Sadece bir kromozom farklılığıyla cinsiyet farkınızın oluştuğunu ve hatta o cinsiyetin keskin sınırları olmama ihtimalinin de olabileceğini?
Cinsiyet farklılıkları üzerine komedi oyunundan bahsederken oyunun sınırları içinde XX ve XY üzerinde durmuştum. Konunun bu kadar sade olmadığını hepimiz biliyoruz. Konu sadece kadın ve erkek diye keskin sınırları çizilmiş bir çerçeveden ibaret olamaz. Kara mizah içinde kabul edebileceğimiz bu sınır gerçek hayatta öyle keskin değildir. O yüzden oyunun orjinaline verilen yorumda olduğu gibi gerçek komediden çok daha rahatsız edicidir.
Hatta saldırgandır. Çünkü çoğu zaman farklılıkları varlığımıza tehdit gibi algılarız. Söylemeden edemeyeceğim bir nokta var burda. Bu varlıksal tehdit duygusu aşılamaz değildir. Kaldı ki öğrenmek, irdelemek ve aşmak zorunluluğumuz da insani sorumluluğumuzdur.
Artık cinsiyetin ve cinsel oryantasyonların çok çeşitli, hatta ben buna çok renkli demeyi tercih edeceğim, kabul gördüğü bir devirde yaşıyorken hala en eski kavganın içinde buluyoruz kendimizi.
Kadın ve Erkek
Tanımı itibariyle en temel olarak biyoloji, sosyoloji ve psikoloji alanlarında vajinası olan ve penisi olan üzerinden karşılaştırılarak anlatılagelmiş günümüze kadar. Oysa ki doğanın parçası olan insanlarda da hayvanlarda da görüldüğü üzere yanlızca sınırları net belirlenmiş iki cinsten bahsetmek hem daraltılmış hem de diğer olası cinsiyet farkları ve oryantasyonlarını çerçevenin dışına atan bir yaklaşımdır. Dolayısıyla da hem ayrımcı hem de dışlayıcı bir tutumdur.
Sadece bizim toplulumuzda değil dünya toplumlarının hepsinde bu ayrımcı ve dışlayıcı tutum yüzünden insanlar fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları yaşıyorlar. Üstelik de ağır toplumsal yargıların yarattığı utanç duygusu, ötelenme korkusu, red edilme kaygısı ve hatta fiziksel ve ruhsal saldırıya uğrama tehtidi dolayısıyla izole olmuş ya da izolasyona maruz bırakılmış insanlar her hangi birine açılamadıkları gibi kendilerine dahi itiraf edemeden yaşamak zorunda kalabiliyorlar.
Peki doğada hayvanlar her tür farklılığın harmonisini yaşatabilmeyi başarırken onlardan çok daha zeki ve hatta özel olduğuna inandığımız insanlık olarak nasıl oluyor da bu konuda sınıfta kalmakta ısrar ediyoruz?
Gelin bu konuyu genişletmeye başlamadan önce en eski dolayısıyla en çok can yakmış bir söylencenin yüzyıllardır insanları cinsiyet gözetmeden ne kadar hırpaladağına bakalım. XX kadın cinsini belirlerken XY erkeği belirler diyor bu temel bilgi. Bu aynı zamanda şu demektir.
Kadında Y kromozomu olmadığı için yeni doğacak bebeğe de kendinde olmayanı veremeyecektir. Yani bir bebeğin kız ya da oğlan olmasını belirleyen erkekte bulunan Y kromozomudur.
Oysa ki sadece bu basit bilginin eksikliğinden,gizlenmesinden hatta red edilmesinden ötürü insanlar öldürüldü, yakıldı ve işkenceler gördü. Burda çekilen fiziksel, ruhsal ve toplumsal acının kazananı hiç olmadı ama kaybedeni hepimiz olduk. Belki de bu kadar basit bir bilginin kurtarabileceği aileler, kadınlar ve erkekler yaşadıkları ruhsal çöküntünün kendi suçları olmadığını dahi bilemeden nesiller boyu bu travmayı aktararak günümüze kadar getirdiler. Bu durum her çeşit şiddetin besleyicisi olarak toplumları, aileleri ve bireyleri parçaladı.
Tarih ve yaşatılan acıların yeni nesiller için öğretici ve iyileştirici olması umuduyla…
- Ev içi şiddet korona günlerinde arttı mı?
- Yeni hayat kontrol toplumu (3)
- Yeni hayat kontrol toplumu (2)
- Yeni hayat kontrol toplumu (1)
- Belirsizlik ve Buhran
- Taciz mi değil mi?
- Irkçılık hasta eder!!!
- Sanal ortamda flört
- Coronavirüs döneminde duygular ve ev içi ilişkiler
- Yeni Bir Yaşam Biçimine Mi Hazırlatılıyoruz?