Babam da yetimdi. O beş yaşındayken ölmüş dedem…
¨… Anamla ben Kızılöz’deydik… Aylardan Temmuz… Hasat zamanı… Bi haber geldi, Ceritlerin Yusuf gelmiş at arabasıynan o söylemiş, Abdullah emmime. ¨Kösenin Mustafa hastalanmış… İyi değilmiş… Kayseriye götüreceklermiş. ¨ Yaz günü… Nasıl sıcak… Yayan yola düştük… Anam hem ağlıyor hem yürüyor… Ben de onun peşinde, yetişmeye çalışıyorum… Yolun ortalarında bir at arabasına rastladık, sağ olsun bindirdi arabaya bizi… Vardık ki, gömmüşler babamı… Kokar demişler yaz günü… Anam çok sızlandı, ağladı, yüzünü göremedim diye… Avluda babamı yıkadıkları yerde su birikmiş… Cenazenin suyu… Çocukluk işte… Elimdeki değnekle suyu akıtıp gölek yaptım… Kendi kendime oynuyorum… Ablam geldi kafama vurdu…¨ Baban öldü sen gölek yapıyorsun burada, diye…
¨Başka ne hatırlıyorsun baba, dedemle ilgili¨ diye sorardım ısrarla. ¨Nasıl biriydi, nasıl davranırdı sana.¨ Son zamanlarda iyice karışmış zihniyle bölük pörçük anlatırdı: ¨Böyle, ablak, geniş yüzlü biriydi babam. Sakallıydı.. Köse lakabı herhalde koyun kuzu beslediğimiz içindir. Odasında bir dolabın içinde kesme şeker olurdu. Kesme şeker. Pek kıymetli o zamanlar. Benim betim benzim pek soluktu. Kim demişse, ¨Bunda solucan vardır benzin içir, geçer, ¨ demişler. Bir gün kapının önünde oynuyordum, ¨İçeri gel, sana şeker vereceğim dedi. ¨Ama önce bunu içeceksin.¨ Yarım çay bardağı benzini ¨Dik tepene, ¨ deyip içirdi. Benim tükürmeme fırsat vermeden de kesme şekeri ağzıma soktu. Ben hem şekeri yiyor hem ağlıyorum. Sonra, başımı göğsüne yasladı, öylece durduk… Onu özlerim hep… Ne benzini, ne şekeri… Onun göğsünü… Tek hatırladığım o…¨
Bu alıntı *Ercan Kesal’ın Peri Gazozu kitabından. Burada Ercan Kesal’in babası dedesini merak eden oğluna kendi babasıyla ilgili unutamadığı anısını anlatıyor. Ercan Kesal aynı kitapta babaların önemini, özellikle çocukların ilk yıllarında oynadıkları duygusal rolü o kadar güzel anlatmış ki. Zannediyoruz ki, işe gidip gelerek onlara, onlar için para kazanarak, en güzel kurslara yazdırıp her istediklerini alarak babalık görevlerimizi yerine getiriyoruz. Ama bilmiyoruz ki çocuklarımıza zaman ayırmayarak, en çok ihtiyaçları olduğu dönemlerde onlara gerekli olan emniyet duygusunu sağlamayarak, gelecekte yaşayacakları yalnızlık, anlamsızlık, terkedilme vb. duygularına, psikolojik problemlerine yol açabiliyoruz.
Annelerimizin sağladığı koşulsuz sevgi, şefkat bizlere hayatı kucaklamak için en önemli temeli sağlarken, babalarımızın sevgisi, yol göstericiliği ve sınırlamaları bilinmezlerle dolu olan dünyaya emniyetle yaklaşmamızı, hayatı kendimize olan güvenle kucaklamamızı sağlar. Babalar şimdi işi gücü bırakıp çocuğunuzu göğsünüze yaslayın çünkü siz gittiğinizde en çok onu hatırlayacaklar
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!