Her yeni yıla ya da yaşa girerken çoğumuz bir sonraki yıl-yaş için yapılacaklar listesini hazırlamışızdır, sigarayı bırakmak, daha organize olmak, para biriktirmek, ve kilo kaybetmek gibi.
Ulaşmayı hedeflediğimiz bu durumları belki de yeni yılın ikinci haftasında teslim bayrağı çekerek, yıllar tükenmez diyerek, gelecek yıla erteleriz. Her kilo kaybetmeye çalışan bilir bu işin zorluğunu ve bir çok yöntem denenir ama çoğu zaman başarısızlık elde edilen sonuç olur. Bazı psikologlar bu konuya son 15 yıldır davranışsal tedavi adını verdikleri yöntemlerle müdahale etmeye çalışıyorlar.
İlk önce şişmanlığın getirdiği bazı dezavantajları sıralamakta fayda var. Aşırı kilosu olmayanlarla karşılaştırıldığında fazla kiloları olan bireylerin daha yüksek dozajda ilaç almaları gerekir, herhangi bir hastalık ya da ameliyat durumunda daha çok sorunlarlarla boğuşmak zorunda kalırlar ve daha az üretken (üreme anlamında) olma şansları (şansızlıkları) yüksektir. Malasef, belirtmek gerekiyor ki bugüne kadar yapılan çalışmalar aşırı kilosu olan çoğu insanın kendilerine ideal olan kiloya varmasının zorluğuna işaret ediyor. Bu yüzden uzmanlar bu bireylere varolan kilolarından en azından yüzde 10 oranını kaybetmeyi amaçlamalarını öneriyor. Davranışsal şişmanlık tedavisinin iki ana amacı şu şekilde açıklanabilinir.
1- Bireyleri, enerji miktarı olarak az ama beslenme anlamında dengeli bir diyeti benimsemenin faydaları konusunda eğitmek.
2- Bu verilen eğitimde önerilen tavsiyelerin yerine getirilmesi için bazı düşünsel ve davranışsal teknikler öğretmek. Bu tekniklere örnek olarak bireylerin yedikleri miktar konusunda kendilerini denetlemeleri ve diyetle ilgili başarılarında kendi kendilerini ödüllendirmek verilebilir.
Bu konuda şeker hastalığını önlemek için yapılan bir çalışmayı aktarmakta fayda vardır. Bu yapılan çalışmada davranışsal tedavinin amacı aşırı kiloları olan bireylerin en azından % 7 oranında kilo kaybetmelerini ve de haftada 150 dakika hafif oranda fiziksel aktivite yapmalarını sağlamak. Çalışma sonunda şeker hastalığına yakalanma oranında yüzde 58 oranında bir düşüş sağlanıyor. Bu oran metformin denilen kilo kaybını cesaretlendiren ilacın sağladığından kayda değer anlamda daha fazla. % 7 oranı az görülebilinir ama sonucunda körlüğe, kronik acılara ve cinsel problemlere yol açma tehlikesi olan şeker hastalığına yakalanma şansını azımsanmayacak oranda düşürmeye yetiyor.
Psikologlar Paul Chadwick ve Helen Croker’a göre bu ve bunun gibi yapılan birçok araştırma, şişmanlıga karşı psikolojik müdahalelerin başarısına işaret ediyor. Ama onlara göre en büyük sorun çok büyük bir problem olarak karşımızda duran bu problemin karşısında çok ‘küçük’ oranda müdahale edebilecek yetişkin uzmanın olması. Bu konuda sadece hastanelerin birşeyler yapmasını beklemek gerçekçi gibi görünmüyor, bu yüzden etkili yönelimlerin ve yasalarında politikacılardan istenmesi gerekiyor
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!