Haset ruhumuzu tutsak eden güçlü bir duygudur. Sahip olmadığımız yada öyle zannettiğimiz bir özelliğin başkasında görülüp tutkuyla arzulanması durumudur. Her zaman bu duygunun haset olduğunun farkında olmayız yada haset olması gerçeğinden kaçarız. Bunun toplumsal yargı mekanizmalarıyla ilişkili yönüne girmeyeceğim. Yazının asıl niyeti haset duygusunu daha yakından anlamaktır.
Haset duygusu doğal olmakla beraber yanlış yönde kullanıldığında en çok kendimizi yaralar. Onda var bende neden yok düşüncesiyle kıyaslama yoluyla eziklik, eksiklik, küçük düşmüşlük duygularını harekete geçirir. Başetmesi güç bir güdü olduğundan ve diğerini ortadan kaldırma ilkel dürtüsünü açığa çıkardığı gibi inkar mekanizmasını da devreye sokar. Modern dünyada bu dürtünün gerçekleşmesine izin verilmediği için farklı davranış mekanizmaları olarak yansıtılır; örneğin diğerinin küçük düşürülmesi, hakkında sürekli negatif konuşmalar yapmak, dışlamak, mesafe koymak gibi…
Haset karşı tarafa zarar verdiği kadar haset duygusunu yaşayan kişiye de zarar verir. Düşünsenize vaktinizin ve enerjinizin çoğunu haset ettiğiniz kişiyi düşünerek, onun hakkında durmadan konuşarak, sabit fikirle sürekli kendinizi onunla kıyaslayarak geçiriyorsunuz. Ruhsal ve düşünsel yorgunluk yaratması yanısıra sürekli kızgın, çökkün ve kindar hissetmenize de neden olur.
Hasetin psikolojik tanımına ve anlaşılmasına dönük çeşitli yazılar yazılmıştır. Doğuştan getirdiğimiz bir güdü olması teorisi yanısıra gelişim süreçlerinde sahiplenme duygusuyla ilgili olduğu da öne sürülmüştür. Hasetle ilişkili diğer güçlü duygular olan imrenme, kıskançlık, kıyas gibi konulara daha sonraki yazılarımda değineceğim.
Bugün haseti yıkıcı bir duygu olmaktan ziyade geliştirici bir ayna olunca ne işe yarayayacağına bakalım. Haset özünde bir eksikliği, boşluğu yani tamamlanması gereken yönleri simgelemektedir. Dolayısıyla haset edilende bizim yansıttığımız, geliştirmemiz yada tamamlamamız gereken yönümüzü temsil eder. Haset ettiğimiz kişiye karşı öfke duyarız. Bu öfke varkina vardığımız yada varamadığımız kıyasta kendimizi eksik, yetersiz hissetmemizin öfkesidir. Oysa ki haset kendimizdeki eksiğin diğerinde olan üzerinden farkına varmak olarak görmeyi başardığımızda diğer bir deyişle onu ayna olarak kullandığımızda kendimizde gelişmeyi bekleyen yönlerimize işaret edeceğinden öfke yada kinden ziyade kendimizi anlamamızda hatta ilerlememiz gereken yönde bize yol gösterici olacaktır.
Herkese haset beslemeyiz. Kimisine beslerken neden kimisine beslemediğimizi hiç düşündünüz mü?
Farkında olarak yada olmayarak onu biz seçeriz. Haset edilen kişi de aslında bizim tarafımızdan eksik bıraktığımız yönlerimizi bize göstermesi için seçtiğimiz aynalardır. Dolayısıyla bu güçlü duygudan korkup kaçmak yada dışlamak yerine onun bize gösterdiklerine odaklanırsak geliştirici bir ivme kazanmış oluruz.
- Ev içi şiddet korona günlerinde arttı mı?
- Yeni hayat kontrol toplumu (3)
- Yeni hayat kontrol toplumu (2)
- Yeni hayat kontrol toplumu (1)
- Belirsizlik ve Buhran
- Taciz mi değil mi?
- Irkçılık hasta eder!!!
- Sanal ortamda flört
- Coronavirüs döneminde duygular ve ev içi ilişkiler
- Yeni Bir Yaşam Biçimine Mi Hazırlatılıyoruz?