Hepinize merhaba,
Belki birçok kişinin aksine farklı bir ülkenin vatandaşı olmak gibi bir hayalim hiç olmadı. Fakat üniversiteye hazırlanırken farklı bir ülkede, halktan biri gibi yani turist olmadan bir süre yaşama hayalim vardı. Sanki bunu yaptığım zaman her şey çok daha güzel olacaktı. Ruhumun huzur bulacağını hissediyordum. Yeni bir dünya, yeni bir hayat ve yeni kültürler bana iyi gelecekti. Sanki yeni bir perde açılacaktı hayat sahnemde. Ve bu hayalimi seneler önce, üniversiteden mezun olur olmaz, öğrenci olarak Londra’ya gelerek gerçekleştirdim.
“Ben bunu hayal ettiğim için mi Londra’da yaşadım, yoksa benim kader planımda mı vardı da ben bunu hayal ettim, orası yumurtamı tavuktan yoksa tavuk mu yumurtadan gibi derin bir konu. Ama bilirsiniz neyi istiyorsan o da seni istiyordur diye çekim yasası kuralında bir cümle vardır.”
Birleşik Krallık tarihine bakarsak Türkiye’den, Kıbrıs’tan daha doğrusu tüm dünyadan göç alan bir ülke. Benim tek bir akrabam bile Birleşik Krallığa göç etmediği için Londra’ya öğrenci olarak o tarihlerde gelmeyi seçmemin en büyük sebebi Amerika’nın Türkiye’ye çok uzak olması idi.
Aslında bu yazımda sizlerle paylaşabilirim. İngiltere maceram ve ruhumun yolculuğu hakkında bir kitap yazdım ve şu an yayınevine karar verme aşamasındayım. Ama geçen hafta 1 Kasım 2017’de İngiliz vatandaşı olduğum için bu sürecimden kısa da olsa bahsetmek istiyorum.
2000’li yılların başlarında öğrenci olarak Londra’da yaşarken hem Oxford Street’te İngilizce eğitimi veren bir koleje, hem de Cavendish kolejde PR ve marketing kurslarına devam ediyordum. Öğrenci olarak hayat muhteşemdi ama amacım hiçbir zaman Londra’da kalmak olmamıştı. Okullarım bitince dönüp kendi şehrim İstanbul’da yaşantımı kurdum. Gel gör ki Londra insanın aklına girdi mi bir daha çıkmayan bir şehir. Tatiller için çokça geldiğim Londra’ya sonunda 2010 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi mastır tezimi hazırlamak için tekrar gelme durumum doğmuştu. O dönem işten ayrıldığım için tez danışmanım Londra’da İngiliz akademisyenlerin Türk sanatına bakışını incelememi önermiş ve ben de Londra’yı çok özlediğim için kabul etmiştim.
Uzun dönemli turist vizem olduğu için giriş çıkışlarım ve kalışlarım çok rahattı. Yine o tarihe bakınca Ankara anlaşması bugün ki kadar popüler değildi. Hatta bana,
“Neslihan hanım Ankara Anlaşması var, uğraşmayın turist vizesi ile” denildiği zaman Ankara Anlaşması’na başvurmak için Ankara’ya gideceğimi düşündüğümü halen tebessüm ederek hatırlarım.
Sonunda sadece bir sene çalışmak ve kalmak için Ankara anlaşmasına bir danışman avukat vasıtası ile başvurdum. Belki de Londra’da geçmişten birçok diplomam olduğu için işlerim çok hızlı ilerledi ve kısa zamanda bir senelik oturma ve çalışma iznim elimdeydi. Sonrasında ise bu maceram hepinizin bildiği gibi tam 5 sene devam edecekti. Plansız ve kadersel şekilde İngiltere’ye göç etmiş olmuştum. Tek avantajım Londra’nın zaten yaşadığım ve bildiğim bir şehir olması idi. Ama her zaman derim Londra’da öğrenci olmak dünyanın en güzel olayı ama göç edip yaşamak ile kesinlikle karşılaştırmamak lazım.
İngiliz vatandaşı olma sürecime ve İngiliz vatandaşlığı yemin törenimde ki duygularıma gelecek hafta devam edeceğim. Hepinizi beklerim sayfama.
Sevgi ile kalın…
e-mail:
info@ndlondon.com
- Kendiniz Olma Alışkanlığı…
- Hayata Dair…
- Zihin, Duygu ve Beden Bağlantısı…
- 25. Kare Tekniği ve Subliminal Mesaj Nedir?
- Hayata Dair…
- Kadının Bilgeliği…
- Para Koçluğu Nedir?
- Geçmişim, İzin Ver De Gelişeyim…
- Yürek Isıtan Görüntüler Lazım…
- Motive Eden Film Önerilerim…