
Güneşli bir haziran sabahından merhaba. Haziran ayı belki de dünyanın en büyük dertlerinden biri olan iklim krizinin etkisiyle normalinden farklı geçen mevsimlerin sonunda her birimiz için yaz heyecanı taşıyor. Haziran ayı ile birlikte doğadan gökyüzünden umut bekliyoruz. Maalesef dünyaca şahitlik ettiğimiz soykırım yakın geleceğe dair düşüncelerimizi karamsar bir yere taşıyor. Çünkü çocuklar öldürülüyor ve karşılığında maalesef tüm dünya seyretmek zorunda kalıyor. Bugün bu köşemizde çok sevdiğim belki de ilk okuduğumdan bu yana yaşamımda bana eşlik eden yazar Şule Gürbüz’den bir pasaj ile başlamak istiyorum.
‘‘Taş başka iki taşın üstünde heybette, toprak koyu sarı renkte, neyi ararsan var, neyi ararsan yok Gün miladı bilmezken bir milâttan evvelin sabahı, dert yine insanın kalbinin kökünde, sular durgun bazen bir ışıltı geçiyor üzerinden, toprağın daha vakti var yer ona serin Gök Herakleitos ne derse desin kendi renginden emin, ister kızıl isterse hatta densin gök yerde siyah bir zemin. Havsala kendi kırıklığına düğümleniyor ve insan kendini suçlayarak gidiyor, sonu yok şimdilik bu mavi mor bazen ağaran kubbenin Tanrı’nın insana karışmaması değil insanın insana karışamaması acı olan. Ne kadar birleşilse değil mi yüzyıllardır akraba olunamadı, Âdem kimin kardeşi bulunamadı İnsanın hep acelesi var, işler yetişmiyor, hatta gerçek iş nedir bulunamıyor.’’ (Öyle miymiş? / Şule Gürbüz)
Şule Gürbüz’ün söylediği gibi Tanrı’nın insana karışmaması değil insanın insana karışamaması acı olan. Bugün biraz hüzün ile başladığımız bu köşemizde sizlerle Aşık Veysel’den konuşacağız. Geçtiğimiz günlerde Rus sanatçı Evgeny Grinko Aşık Veysel’in çok değerli olan ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ bestesini yorumladı. Sanatçı bu yorumu ile Türkiye’deki dinleyicilerine teşekkür etmek istediğini söylüyor. Turne sırasında yaşadığı anılar onu Aşık Veysel’e ve Anadolu kültürüne hayran bırakmış. Bize de bu değerli parçayı Evgeny Grinko piyanosundan dinlemek düşüyor. Aşık Veysel kişisel olarak benim için Edip Cansever’in ‘Mavi bir renk değildir. Mavi huydur bende’ dediği mavi renk gibi içten gelen bir yerde. Yani Aşık Veysel benin için yalnız sanatçı değil, yaşamımda bana eşlik eden, düştüğümde omuz olan ve güçlendiren bir idol. Onun bıraktığı bestelerle dünyam, dünyamız daha umutlu bir yere dönüşüyor. Bu köşemizde sizlerle paylaşacağım bir güzel haber de var. 30 Haziran günü gerçekleşecek olan Türk müziği Aşık Veysel özel konserinin haberini sizlerle paylaşmak isterim.

Grand Union Orkestrası ve Hasret Mektebi müzisyenlerinin hazırladığı ‘Uzun ve Dar Bir Yol: Türk Müziğinde Bir Yolculuk’ isimli konser Londra’daki dinleyicileri ile buluşacak. Sizleri Grand Union Orkestrası ve Hasret Mektebi müzisyenleriyle unutulmaz bir Türk müziği gecesine davet etmenin heyecanını yaşıyorum. Her yaştan dinleyiciye uygun olan bu etkinlikte Aşık Veysel’in dizeleri ile büyülü bir yolculuğa, Anadolu’nun hanımeli kokan sokaklarında dolaşmaya çıkabilirsiniz. Grand Union Orkestrası’nın websitesinde yazdığı kısa bir metin var sizlerle paylaşmak isterim:
‘Şiirleri ve müziği duygusal ve zengin kültürel mirası yansıtan Aşık Veysel’in zamansız şiirlerinden ilham alan ‘Uzun ve Dar Yol’ da, Türk halk müziğinin çağrıştıran melodileriyle geleneğin ve mirasın kalbine inilecek. Çoğunlukla kırsal yaşamın karmaşıklığını ve doğal dünyanın güzelliğini keşfeden, melankoli ve iç gözlem duygusuyla dolu Anadolu halk geleneklerinin bir örneği.
Bağlamanın ilham veren tınılarını ve ritmik vuruşlarını deneyimleyin ve Anadolu Alevi kültürünün canlı müzik mirasını kutlayan, Türkiye’nin ruhuyla bağlantı kuran bir gece için bize katılın.’
Bu heyecanlı gece 30 Haziran Pazar günü aksam 6 ile 8 saatleri arasında gerçekleşecek. Detaylı bilgi için Grand Union Orkestrası’nın websitesine göz atabilirsiniz.
Bugünlük bu kadar, bir sonraki sanat köşesinde görüşmek üzere sevgiyle.
Berna Uytun Önk
İletişim için: bernauytun@gmail.com
- İçsel arınma ve zihinsel özgürlük
- Turnam ile yeniden kanatlanmak
- Zihnini sakinleştir ve hayatını dengele
- Adaletin iki yüzü
- Öz şefkatin derinliklerine yolculuk
- İlişkilerin mihenk taşı: Sadakat
- Haziran
- Kilometrelerce uzakta bir kalbin yalnızlığı: gurbet mektupları
- Etkinliklere Dolu Mayıs Ayı
- ‘Düşlerin Başlığı Yoktur’