Uçak biletleri yine uçacak…

Bu yazı 15 Mayıs 2025 tarihinde yayınlanmıştır

Eskiden uçak bilet fiyatları, uçuş yaklaştıkca ucuzlardı. Hatta havaalimanına gittiğinizde, “son dakika” kelepir bileti alabilirdiniz. Sonra ucuz fiyatla açılıp koltuk sayısı azaldıkca artan fiyatlama sistemine geçildi. Kapitalizmin “görünmez el” diye nitelediği piyasadaki arz ve talep de fiyatın oluşmasını belirliyor haliyle. Okulların tatil olduğu ya da bayram arifesi günlerinde uçuşlara talep çok olunca fiyatlar da haksız yere uçuyor. Bilet fiyatlarında tavan olmadığı için bu uçuş Allah ne verdiyse artık. Bu konuda herhangi bir denetim de söz konusu değil. Vurun abalıya…

Uçak biletleri biz göçmenler için çok önemli. Memleket ile bağımız büyük oranda havayollarıyla. Hastamız ya da cenazemiz olduğunda havayolları şirketlerine resmen soyuluyoruz. Dört kişilik emekçi göçmen aileyi düşünün, Londra-İstanbul 4 gidiş dönüş yani 8 bilet… Türkiye’deki yakınlarımız bizi tuzu kuru olarak tanımlasalar da uçak biletlerindeki fahiş fiyatlardan dolayı memleketine gidemeyen, yaşlı anne ve babasını göremeyen pek çok beyaz yakalı arkadaşıma tanık olduğumu yazmalıyım. Havayolu şirketlerinin bu yolcuyu yolma politikalarında ne yazık ki seçeneksiz bırakılıyoruz: Yersen kardeşim! Bu konuda örgütlenip, kampanyalar yapmalıyız.

Londra’dan Türkiye’ye uçan THY, ucuzcu havayolu diye tanımlanan Pegasus, BA ve bir kaç charter uçağı bilet arzını kontrol ediyor. Bu şirketler birbirlerini izleyerek kendi fiyatlarını yukarı çekmekte oldukca maharetliler. Oysa bilet fiyatlarında tavan olmalı. Özel günlerdeki fahiş fiyatlandırma sonlandırılmalı. Ayrıca uçak biletlerinde aile, öğrenci, öğretmen, cenaze yakını, engelli, çocuk ve yaşlı indirimleri kesinlikle uygulanmalı. Yolcu beraberindeki yük hakları kesinlikle bedava olmalı. Biletlere iptal hakkı ya da ücretsiz erteleme getirilmeli. Hatta bileti başka bir isme devir hakkı tanınmalı. Gidiş bileti kullanılmamışsa gelişin yanması gibi terör bahanesiyle getirilen saçma sapan kurallar kaldırılmalı.

Geçen gün toplumdaki duayen turizmci Özkul Beyzade ile bir kahve içimi sohbet ettik. Diplomat Travel’ın sahibi olan Özkul Beyzade 1959’dan bu yana turizm sektöründe. Yaşadıkları toplumun gelişimiyle de örtüştüğü için kendisini “Londra’da Bizim’Kiler” kitabımda ayrıntılı anlatmıştım. Beyzade de havayolu şirketlerinin fiyatlandırma politikalarından şikayetçi. Biletlerdeki hem vergi yükü hem de havayolu şirketlerinin birbirlerini yakından takip ederek bilet fiyatlarını yukarı çekme politikalarından yolcuların yanı sıra bilet satan seyahat acentelerinin de olumsuz etkilendiğini söylüyor.

Beyzade, “Her bir biletteki kazanç oranı artık çok düşük. Ayrıca müşterilerimize her zaman ‘uçuş tarihleriniz belliyse biletlerinizi bir an önce alın’ diyoruz. Geçen hafta bir müşterimiz bilet almakta kararsız kaldı, ‘yarın alayım’ dedi. Ertesi gün aradığında ise aynı bilete 30 sterlin fazla ödemek zorunda kaldı. Biz de mahçup oluyoruz” diyor. Doğru söze ne denir? Havayolu şirketlerinin anlattığım çakallıklarının yanı sıra küresel ticaret savaşları, petrol fiyatlarındaki yükseliş, uçaklardaki küresel tedarik fiyatlarındaki artışlar uçak bilet fiyatlarını daha da uçuracak. Bundan dolayı “uçak ve tatil biletlerinde erken rezervasyon avantajlı…” Duayen turizmciye kulak verin dostlar.

***

Söz turizmden ve tatilden açılmışken, Londra’daki bizim topluma hizmet eden ve sosyal projelere desteği ile de bilinen Edwin Holidays’in Antalya Kemer’deki Tu Casa Gelidonya Hotel’inde geçen hafta 4 gün tatil yapma şansım oldu. Hotelin yüzde 90 müşterisi yabancı turistti. Hotelde bizim toplumdan tanıdığım simalarla da karşılaşmak hoş oldu. Yerli alkol de içinde olmak üzere her şey dahil olan hoteldeki güler yüzlü, profesyonel hizmet benden tam not aldı. Otantik Türk yemekleri, Türk hamamı, canlı müzik eşliğinde rakınızı yudumlamak ve portakal ağaçlarının arasındaki yüzme havuzundaki şezlongunuzda kuşların şarkısını dinlemek hoşunuza gidecektir. Üstelik fiyatın da sunulan hizmete göre çok uygun olduğunu özellikle belirtmeliyim.

Kemer’e gitmişken size her biri yarım saat uzaklıktaki mutlaka görülmesi gereken yerlere de uğramanızı öneririm. Bunlardan biri de doğal güzelliği ile ünlü Göynük Kanyonu’dur. Olympos Antik Kenti, Tahtalı Dağı, Phaselis Antik Kenti, Yörük Parkı, Adrasan Koyu, Yanartaş Milli Parkı ve Tekirova Plajı’na gitmeyi unutmayın derim.

Bu kısa paragrafı bir reklam yazısı değil, sadece samimi bir tavsiye olarak kaleme aldığımı belirteyim. Eğer benim gibi hayat yorgunuysanız Tu Casa Gelidonya Hotel’i seversiniz. Geçmişte mesleğim gereği Hilton da dahil Antalya’nın en lüks hotellerinde misafir olmuştum. Hotelde almadığınız ya da tüketmediğiniz gereksiz lüks hizmetlerin “her şey dahil”de olması misafirlerin içine sinen bir uygulama değil. Kedilerinin sizinle arkadaş olduğu Tu Casa Gelidonya Hotel’de gereksiz hizmetlerin fiyatı şişirmesi engellenmiş yani tam tadında. Ayrıca “Antalya’nın tam merkezi Kaleiçi’ndeki kardeş butik oteli Tu Casa Linda’da da bir kaç gece geçirerek Antalya kazan siz kepçe bir güzel gezin ve keyifli bir tren yolculuğuyla 20 dakika uzaklıktaki Antalya Havalimanı’ndan tatile veda edin” derim. Tadı damağınızda kalacak ve benim gibi eşinize dostunuza önereceksiniz.