
Gündem o kadar hızlı değişiyor ki kafanızda pişirdiğiniz köşe yazısı daha kaleme almadan gündemden düşüyor.
Bolu Grand Kartal’daki yangın faciası ve katliamda sorumluluğu bulunanların pişkinliğini basından izledik. Otelde ailesiyle konaklayan arkadaşım Macit Karataş da 17 yaşındaki kızı Özüm’ü kaybetti. Sözün bittiği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı tarifsiz bir acı.
Otel yangını kapitalizmin vahşi yüzünü de gösterdi. Bir de sınıf seçmeden insanların, hayvanların ve doğanın kolayca katledilebileceğini…
Londra’da beni de yasa boğan bir başka acı da Erol Büyükkaraca’yı (65) zamansız yitirişimizdi. Almanya Frankfurt’ta yaşayan Büyükkaraca’nın yaşamı Türkiye’deki son yarım asırdaki demokrasi mücadelesiyle örtüşüyor. Erol’u 1980 darbesi öncesinde İstanbul’dan tanıyordum. Bana göre 12 Eylül döneminde gördüğü işkenceler Erol’un dilini çözemese de yıllar sonra faturayı gönderdi.
Oysa “motorları maviliklere sürmeyi” en çok hak edenlerdendi. O kalender yüzü gözümün önünde, dostane ses tonu da kulağımda… Anısı her zaman yol gösterici olacaktır… Uğurlar olsun “kardeş”, uğurlar olsun…
Dostlar kafamda pişirdiğim köşe yazısının konusu ise Türkiye’de yaşayan Britanyalıların ülkelerine dönmeye başlamalarıydı. Farkında mısınız bilmiyorum ama youtube’da Londra ve bizim topluma ilişkin subjektif gözlemlerini aktaran bir güruh peydah oldu? Örneğin Stoke Newington High Street’te cep telefonuyla gezen bir kadın Rio Sineması önünde durup Türkçe tabelaları ve restoranların mönüsünü anlatıyor. Oysa önünde durduğu sinema toplum tarihimiz açısından çok önemli. Hanımefendinin haberi yok, öğrenme çabası da.
Cep telefonu pilinin yeterli olması yola düşmesi için yeterli. Youtuber’lardan bazıları geldikleri yeni ülkede komşuluk ilişkisinin olmamasından yakınıyor bazıları da nasıl ev aldıklarını ballandıra ballandıra anlatıyor. “Yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini anlat” derler ya kimisi de boğazına düşkün Londra’da Londra’yı görmeyip sadece yiyip içtiğini aktarıyor. Neyse bu güruhu başka bir zaman kaleme almak isterim.
Türkiye’deki Britanyalıları da youtube’da Mick ve Trudie anlatıyor. Bu çiftin programı bizdeki çoğu amatörden daha düzeyli… Mick, 3 hafta önce çektiği videoda çoğu Fethiye’de yerleşik olan İngilizler açısından Türkiye’nin cazibesini yitirdiğini belirtip tarlayı takkayı, evi barkı satıp, tası tarağı toplayıp ülkelerine dönmeye başladıklarını öne sürdü. Wikipedia’ye göre Türkiye’deki Britanyalıların sayısı 34 bin dolayındaymış. Çoğu Fethiye gibi bol güneşli tatil şehirlerinde yaşayan Britanyalıların, sterlinin alım gücüyle mutlu bir yaşam sürdüğünü düşünebilirsiniz.
İşte Mick son videosunda bunun değiştiğini özetle şöyle aktarıyor: “İlk olarak Türkiye’deki yüzde 60 oranındaki enflasyonun yarattığı hayat pahalılığı çoğu emekli olan yerleşik Britanyalıların da yaşam standartını düşürdü. (Buradan Mick’in de çoğumuz gibi enflasyon oranı konusunda TÜİK’e değil de ENAG’a inandığını anlıyoruz.) İkinci olarak oturum şartları değişti. Önceden en az 75 bin dolara ev satın alan bir çift oturum izni hakkı kazanabiliyordu. Bu rakam 23 Ekim 2023’ten sonra 200 bin dolara çıktı. Ayrıca bir emeklinin en az gelirinin
Türkiye’deki asgari ücretin 1.5 katı olması gerekiyor. Bu da bugünkü döviz kuruna göre en az 600 sterlin dolayında. Üçüncü olarak da Airbnb kuralları değişerek oda kiralamak zorlaştırıldı. Artık odasını Airbnb’ye kiralamak isteyenler site ya da apartman yönetiminden izin almak ve kapıya tabela asmak zorunda. Bu standart dışı ‘garip’ uygulama Türkiye’de yerleşik Britanyalıların da gelir kaybına neden oldu.” Türkiye’deki Britanyalılar, dünyanın en pahalıları arasında sayılan güneşi kıt ülkelerine dönmeye başladıysa gerisini siz düşünün artık. Hadi Britanyalıların dönecekleri bir memleketi var ama memleketin yerlisi ne yapsın? Bu arada Britanyalıların bir zamanlar sterlinin gücüyle haksız rekabetle Türkiye’de aldıkları mülkü şimdi misli misline satıp ülkelerine kazançlı döndüklerini de belirtmeliyim. Üstelik ülke dışına çıkan her değerin ülke vatandaşlarını yoksullaştırdığını da unutmayalım. Türkiye’de 2021’de bozulan fiyatlar dengesinden mülksüzler, çalışanlar ve emekliler dışında herkes kazançlı çıkmış görünüyor…
- Dailymetin, göçmen adaylarına yol gösteriyor
- Ehliyetimle vedalaşırken…
- Halide Edib’in Londra günleri
- Kanalda ölü bulunan Türk akademisyenin ardından
- 50 yıl sonra olacaklar
- “Bir tren daha kaçıyor…”
- Antalyalı Noel babayı kutlarken…
- Toplumun sessiz kahramanlarından Fatoş Işıkman’ın ardından…
- Hackney’deki emekli nasıl etkilenir ?
- Toplumun kaçırdığı trenler ve kaçmak üzere olan trenler…