Donuk bakışlı bir göçmen daha. Buralarda yeni. Kırklı yaşlarında. Karanlık bir dehlizde yol alan bu yeraltı treninde kendisine ufacık da olsa bir umut ışığı arıyor. Sırt çantasını bacaklarının arasına sıkıştırmış. O da sıkılmış çantası gibi. Londra’nın neşesiz sabahı, üstüne yüklerin en ağırını bindirmiş…
Bu adamın kırılmış ruh halini öyle iyi anlıyorum ki… Türkiye’den gelirken sırtlandığı parlak hayallerden bende de vardı. Şimdi tam karşımda oturan bu omuzları düşmüş, saçı sakalı birbirine karışmış savaşçının içine düştüğü girdabı iyi biliyorum.
Yapacak bir şey yok. Bu göçmen öyküsünün dramını iliklerine kadar o da yaşayacak. Bir hevesle yazdığı hayallerini defalarca silip yeniden başlamayı göze alacak. Kuzey Denizi`nin içine uzanmış bu adaya geldiğinde bilecek ki; kasvetli Londra yağmurları yetmezmiş gibi, sayısız göçmen hikayesinin tam ortasında sırılsıklam ıslanacak. Gri bulutlar güneşini kesecek, ruhunu üşütecek. Ülkesindeki kariyerini rafa kaldıracak. Konfor alanını mazide bırakacak. Unvanlarını , kart vizitlerini Thames Nehri`nin bulanık akan sularına savuracak. En büyük savaşı kabullenme savaşı olacak. Çömezliğini, kabullenecek. En başından başlamayı, defalarca sıfırlanacağını, memleket kokan hasretinin hiç dinmeyeceğini kabul edecek.
Shakespeare`in ülkesinde ne yazık ki Othello olamayacak, Desdemona’ya kavuşamayacak. Türkçe olmayan dertlerine yıllarca çare bulamayacak. Kendini doya doya anlatamayacak. Güle oynaya bankaya gidemeyecek, Kana kana muhabbet edemeyecek. Kendisi olamayacak. Ağız dolusu kızamayacak. Bu ülkede kaç yılı geçerse geçsin sabah ilk kalktığında Türkiye haberlerine bakacak. BBC`den haz alamayacak. Ne doğduğu ne doyduğu yere kok salamayacak. Üzgünüm ama hep arafta yaşayacak.
“İyi mi yaptı, kötü mü yaptım?” Durmadan kendini sorgulayacak.
Öyküsü olgunlaşana dek, yıllanmış olanlara kulak verecek. Eski göçmenleri dinledikçe içindeki sorgulamalar çıkıp inen bir umut diyagramı gibi dalgalanacak. Eskileri dinledikçe yolun çok ama çok başında olduğunu fark edip giriştiği bu savaştan çekilmeyi düşünecek; keyfi kaçacak.
Ve nihayetinde hissettiğim o ki, hepimizin düştüğü kadar düşecek ve o da bizim gibi defalarca yeniden ayağa kalkmasını bilecek. Ailesini hatırlayıp teriyle ıslattığı ringde kalacak. Ve elbette umutlarından asla vazgeçmeyecek.
Yolu çok uzun olsa da ayakta kalabilirse şayet, öyküsü demlenecek ve umarım her şey çok güzel olacak.
Hikayeyi sesli dinlemek için linke tıklayınız: https://www.instagram.com/p/C–bUOEJHsT/