partiler bu boşluğu mutlaka dolduracaktır. Sol değerler ve sol düşünce olmazsa, bu dünya çok daha yaşanılmaz bir yer olur.
- İktidara Gelenler Mümkünse Bir Daha Seçim Yapmak İstemiyor ?
- Ekonomiyi mi, Yoksa Algıları mı Yönetiyorsunuz?
- Göçmene 20 yıl pranga, Halka kemer sıkma
- Merkez Partiler Oy Kaybediyor, Solda Alternatif Green Parti
- Ekonominin Vicdanı Vergidir
- Enerji Faturaları Cep Yakıyor, Hükümet Çare Peşinde
- İngiltere’de Enflasyon Neden Düşmüyor?
- Kaçak Göçmen ‘Out’, Nitelikli Göçmen ‘In’
- Yapay Zekâ İşsizliği Artırır mı?
- İngiltere Ekonomisi Durağanlığa mı Gidiyor ?



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON





